Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
İçimiz Yine Yanıyor Burgaz adası yanıyor. Bolu'da, Lapseki' de, Gelibolu yarımadasında, Bilecik'de Kırkalreli'nde yine ormanlar yanıyor.Yanan ormanlarımız gibi içimiz de yanıyor. Orman Bakanı tüm suçu çöp depolamalara yüklüyor. Peki yeteri kadar yangın söndürme araç ve gereçleri bulundurmamakta hiç suç yok mu? Orman Bakanı orman alalarındaki çöp depolamalarının modern hale getirilmesinden söz ediyor. Oysa ülkemiz bir tarım ülkesi. Çöplerin çöp fabrikalarında öğütülüp çiftçilere dağıtılması daha yararlı olmaz mı? Menemen'de Ormanbağları mevkiindeki arazimizin iki dönümü kayırlı, on dört dönümü ise killi topraktı. Killi topraklarda tarım yapmak çok zor iştir. Tarımın atlarla yapıldığı yıllarda bile sabanın kaldırdığı toprak keleter büyüklüğünde topaçlara dönüşürdü. Günlerce o topaçları parçalamak için büyük uğraş verirdik. Bahçe toprağı çok iyi işlemek ister. Sonunda babam bu toprakta yaptığı bahçe işinde pes etti. On altı dönüm arazinin tümüne narenciye diktirdi. Fidanlar gelişmedi. Zira narenciye süzek toprak ister. Dibinde su birikmesini sevmez. Fidanları söktükten sonra Çiğli de bulunan çöp fabrikasından yüzlerce kamyon Osman Kibar gübresi getirtip araziye en az yirmi santim kalınlığında kaplama yaptırttı. Çöp fabrikasının çöplerden ürettiği gübreye Osman Kibar gübresi adının verilmesinin nedeni, o fabrikayı, belediye başkanlığı döneminde Osman Kibar'ın yaptırmış olamsından kaynaklanıyordu. Arazi bir yıl boyunca traktörümüzle işlendikten sonra yine tümüne papaz eriği diktirdi. Ağaçlar altı yaşına geldiğinde babam o araziyi bana vermişti. Önce işlemek istememiştim. Nedenini sorduğunda o arazinin toprağı çok ağır demiştim. Artık o arazi senin bildiğin arazi değil, Osman Kibar gübresi o araziyi bambaşka bir yapıya dönüştürdü demişti. Araziyi işlemeye başladığımda değişiklik hemen fark ediliyordu. Kille karışan gübre çok rahat işlenen hümüslü toprağa dönüşmüştü. Erikler ürün tutmuyor diye Menemen Ziraat Müdürlüğüne baş vuruda bulunduğumda müdürlük altı mühendis göndermişti. Bir kaç gün önce yağan yağmur toprağı o kadar güzel kabartmıştı ki mühendisler bile hayret etmişlerdi. Aralarında bulunan mühendis hanım, bu toprağa ne olmuş böyle diye sorduğunda Osman Kibar gübresinin eseri diye yanıtlamaıştım. Ah demişti mühendis hanım, az uğraşmadık bu gübrenin kullanılmasını sağlamak için. Kimse olumlu yanıt vermemişti. Demek önerimizi bir tek babanız uygulamış. Türkiye zengin tarım alanlarına sahiptir. Toprağının daha da zenginleşmesi için, çöp gübrelerinden yeteri kadar yararlanılmalıdır. Çöpleri doğayı katletmek için biriktirmektense, işleyip gübreye dönüştürülmesinde büyük yarar vardır. Çiftçiyi bu gübreyi kullanmaya alıştırmak için gerekirse gübre bedava dağıtılmalıdır. Üstelik şimdiki çöp fabrikaları geri dönüşüm maddelerini otomatik olarak ayrıştıra bilmekktedir. Bu nedenle çiftçilerin korkulu rüyası cam kırıkları, eskisi gibi çöp gübresinin içine kjarışmaz. Karışırsa ne olur? Hiç bir şey olmaz. Eskiden çiftçiler arazilerinde yalınayak çalışırlardı. Bu yüzden ayaklarını cam kırıkları kesip yaralardı. Artık yalınayak çalışan kimse kalmadı. Gübrenin içindeki cam kırıkları eskisi gibi sorun yaratmaz. Burgaz adasındaki. yangında eski millet vekili Metin Tüzün televizyon muhabirirnin mikrofonuna şöyle söylüyordu."Çok yazık oldu. Ne kadar gecekondu varsa tümü yandı" Gecekondular fakir insanların barınağıdır. Burgaz adası ise zenginlerin yaz tatilinin tadını çıkardığı pahalı yaşanan bir yerleşim alanıdır. O halde fakir barınağı gecekonduların o pahalı yerde ne işi vardı. Yoksa bizim bilmediğimiz yazlık gecekonduculuğu mu başladı. Elin oğlu o adada veya benzerlerinde cebindeki parayla arsa bulamazken, gecekonducu bunu nasıl beceriyor, anlamak olası değil. O adada fabrikalar mı var? Yoksa büyük işletmeler mi var? Hiç biri yok. O halde neden gece kondu? Parayla arsa satın alınamayan o gibi yerlerde arsa edinmenin yolu bu mu? Ekim ayında yangın olmaz diye yangın söndürme helikopterlerinin sözleşmesine son verilmiş. Pastırma yazı dedikleri sıcak hava bazı yıllarda kasım ayının on beşine kadar sürer. Bu güzel havaları kaçırmak istemeyenler akın akın pikniğe giderler. Piknikçiler orman içinde ateş yakarak mangal keyfi yaparlar. Orman koruma görevlileri nasıl olsa bu mevsimde yangın çıkmaz düşüncesiyle evlerinde rahattırlar. Bu rehavet çıkan ilk yangına geç müdahale etmeye neden olur. Yangın söndürme araç ve gereçlerinin ulaşmasının sorun olduğu Burgaz adası gibi yerleşim alanlarındaki her eve en az on kiloluk yangın söndürme cihazı bulundurma mecburiyeti konulmalıdır. Çıkan bir yangında onlarca tüple yapılan müdahale mutlaka başarılı olacaktır. Yangın söndürmede kullanıldığı için boşalan tüpleri yangın söndürmeyle yükümlü kuruluşlar tüpleri ücretsiz olarak doldurmalıdır. Aksi halde yangından bana ne. Benim evim yanmıyor ki diye düşünenler yüzünden yangına gerektiği şekilde müdahale edilemez. Çöplerini tarlalarda değerlendiren ve yangınsız bir Türkiye dileğiyle Özcan Nevres ozcannevres@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |