"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Yorgunluğu çokça hissediyorum az evvel akşam namazını kılıp dua ettikten sonra dank etti bir şey ya kafama; ya da yüreğimin derinliklerine ama dank diye bir ses duyduğumu net ifade edebilirim… Efendim sevgili günlüğüm✍🏻? Yok yok telaş etme iyiyim, burnum bile kanamadı çok şükür… Ama bak şimdi, beni bu denli düşündüğün için şımarırım… Her şeyin bir zamanı var deyip duruyoruz; gördün mü bak işte, kelimelerin, cümlelerin, fikirlerin ve hasılı kelâm cümleyi bağlayalım şimdi yorgun olmayalım da ne olalım peki söyler misin lütfen hemen bana? Katettiğimiz mesafeye bak bugünkü yazımda seksenli yıllara gitmedik mi? Gittik diyorsun, aferin sana aklında tutmuşsun, düşünceli düşünceli kahverengi gözlerle bakıyorsun bana Allah gözlerine ışık kalbine daha çok ilham göndersin emi… Amin amin aminnn… İnsan veya herhangi bir canlı bir yerden bir yere giderken yoruluyor değil mi? Ve geceleri Cenab-ı Hakk Hazretleri dinlenmemiz için vermiş. Kalem tutan eller ise sürekli yolculuklar içinde.. Geçmişe gidiyor, anda kalıyor, sanki aş pişiriyoruz gibi sürekli mutfağımız olan geçmişe gidip gidip geliyoruz, göğe çıkıyoruz, dünyanın çekirdeğine iniyoruz ne güzel bir örnek oldu bu aklımı seveyim izah edebilmek açısından. Şimdi yorgunluğumu daha içsel anlayabilir misin sevgili günlüğüm✍🏻 Aklına bir şey geliyor saat kaç olursa olsun, gece bir bardak su içmeyi de kat bu saatin içine, hadi yaz diyor bir çocuk gibi yapışıyorsun yakama… Sana bir şey itiraf edeyim mi? Kendimi de anlamış değilim samimi söylüyorum bak dinle. Gece yaz diyorsun ya hani bana, inat etmiyorum da ayyy diyorum ayyyyy…. Ayyy şimdi saat gecenin bilmem kaçı? Alsam elime kalemi, yazacağım saatlerce diyorum demesine ama ne uyuyabiliyorum, ne de elimi kaleme uzatabiliyorum çok ayıp sadece düşüncelerimde ve hislerimde sana yazıyorum ama sen okuyabiliyor musun işte bunu bilmiyorum. Derler ya söz uçar, yazı kalır o bakımdan ✍🏻 Kalem tutan eller için geceler bulunmaz nimetken, uyku insani ihtiyaç; dediğim gibi çoğu geceler ne uyuyabiliyorum, ne de uyanabiliyorum… Sağolasın emi sevgili günlüğüm bana ettiğine bak✍🏻 Dost musun, düşman mı? Efendim? Sitem mi ediyorum sana? Evet sitem ediyorum sana, al işte sitemimi yazdım… Efendim sevgili günlüğüm, ne var yine çocuk gibisin… Efendim? Şiirlere laf etmiyor muyum? Haklısın hem de çok bak; bunu düşünmemiştim aaaa! Şiirlerde aynı duyguyu hatta kat be kat yaşatıyor bana.. O değilde; şiir sana da benzemiyor inan fırlıyorum yataktan, terliği bulmaya çalışırken ilk satırı akıyor uykulu gözlerimin önünden… Lambayı yakarken, bir satırı lamba tam yanarken yüreğimi yakıyor. Sabahlık alırken üzerime, bir kıta sular seller gibi geçiyor yüreğimin önünden. Sonra tam kalemi elime alıyorum, şiirin yüreğimi dağlayıp geçtiğini hissediyorum. Elimde kalem öylece ayağımda terlik, sırtımda sabahlık, ışık yanık odada kanepenin karşısında ki masada öylece sessizce oturuyorum. Gün doğuyor gökyüzü alacakaranlığı geride bırakıp sarı, pembe bir hâl alıyor, aklım ise giden şiirde. Bu hal bu durum belki binlerce kez yaşandı bu ölümlü bedende, şiir ise ruhuma çok yaradı. Şiirlerimin çoğu bende saklı kaldı. Şimdi hal ve durum böyleyken yorgunmuşum, hava durumu yağışlıymış, yarın güneşliymiş İstanbul gibi cümlelerle veya euro çıkmış altın düşmüş sor bana bilmiyorum hiç birinden haberim yok… Bildiğim tek şey bu konuyu bitirebilirsem tatlı yorgunluğu yine yaşayacak bu ruh bu beden ve yine sağ yanıma kıvrılıp yatacağım yazdıklarımı okuyacağım kendime yeniden. Belki gurur duyacağım yeniden kendimle. İyi ki yazdım diyeceğim her defasında duanın ardından amin der gibi; iyi ki..! Ne gram altın ne kadar kaç lira diye biliyorum; külçe külçe altın değerinde kalem elimdeyken, ne euro ? Hayat çok güzel ve çok derin sevgili günlüğüm✍🏻 Konuya dönüş yaparsak… Sonra işte günün birinde yarım kalması zorunluluğunda olan sınavlarımı dışarıdan bitirmem için amcamın oğlu manevi desteğim oldu… Fransızca A1 sınavımdan 82 puan almam istediğim her şeyi başarabileceğim duygusunu yaşatmış akrabama. Fransızca A2 de ise İstanbul Boğazı seçme elemelerine çalışmaktan Fransızcayı ikinci plana alınca dil intikamını aldı verdi elime 60 puanı.. 60 puan ile B1 e geçmiştim, geçmesine ama hıçkırıklarla ağladım bu puana hiç beğenmedim. Aşkolsun bana aşk olsun sevgili günlüğüm… Dil ve yüzme işte böyle şak diye veriyor notunu. Neyse ki şükürler olsun Kıtalararası yüzme yarışı elemelerini kazanmıştım eh dedim 60 aldığıma üzülmeyeyim desede dil gönül dil ile aynı fikirde olmuyor. Sonuçta geliştirmeye devam ediyorum. Önümde çok sınav var ve tümünü başarıyla vereceğimi bilmeme rağmen şöyle bir durum var ki sevgili günlüğüm✍🏻 Bir itiraf daha bugünlerin hayalini kurmadım hiç! Belki de hayal mi kurmuyorum? Yoksun muyum hayal kurmaktan ? Bu son cümle mümkün değil olamaz; çünkü İsmim çıkar celallenir bu soruya? Neden diye mi soruyorsun bir de adımı bilmez gibi sevgili günlüğüm✍🏻 Hülya demek ne demek? Bakmadın mı hiç anlamına… Anlam sahibinin hep başucundayken hemde; cık cık cık olmadı bu sana yakıştıramadım ama… Hülya demek Hayal demek miydi yoksa?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |