Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Ayların günlerin değil dakikaların, hatta saniyelerin bile bu ortamda çok büyük önemi vardır. Görev mahallini terk etmemesi ilk gereken ise Başbakan Recep Tayip Erdoğan’dır. Oysa başbakan Çorum belediye meclisi seçimine ağırlığını koymak için Çorum’a gidiyor. O seçim çalışmalarını sürdürürken çok acil durumlara nasıl müdahale edecek? Savaşın kapımıza dayandığı şu sıralarda bunu anlamak olası mı? Belediye başkanlığını devlet adamlığıyla karıştırmamak gerekir. Belediyede yapılan yanlış işler sonunda paraya dayanan işlerdir. Ödersin kurtulursun. Yanlışlıklar çok büyükse müfettişlerin vereceği rapora göre gerekiyorsa İçişleri Bakanlığı belediye başkanını görevden alır. Oysa devlet yönetiminde atılan her adım geriye alınamayacak adımlardır. Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın başbakan olmadan önce Kıbrıs için söyledikleri gibi. O sözleri nedeniyle Kıbrıs konusunda yaratılan hava ver kurtul şeklinde algılanmasına neden olmuştu. O günkü dışişleri bakanının söylediği “Annan planını kabul edip imzalamazsak Kıbrıs’ta işgalci durumuna düşülecektir” sözleri nedeniyle Avrupa Birliğinin Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci ilan etmesine neden olmuştur. Bu yanlış anlaşılmanın neden olduğu olumsuzluğa karşı Türkiye’nin geçmişte Kıbrıs’ta yaşanan vahşet ile ilgili tüm resim ve bilgileri dünya kamuoyunun bilgisine sunması gerekirdi. Ama olmadı. Hafızai beşer nisyan ile maluldür deyimi bir kez daha geçerlilik kazanmıştır. Bu hükümetin icraatını anlamak olası değil. Amerika ile sıkı bir para pazarlığı yapmak istiyordu. Sanki ülkenin geleceğinin hiç önemi yokmuş gibi, bu günü kurtarma çabası içindelerdi. Türkiye’nin strajetik önemini koz olarak kullanmak istemişlerdi. Oysa günümüzün savaşlarında teknoloji stratejik değerlerin pabucunu çoktan dama atmış bulunmaktadır. Uçak menzilleri akıl almaz boyutlarda. Ayrıca günümüzde havada da yakıt ikmali yapılabiliyor. Anlaşılacağı gibi artık suyun başını tutmanın hiçbir önemi kalmadı. Bu durumu eski dışişleri bakanı sayın Yakış çok geç kavramış ve itiraf ediyor. Yanlış yaptık diyor. Geç oldu sayın Yakış, hem de çok geç oldu. Bakanlığınla birlikte fırsatlar da uçup gitti. Ülke ilişkilerinde kadim dostluk diye bir kavram yoktur. Sadece çıkar ilişkileri vardır. AKP yöneticilerinin yarattığı karmaşanın bedeli çok ağır ödenecektir. Amerika Kıbrıs konusunda ülkemizin karşısında tavır alacaktır. Avrupa Birliği de bu durumu fırsat bilip tüm gücüyle Kıbrıs’a yüklenecektir. Başta Amerikan yardımı olmak üzere tüm yardım muslukları kapatılacaktır. Ülke geçmişteki beş sente muhtaç olduğu günlerden daha beter bir duruma düşecektir. İthalat kapıları kapanacağından petrol ithalatında büyük sıkıntılar yaşanacaktır. Otomotiv sanayisi iflas edecektir. Dar gelirlilerin kullanmaktan vaz geçeceği arabalarını satın alacak müşteri bulamayacaklarından ülke araba mezarlığına dönecektir. Saat on dokuz otuzdan beri televizyonun karşısında mıhlanmış gibi oturuyorum. Yani iki buçuk saatten beri. Kanaldan kanala atlayarak Irak savaşını izliyorum. En çok merak ettiğim, savaşta sivillere zarar vermeme kuralı nasıl işleyecek. Sivillerin Bağdat’ı boşaltmaları olası değil. Zira siviller Irak yönetimince canlı kalkan olarak kullanılıyor. Bu durumda sivillerin zarar görmemesi olası mı? Bu arada bir alt yazıyla irkiliyorum. Musul Irak askerlerince kuşatılmış, sivillerin kenti terk etmesini engelliyorlar. Demek ki Musul’daki soydaşlarımızı da canlı kalkan olmaya mahkum etmişler. Saatlerdir süren savaşta Irak ordusunun varlığı belli bile değil. Belli ki siperlerde savunma amacıyla beklemekteler. Bu gidişle beklemekten başka bir iş yapmaları olası değil. Hava sahasının tümü birleşik güçlerin kontrolünde. Henüz Irak savaş uçaklarının her hangi bir çatışmaya girdiği yok. Girmesi de olası değil. Üstün Amerikan teknolojisi karşısında çaresiz. Buna rağmen Irak yönetimi bizi dünyada hiçbir güç yenemez diye tehditler savuruyor. Bekleyen derviş muradına erermiş derler. Oysa bizim dervişlerin beklemesi geri tepti. Şu kadar dolar vermezseniz olmaz diye tepinirlerken Amerika restini çekiverdi. Siz olmasanız da olur diyerek görüşme paketini artık buna gerek kalmadı diyerek masadan kaldırdı. Şu son günlerde yaşanan tutarsızlıklara akıl erdirmek olası değil. Bu durumda Allah beterinden korusun demekten başka elden ne gelir. Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |