Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Ah Şu Para Dedikleri Torunum Can Nevres önümüzdeki üç kasımda beş yaşını doldurup altıya basacak. Önceleri onun için yalnızca alışveriş merkezlerinde değil, tüm alışverişlerde cırt yapmak yeterliydi. Yani kredi kartını kullanarak her şeyi alabileceğini zannediyordu. Para diye bir kavramdan haberi yoktu. En lüks en pahalı arabalardan hepimize birer tane alacaktı. Paran var mı ki alacaksın dediğimde cırt yaparım derdi. Artık paranın nelere kadir olduğunu o da öğenmiş. Geçen gün divanda oturmuş dövünüyordu. Ah ulan SİSKO ah, bana bir daha reklam filmi çevirmemi önersen hemen kabul edrim. Ondan sonra gelsin paralar, gelsin dolarlar. İşte o zaman ne istesem alırdım. SİSKO yöneticileri oğluma oğlun çok güzel bir çocuk. Reklam filmimizde onu oynatalım diye bir öneride bulunmuştu. (Oğlum SİSKO nun danışmanıdır.) Babası bunu ona söylediğinde hemen karşı çıkmıştı. Olmaz baba. Ben reklam filminde oynamam. Raconuma ters düşer demişti. Benden büyük ciplerden ve Maksi de satılan polyaster teknelerden en büyüğünü istemişti. Onları alacak paramız olmadığını söylememden kaynaklanmış olacak, kendi ipini kendi kesmeye karar vermişti. Bu nedenle gelecek her türlü reklam önerisini hemen kabul edecekti. Paranın alım gücünü kavradığı için artık raconunu rafa kaldırmıştı. Beş yaşını henüz doldurmamış bir çocuk bile paranın gücünü fark etmiş, paranın yolunu gözlüyor. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla gündeme seçim bir bomba gibi düştü. Düşen haberle birlikte borsa da düştü. Dolar fırladı. Bankalar ana baba günü gibi. Mudilerine para yetiştiremiyor. Bir ülke ki ekonomisini sıcak para üzerine kurmuş. Çalışmak bırakın arka plana itilmeyi tamamen unutulmuş. Çalışmadan elde edilecek faiz gelirleri için tarlalar, evler satılmış, paralar bankalara yatırılmış. Siyasi gelişmeler yüreklere bir korku salmış. Ya devülasyon olur paranın değeri düşerse? Bu durumda en güvenilir olanı dövize hücum. Kimse bu ülkenin yarını ne olacak diye düşünmüyor. Bu günü kurtarmak tek hedefleri. Eğer rantçılık ölürse, çalışmayı unutmuş olanlar ne yapacaklar, nasıl geçinekler? Büyük iş adamları Kıbrıs için hükümete dahiyane bir fikir öneriyorlar. Ver kurtul. Kanımızla, canımızla aldığımız Kıbrıs topraklarını para uğruna soydaşlarımızla birlikte verip kurtulacağız. İşin en kötü yanı, dün canlarını EOKA palikaryaların elinden kurtardığımız soydaşlarımızın arasında da ver kurtulcular olması. Neden? Avrupa'ya gidip işsizlik sigortasından yararlanarak lüks ve rahat bir hayat yaşayacaklar. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak akıllarının kenarından bile geçmiyor. İleride Türkiye kapısına dayanıp bizi kurtarın diye ağlayabileceklerini düşünemiyorlar, düşünmek istemiyolar. Yeter ki bu günleri kurtulsun. Ey para dedikleri el kiri...... Sen nelere kadirsin. Atmış beş yaş tasarısı gündeme geldiğinde isyan etmiştim. Bu yasa namusuyla çalışan insanlarımıza düşünülebilecek en büyük hakaret olur demiştim. Biri ömrünü haytalıkla geçirmiş. Çalışmamış, çalışmadığı için devlete tek kuruş vergi vermemiş olan ve bu yüzden hiç bir şekilde mal, mülk sahibi olamamışlara devlet aferin iyi yaptınız. Siz bu maaşı hak ettiniz diyor. On tırnağını çapa edip ölümüne çalışıp mal mülk edinenlere, sen aptallığına doyma der gibi sana maaş yok diyor. O günlerde eğer bu şekilde bir maaş verilecekse tüm atmış beş yaşını doldurmuş olanlara verilmelidir. Ayırım yapılmamalı demiştim. Yasa çıkar çıkmaz bu maaşı hak edebilmek için bir çok yaşlı çift şiddetli geçimsizlik bahanesiyle boşanmışlardı. Maaşı hak ettikten sonra nikahsız olarak birliklerini sürdürmüşlerdi. Napolyon ne kadar haklıymış. Napolyon'a sormuşlar. Savaş kazanmanın en önemli üç unsuru nedir. Para, para, para demiş. Para savaşı kazandırıyor ama, para hırsı bir çok erdemlikleri de alıp götürüyor. Yerine göre namusu, aile kutsallığını, hatta vatan sevgisini bile yok ediyor. Olası bir seçime bile borsadaki yatırımlarda para kaybetmemek için hayır diyorlar. Ülke nereye gidiyor diye soran yok. Borsa ne olacak diye soransa oldukça çok. Evden kaçan kızlardan kaç tanesi kendi ayaklarımın üstünde durmak için bu yolu seçtim diyebiliyor. Neredeyse tümü artist, manken olmak umuduyla evden kaçtıklarını söylüyorlar. Neden? Çünkü o işler çok paralı. Umduklarını bulamayınca da fuhuş batağına sürükleniyorlar. El kiri paranın kirliliklerinden kurtulmanın tek umarı sosyal güvencedir. Bu güvencesi olmayanlar yarınları için her kötülüğe adaydır. Sosyal güvenlikleri sağlanmış insanlar hastane kapısında ölmeyi beklemiyorsa, insanca yaşamanın tüm koşulları yerine getirilmişse o insan yastık altında para saklayıp da ne yapsın? Neden parasını statik hale getirsin. Paranın hızlı bir akışı olmalıdır ki değeri kadar iş yapsın. Tüm insanlarımıza paraya muhyaç etmeyecek bir sosyal güvence dileğiyle Özcan Nevres
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |