Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır. -Alain |
|
||||||||||
|
Kimse çıkıpda sen bu serveti memur maaşıyla nasıl edindindiye sormadı. Balık baştan kokar derler. Seçmesini bilmeyenler en kötü yönetime razı olmak zorundadırlar. Düşünbiliyor musunuz devlet yönetimini belirlemekte vaatlerin dışında dağıtılan erzak, terlik ve ayakkabılar tayin ediyor. Bir çift terliğe, bir poşet dolusu erzağa kanıp oy verenler kendi kuyularını kazdıklarının farkında değiller. Fakirliklerinin nedenini kadere yüklerler. Oysa fakirliklerinin nedeni kaderleri değil, kötü yöneticiler seçmeleridir. Bu aymazlıktan kurtulmadıktan sonra iyi yönetici her zaman hayal olur. Önümüzde yerel seçimler var. Belki de genel seçimler de yenilenecek. Bu nedenle seçmenler oylarını yarınları için kullanmayı öğrenmelidirler. *** Her gün gazetelerde okuyoruz ve televizyonlarda izliyoruz. Gün geçmesin ki bir cinnet olayı yaşanmasın. Şoföre kızıp iki masum yolcuyu rehin olan muavinin şoku atlatılmadan bir polisin mesai arkadaşları iki polisin öldürülmesi olayını dehşetle izledik. Bir bakıyorsunuz insanlar en küçük bir bahaneyle birbirlerine giriyorlar. Adliye koridorları bile döğüş arenası oluyor. Neden? Yöneticilere göre artık tüm sıkıntılardan kurtulup rahata kavuştuk. Oysa insanlar geçim sıkıntısından birer sinir küpü olmuşlar. Yokluk insanları çıldırtıyor. Enflasyonu eksiye düşürdük diye bayram edenlere sormak gerekir. Enflasyonu nasıl düşürdünüz? Üretimi arttırp yarattığınız bollukla mı düşürdünüz? İnsanlarımızın gelir düzeyini mi yükselttiniz? Ne yaptınız bu güne kadar? Gösteriş olsun diye fakir mahahllelerde erzak dağıtarak mı fakirliğ. yendiniz? Geçmişte Sefalet Podyumda adlı yazımda bize balık yemeyi öğretmeyin. Bize balık tutmayı öğretin. Zaan zaman gezilere çıkıyoruz. Boşa yatan arazileri gördükçe içim sızlıyor. Oysa o arazilerde ne harikalar yaratılır. Nice fakirler ekmek kapısı olur. Yeter ki devlet desteğini esirgemesin. *** Bu gün pazardan incir aldım. İncirin dörte üçünü atmak zorunda kaldık. Attıklarımızın hepsinin içi bozuk. Nedeni ağacın cinsinin hastalığa yatkın oluşu. İzmir'in ünlü bardacığı var. Hem lezzet bakımından, hem de hastalıklara dayanıklıolık bakımından emsalsiz bir meyve. Menemen'de komşumun tarlasının yol tarafındaki kıyısında dört ağaç inciri vardı. Bardacık, lop ve iki de yediveren kara. Lop ve karalar ballıktan kurtulmazken bardacık gayet sağlıklı ürün veriyordu. Kendi ağaçlarımı ilaçlarken komşumun incirlerini de ilaçlamaya başladıktan sonra ağaçların hiç birine hastalık yanaşamaz oldu. Aldığım incirlerin ağaçlarını neden ilaçlamazlar anlayamıyorum. Sırt pulvarizatörlerin ucuna takılan küçük bir aygıt var. O aygıt ile ilacı on metreye püskürtmek mümkün oluyor. Topu topu üç milyon lira. Eğer sırt pulvarizatörü yoksa rüzgarın esmediği durgun bir havada ağacın altında kükürt yakarak da ilaçlama yapabilirler. Diğer meyve ağaçlarında da gövde içinde ağacın kurumasına neden olan kurtçuklar varsa onları yok etmenin iki yolu vardır. Kurt delikçiği üzerine küçük bir parça karpit konulup üzeri çamur ile sıvanır. Karpit çamurdaki su ile temas edince gaza dönüşür. Sıkışan gaz çamuru aşamadığı için ağaçtaki deliklerin içine yayılır ve ağaca zarar veren kurtçukları öldürür. Birde aynı yöntem DDVP ile de uygulanır. DDVP ile uygulama yapılırsa çok dikkatli olmak gerekir. Her ne kadar bu tip ilaçlar ciğersizler üzerinde etkiliyse de fazla temas insana da zarar verir. *** İnternet'te doktor adayı bir genç Şiircholik adıyla bir site açmıştı. bana bir mesaj göndererek sitesinde yayınlamak üzere şiie göndermemi istemişti. Kendisine yeteri kadar şiie gönderip destek olmuştum. Geçen gece google'ye girdiğimde şiirseverlere veda başlıklı bir yazı ile karşılaştım. Genç arkadaşımız Mustafa Konur mesajında mezuniyet sınavlarımın başlaması nedeniyle sitemi güncelleştiremediğimden kapatmak zorunda kaldım. Tüm şiirseverlere veda ederken özellikle Özcan Nevres beyefendiye sonsuz teşekkürlerimi sunarım diyordu. Bu satırlar beni nasıl etkiledi anlatamam. Oysa yakın bir zamanda Acelen ne be çocuk adlı şiirimi sitesine porto yapmıştı. Onun veda satırlarında sanki çocuğunu kaybetmiş bir babanın ezikliği vardı. Beni çok duygulandırdı. Ben de kendisine sınavlarında ve bundan sonraki iş hayatında üstün başarılar dilerim. Hiç bir çıkar beklemeden yazmanın en keyifli yanı bu olsa gerek. Che Guverra'nın şu sözlerine her zaman hayranlık duymuşumdur. "Adımız dillerden dillere, silahımız elden ele gezecekse, ölüm hoş geldi sefalar getirdi." Benim de şöyle demem gerekir. Adım şiirlerimde, öykülerimde ve yazılarımda yaşayacaksa ne mutlu bana. Yaşamak sadece nefes almaktan ibaretse neye yarar? Saat gecenin üçü. Kaçan uykumu yazarak yakalamaya çalışıyorum. Yazıma son noktayı koyduktan sonra teknolojinin harikalarından yararlanarak yazımı bir kaç saniye içinde Manşet'e postalamış olacağım. Esenlikle ve sevgiyle kalın değerli okuyucularım. Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |