..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Özcan Nevres




1 Mayıs 2003
Bu İşler Nasıl Düzelecek  
Özcan Nevres
Çarşıda bir komşumla karşılaştım. Deyimi yerindeyse bir barut fıçısından farkı yoktu. Patladı patlayacak. “Böyle şey olur mu? Benim abone numaram başkasına verilmiş, benimki başkasına.


:AHBD:
İşler Nasıl Düzelecek
Haksız yere altı yüz milyon lira tahakkuk ettirilmiş. Sabahtan beri onu düzelttirmekle uğraşıyorum. Yorgunluktan öldüm, bittim” dedi. Güldüm. Feveran etmene gerek yok dedim. Silivri elektrik idaresinde bu işler olağan şeyler. Aynı şey benim de başımda.
Kiraladığım evin elektrik sayacı değiştirilmiş. Beş rakamlısının yerine dört rakamlısı takılmış. Bu değişme sırasında yapılan yanlışlık nedeniyle boş eve on üç gün için tam dört yüz yirmi iki milyon liralık fatura kesilmiş. Benim ödemem gereken faturayı öderken görevli “hepsini mi ödeyeceksiniz” diye sordu. Hayır dedim. Ben bu evi yeni kiraladım. Eski borç beni ilgilendirmez dedim ve ödemem gerekeni ödedim. İhbarnameyi iyice incelediğimde bankaların kredi sözleşmelerinde kullandıkları minik harfleri aratmayacak şekilde minicik harflerle yazılmış rakamı çok zor seçtim. Yanlış okumuş olabileceğimi düşünerek yazıyı büyüteçle inceledim. Yanlış okumamışım.
Durumu görevli memura ilettim. “Kullanmışsınızdır dedi. Bey efendi ben yetkili elektrikçiyim. Elektrik kullanımının ne olduğunu sizin kadar ben de bilirim. On üç günde boş evde bu kadar elektrik nasıl harcanır dediğimde “her odaya elektrik sobası koyarsanız olur” dedi. Çattık diye bir söz vardır. Hem de ne çatış. Kaloriferimiz o kadar iyi ısıtıyor ki, evin içinde atletle geziyoruz. Bazen de pencere açıp havalandırıyoruz.
Bey efendi bu ev kaloriferli. Üstelik benim evimde tek bir elektrik sobası var. O da Japon harikası dedikleri akıllı bir soba. Yirmi bir dereceden daha sıcak bir ortamda çalışmayı ret eder. Üstelik maksimum sarfiyatı bin yüz yirmi vat. Tüm ampullerim de tasarruf ampulü. “Beni ilgilendirmez” dedi. Bir başka yere göndermek istedi. Kalsın dedim. Ben bu işi kendi kurallarım ile hal ederim dedim. Ne demek istiyorsun diye sordu. Gazeteciyim dedim. Hemen yerinden kalkıp yanıma geldi. “Dur bey efendi nereye gidiyorsun. Gel otur şuraya. Hal edilmeyecek iş yoktur dedi. Çay söyledi. Çayımı içtikten sonra size kartımı vereyim. İş düzelirse telefon edersiniz. Tamam dedi. Kartımı okuyunca “Ben de öğretmendim. İstifa edip bu işe girdim. Edebiyatçılar sinirli olmaz. Oysa siz çok çabuk kızıyorsunuz. Kızmanıza gerek yok, her zaman beklerim. Teşekkür edip ayrıldım.
Ertesi ay bizim nazar boncuğu yine ihbarnamenin en altında yine sağlam gözle zor görülecek şekilde minicik yazılmış dört yüz yirmi iki milyon liralık eski borç uyarısı. Bu kez müdüre çıktım. Müdür ilgi gösterdi. Bilgisayarda konuyu inceledi. “Evet dedi bu işte bir yanlışlık var dedi ve beni teknik servise gönderdi. Ağzımız eskiyecek değil ya. Orada da olanları anlattım. İlgili tamam dedi. Sayaçları inceleyelim.
Bu ay ki ihbarnamede nazar boncuğu yerinde duruyor. Yine müdüre gittim. Yine teknik servise postalandım. Görevli aşağı gidip sayaçları araştıracaksın deyince kalsın dedim. Bu evin sorumluluğunu hakim hanım üzerine almış. Ona söylerim halleder deyince memur birden alev aldı. Madem sen beni tehdit ediyorsun, bende senin işini yapmıyorum. Ben kimseden korkmam. Haydaaaa ne işin var çayda. Anlattıklarımı sakın komedi sanmayın. Aynen yaşadım. Doğruca müdürün yanına gidip sizin bu kadronuzla hiçbir iş çözüme ulaşmaz deyip çıktım. Arkamdan dur gitme diye seslenmesine aldırmayarak çıkıp gittim.
Bu gün yine elektrik idaresine gittim. İstanbul’daki evimin abonmanlığını iptal ettirememiştim. Bu yasayla belki kolay olur diye düşünmüştüm. Biri ağlaşıyor. “Benim evim fabrika değil. Nasıl üç ayda beş bin kilovat elektrik harcanır” diye önüne gelene dert yanıyor. Yanına yaklaşıp cebimden kağıt kalem çıkardım. Şu anlattıklarını bir daha anlat not alayım ve gazetedeki köşemde dile getireyim. Ona benzer benim de sorunum var dedim. Birlikte yayınlarız. “Yok, yok olmaz, ben gazetelere çıkmak istemem” dedi. Ne diye bilirsin? Alan razı veren razı. Konuyu kapattık.
Bu ülkede nereye el atsanız tuttuğunuz elinizde kalıyor. Hiçbir haksızlığa adil bir çözüm yok. Geçen yıl Foça’daki evimin birikmiş sorma öde borcunun tamamını kiracıma kiradan düşmek kaydıyla ödettirdim. Silivri TELEKOM a gidip abonmanlığı iptal ettirmek istedim. Ödenen para yeniden borç olarak karşıma çıktı. Abonmanlığı iptal ettiremedim. Bu yıl Telekom birikmiş borçlarım yüzünden icra takibi açmış. Sorma öde borcu yani konuşma ücreti yetmiş dört lira. Faizi, icra masrafları ve avukatlık ücretiyle borç çıkmış tam iki yüz otuz beş milyon lira. Adı üstünde sorma öde borcu. Hattın ucunda iki yıldır bağlı telefon cihazı olmadığı halde ödemekten başka umar yok. Neyse ki abonmanlık sözleşmesini tek taraflı iptal etmişler. Aman dikkat edin sizin de böyle bir telefonunuz olabilir. Kullanmayacaksanız hemen abonmanlığını iptal ettirin. Aksi halde bana yaptıkları gibi konuşma ücreti adı altında konuşmama ücretini böyle icra kanalıyla zorla alırlar. Aman dikkat.
Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Baykuş ve Serçeler
ADD nin Uyarıları
Bozuk Orman Arazisi Arıyorum
Bir İstek Üzerine
Uyan Ey Türkiye Uyan
Televizyonda İçine Eder Hanım
Küçükçekmece Gölü
Yeni Yıla Bakarken
Dürüst Olabilmek
İşkence Suç Mu

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bilim Nereye Gidiyor?
Siyasetin İçinden
Pazar Günkü Gezimiz
Çok Sevmiştim Bu Kenti

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Acılarla Yaşamak [Şiir]
Özleyiş [Şiir]
[Şiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Şiir]
Sevgiliye [Şiir]
Seni Düşündüm Yine [Şiir]
Alın Götürün Beni Dalgalar [Şiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Şiir]
Bir Rüzgardır Yaşamak [Şiir]
Uyan Be Memet [Şiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal, Ümit Yaşar Oğuzcan Fazıl hüsnü Dağlarca


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.