Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Bir günümüzü anılar ve an ile harmanlayınca bile, yaza yaza bitemiyoruz gördün ve anladın mı şimdi hayatımızın bereketini… Aslında ömrümüz çok uzun bizim, sayılara bakma sen. Hele elli’ye geldi mi yaş; durdur saati; amaaa ne sanki yarım asır geçirmişsek dünyada çok mu yaşamış hatta yaşlanmış olduk? Hayır ve non ve de no! Yaz işte, yazalım bizimde elimizden gelen bu, bunu bırakalım dünyada olmaz mı? Neyi bulalım ki; tekerleği bulmuşlar sevgili günlüğüm✍🏻 Ardından elektriği de! Yer çekimini… Matematiği severim de tanışıklığımız pek yok, bulmuşlar işte artıları, eksileri, bölmüşler bilmem neyin karesini hesaplamışlar da, iksir aaa iksiri bulmuşlar… Yoksa filmde miydi o gençlik iksiri😅 Altını bulmuşlar! Gümüşü… Pırlantayı… İnciyi, şehrimin taşı Oltu taşını bulmuşlar. Daha ne bulmuşlar? Parayı bulmuşlar… Roketleri, doğalgazı, benzini, kaynak sularını, elektrikle çalışan otomobili… Ayakkabıyı, terliği modayı bulmuşlar modayııı pekte severim aramızda kalsın bak deme kimseye🤫 Kapıyı bulmuşlar, öncesinde duvarı; sonra yüreklerine örmüşler, olmuşlar birbirlerine kapı duvar. En önemlisini unuttum bak parfümü bulmuşlar, baş döndüren o güzelim kokuları… Ya da insanları yoldan çıkaran kokular deseydik, teşbihte hata olmasın! Kokular masum mu; bak şimdi konu konuyu açacak yine. Film ismi de verince hooppp o sayfaya gidiyor yazılarım, ben bi haber tabii 🤦🏻♀ hani Behlül ve Bihter yasak aşkısı desem anlarsın, çok ayıp ama yasak aşkısı işte… heh işte o sahneyi hatırlasana sevgili günlüğüm✍🏻 Bihter yanından geçerken Behlül’ün nasıl gözleri kapanarak parfüm kokusunu içine çekiyor Behlül? Bideee odasına girince Bihter; Behlül’ ün yastığına koyuyor başını hop siniyor parfüm kokusu yastığa, ne anlıyoruz parfüm çağı altüst eden pekte masum bir şey değilmiş! Ben bulmadım Allahtan parfümü, ama yani güzeli de güzel oluyor… Ekranı, televizyonu herşeyi bulmuşlar. Dolguyu, botoxu bulmuşlar…Fabrikadan çıkmış bir insanı bulmuşlar ki; birbirinin aynı. Yani bize buluş bırakmamışlar. Oturup ağlayalım mı? Bizde almışız elimize çocukluktan kalemi, yaza yaza bu günlere geldik; hamdolsun denizlerde ki kumlar adedince. O günü kaleme almıştık hatırlarsan; rutin Kbb muayenesi için gitmiştim hastaneye, kalabalıktan radyoloji bölümü koltuklarına oturmuş ve dünyası güzel sanatçı bir çocuğun çizdiği kağıt vardı koltukta, elime almış, hayran kalmıştım kimliğine… Çocuk deyip geçme kimlikli bir çocuktu. Onu ne yazık ki görmedim. Çizdiği resimlerden dünyası canlanıvermişti kağıtta, tebessüm ettirmişti beni ve kuru mendille silerek almıştım kağıdı. Şu an buzdolabımın dondurucu bölümü kapağının; sağ tarafında, gözüm çarptıkça sanki yüzünü görmediğim çocuğun ruhunu görüyor gibi oluyorum… İlk bir kaç gün gidip gelip bakıyordum. Yakınına gidip bakındım. Uzaklaştım gözlerimi kısarak baktım… Da vinchinin şifresini çözecek gibi gibi hallerim vardı, görsen alırdın kollarının arasına şirin hallerimi… Van Gogh’ğu bu kadar derin inceledim mi sanmıyorum ve işte o günü noktalayalım yarım kalmasın takip et beni.. Sorumluluk bunu gerektirir de; meyve saatim geçti ve Greyfurt yiyecektim o kaldı 😅 ah greyfurt vah greyfurt.. Yazmaya zaman buluncada✍🏻 greyfurtu yemeye zaman bulamıyorum oooooo 💃🏻💃🏻💃🏻 Yetiştiremiyorum inan sevgili günlüğüm zamansızlıktan yazmaya vakit bulamıyorum, bunun için üzülüyorum… Yazmakta alışkanlığımız ve görevim olarak görüyorum, keyif alıyor ve kendimi kısacası içli, dışlı dünyamı izliyorum… Hastaneden çıkıp önce metro, ardından marmaraya binmiştim… İki durak sonra inecektim ama oturdum hastane yoruyor insanı… İnsanlar biniyor marmaraya, insanlar iniyor açılınca kapıları. Karşıma iki çarşaflı kadın oturdu. Ben de kırmızı yağmurluk giyinmiştim. Anne ve kızıydı sanırım , annesinin yaşı vardı. Kızı peçe gibi yapmamıştı tüm yüzü ortadaydı ve çok güzel bir kadındı. Estetiksiz, makyajsız annesinin güzelliği vardı kızında, ama annesinde bir bakışlar vardı ki görülmeye değerdi, bir de düz ve uzun kirpikleri… Türkan Sultanı andırdı annesi… Gençliğinde yarışada bilirdi Türkan Sultan ile bu bakışları ve düz kirpikleri ile demeden edemedim kendimce. Bir günün, bir kaç saatini 8 bölüme sığdırdık ki, daha da yazılabilirdi, zaman olsa idi. Görüşmek üzere sevgiler SON BÖLÜM
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |