..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hayaller olmasaydý, umutlar dünde kalýrdý. - Dolmuþ atasözü
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Özcan Nevres




6 Þubat 2002
Uðursuz Define  
Özcan Nevres
Bu sesi çok iyi tanýrdý. Tüm çiftçilerin korkulu rüyasý kara yýlanýn sesiydi bu


:BECG:
Uðursuz Define
Osman günün yorgunluðunu atmak ve yakýcý öðlen sýcaðýndan kurtulmak için koyu gölgeli bir aðacýn altýna uzanmýþ dinleniyordu. Yorgunluk ve sýcaktan gevþeyen bedeni yavaþ yavaþ uykuya teslim oluyordu. Uyku arasýnda ayaklarýnýn önünden gelen hýþýrtýyla gözlerini açtý. Bu sesi çok iyi tanýrdý. Tüm çiftçilerin korkulu rüyasý kara yýlanýn sesiydi bu. Yýlanýn uzaklaþmasýný bekledi. Gözden kaybolmadan yaný baþýnda duran küreði kaptýðý gibi yýlanýn peþine düþtü. Ses çýkarmamaya çalýþarak yürürken yavaþ bir sesle söyleniyordu.
Ulan kara yýlan, ulan kara þeytan, þart olsun bana çektirdiðin korkunun bedelini sana canýnla ödeteceðim. Þart olsun, seni öldürmeden evime dönmeyeceðim. Yýlan ileride bir delikte kaybolunca, deliði kürekle kazmaya baþladý. Öðlen vaktinin yakýcý sýcaðýna, vücudunun her yanýndan fýþkýran tere aldýrmadan ha bire kazýyordu. Bir metre kadar derine indiðinde kürek sert bir þeye dayandý.
Hay Allah, bu da nesi. Bu civarda nice kuyular kazmýþtý. Böyle bir taþa hiç rastlamamýþtý. Çukuru biraz daha geniþletti. Bir hayli açýða çýkan taþý dikkatle inceledi. Bu Boz köy tarafýnda rastladýðý lahit taþlarýna benziyordu. Aklýna sýkça dinlediði define öyküleri geldi. Merakla küreðe sarýldý. Var gücüyle çukuru geniþletmeye baþladý. Etraftan gören olur korkusuyla taþýn üzerinde parmak kalýnlýðýnda toprak býrakýyordu. Lahit kapaðýnýn üzeri tamamen açýlýnca, çukurdan çýkýp etrafý kolaçan etti. Hava kararmaya yüz tuttuðundan ovada kimse kalmamýþtý. Tekrar çukura inip kapaðýn üzerindeki topraðý temizledikten sonra kapaðý kaldýrmaya uðraþtý. Tutabileceði bir aralýk bulamadýðýndan açmayý baþaramýyordu. Aklýna aðacýn altýnda býraktýðý çapasý geldi. Çukurdan çýkýp çapayý alýp çukura indi. Çapayý bula bildiði bir aralýktan iyice sokup kanýrttý. Kapak iyice aralanýnca elini sokup, var gücüyle asýlýp kapaðý kaldýrdý. Lahitin içindeki parlayan þeyleri iyice görebilmek için çakmaðýný çýkarýp yaktý. Çakmak ýþýðýnda gördüklerine inanamadý. Pýrýl pýrýl parlayan bir taç ve bir sepet dolduracak kadar ziynet eþyasý. Heyecandan kalbi sanki yerinden fýrlayacaktý. Ýçini bir korku sardý.
Ya birileri görürse? Korkuyla ürperdi. Bu büyük defineyi kimseyle paylaþmaya niyeti yoktu. Kapaðý yerine býrakýp, üzerine ince bir tabak toprak serdi. Çukurdan çýkýp aðacýn altýna gidip beklemeye baþladý. Karýsýnýn merak edeceðini düþündü.
Aldýrma be dedi. Bir gece meraktan kim öldü ki bu güne kadar. Onca yorgunluðuna raðmen bedeni dimdikti. Sanki saatlerdir kürek sallayan o deðildi. Karþýdan bir ýþýk belirdi. Iþýk bulunduðu yere doðru aðýr aðýr yaklaþýyordu. Bedenini bir korku sardý. Dost muydu bu gelen? Yoksa bir düþman mýydý? Yoksa, yoksa in miydi cin miydi? Iþýk yaklaþtýkça yüreði sanki yerinden fýrlayacaktý. Iþýðýn ardýndaki karaltýyý seçmeye çabaladý. Gelen sanki bir hayaletti. Ýçindeki korkuyu yenmeye çabalarken ne bok yemeye küreði çukurun yanýnda býraktým. Niye yanýma almadým diye söylenirken ýþýðýn sahibi yüksek sesle baðýrdý.
Üle Osman, ne cehennemdesin? Ünle de sesini duyam. Osman’ýn yüreðine soðuk sular serpildi. Gelen karýsýydý.
Üle Hatçe, çýðrýþýp durma. Ses etmeden gel bura.
Gecenin kaçý oldu len. Meraktan öldürecen mi beni?
Üle Hatçe ses etmeden gel bura. Kadýn sesin geldiði yere yöneldi. Yerinden kalkmadan kendisini bekleyen kocasýna,
Üle Osman, ne bok yemeye bekliyon burda?
Hele o feneri iyice kýs ta yanýma gel. Sana bir haberim var. Sýký dur dilini yutmayasýn. Ya da benim gibi kafayý üþütmeyesin.
Üle Osman ne haberi bu?
Sýký dur. Sakýn delleneyim deme. Kalbine de mukayyet ol. Küt diye gitmeyesin.
Hadi uzatma. Benim kalbimde, aklým da saðlamdýr. Ne diyeceksen de de öðreneyim. Yoksa haber maber deyip te geç kalmaný mazur göstermeye mi çalýþýyon.
Hatçe, çok büyük bir define buldum. Ýnan bana, bulduðum definenin parasýyla deðil bu köyü, kasabamýzý bile tümden satýn alýrýz.
Atma be Osman, nasýl bir defineymiþ bu?
Hele biraz daha bekleyelim. Tüm köylümüz derin uykuya dalsýn. Defineyi çýkarýp eve götürelim.
Üle Osman, Saat kaç oldu biliyon mu? Yaz günü yoðun çalýþmadan insanlarda ayakta kalacak hal mi kalýyor. Þu an tüm köylümüzün kýçýnda pireler uçuþuyor. Hangi uyumaktan söz ediyon sen? Hadi kalk ta bir an önce bulduðunu çýkarýp götürelim. Köfünün birini alýp çukura gittiler. Osman çukura inip taþýn üzerine örttüðü topraðý temizledikten kapaðý kaldýrýp kýyýya dayadý. Sonra köfünü çukura aldý. Önce ziynetleri köfüne doldurdu. Tacý alýp ziynetlerin üstüne dikkatle yerleþtirdi. Köfünü dýþarý çýkardýktan sonra kapaðý yerine koyup üzerini toprakla örttü. Köfünü sýrtýna alýp aðacýn altýna götürdü. Eþeði baðlý olduðu yerden çözüp aðacýn altýna çekti. Önce boþ olan köfünü semere baðladý.
Hatçe koþ o küreði kap gel.
Netçen küreði ?
Boþ tarafa aðýrlýk denklemek için toprak koyacam. Hatice koþarak küreði alýp geldi.
Hatçe, ben bunu yerine baðlarken sen boþ olana toprak koy. Köfünler dengelensin.
Tamam anladým. Köfüne yeteri kadar toprak konulunca yola çýktýlar. Bir hendekten el yordamýyla biçtiði otlarla köfünlerin üstünü örttü. Köye girdiklerinde köyde sanki hayat durmuþtu. Köpeklerden gayri ortalýkta canlý yoktu. Evlerinin iki kanatlý kapýsýný açýp eþeði içeri çektiklerinde derin bir oh çektiler. Köfünleri çözüp definesini eve götürdükten sonra eþeði ahýra çekti. Döndüðünde eþi otlarý boþaltmýþ hayranlýkla defineyi seyrediyordu.
Hatçe býrak öyle aval aval bakmayý. Birkaç torba bul da bunlarý torbalara doldurup gizleyelim.
Nereye gizleyeceðiz?
Bacanýn içine. Sakýn unutup ta ateþ yakmayasýn ha.
Yok gari, devenin nalý. Üle aptal mýyým ben.
Aptal deðilsin emme halen sallanýp duruyon. Hadi bulup getirsene torbalarý.
Tamam aðam. Bunlar beni öyle þaþýrttý ki, inan baþýmda akýl komadý. Ziynetleri eþinin getirdiði üç torbaya taksim etti. Ocaðýn içine girerek bacada daha önce çakmýþ olduðu çiviye torbalarý astý. Tacý da mutfaktaki bir tencerenin içine koydu. Ýþi bitince,
Hatçe, sen bana iki tane kilim ver. Gidip o çukuru örttükten sonra birkaç saat yatayým. Gün ýþýdýðýnda bir sepet incir toplayýp dönerim.
Üle Osman sen delirdin mi? Gecenin bu saatinde ovaya gidilir mi?
Gitmeyip te ne edecem? El alem çukuru görüp te candarmaya ihbar mý etsinler.
Ederler mi be Osman?
Ederler, ederler. Elin oðlu zaten öküzün altýnda buzaðý arýyor. Burada herkes kendi baþýna kazý yapýp domuz baþlý Ýskender parasý arýyo. Hemen iþkillenirler.
Doðru diyon len Osman. Alýp gelem kilimleri. Hatice’nin getirdiði kilimleri eþeðin semeri üstüne attýktan sonra bir de sepet aldý. Hemen yola çýktý. Tarlaya varýnca eþeði bol otlu hendeðe baðladý. Kilimleri zeytin aðacýnýn altýna býrakýp küreði býraktýðý yere gidip küreði aldý. Hemen iþe giriþip çukuru kýsa zamanda örttü. Kilimin birini yere sermeden önce toprakla bir yýðýn yaptý. Kilimi yýðdýðý toprak yastýk olacak þekilde serdi. Yattýktan sonra diðer kilimi üstüne örttü. Onca yorgunluðuna raðmen bir türlü gözüne uyku girmiyordu. Eline geçecek olan parayla hangi tarlalarý satýn alabileceðini ve daha baþka neler yapabileceðini düþündü. Karar verdikten sonra vücudu gevþemeye baþladý. Derin bir uykuya daldý.
Gün ýþýr ýþýmaz uyandý. Sepeti alýp incir aðacýna gitti. Ürünün en bol olduðu zamandý. Sepet çabucak doldu. Kilimleri katladýktan sonra eþeði baðlý olduðu yerden çözüp aðacýn altýna getirdi. Kilimleri semerin üzerine attýktan sonra eþeðe bindi. Tümseðe býraktýðý sepeti eðilip aldýktan sonra köye doðru yollandý. Eve varýnca eþini kendisini bekler buldu. Eþine,
Götür eþeði dama baðla. Ben hazýrlýk yapayým dedi. Eve girip incirleri bir tepsiye boþalttý. Tacý gizlediði tencereden çýkarýp bir kaðýda dikkatle sardýktan sonra sepetin içine yerleþtirdi. Üzerine incirleri dizdi. Avluya çýkýp asma aðacýndan filizler kesti. Sepetin aðzýný filizlerle örttü. Üstündeki giysileri çýkarýp banyoya girdi. Soðuk suyla banyo yaptýktan sonra kurulanýp giyindi. Sepetin sapýný koluna geçirdikten sonra,
Hatçe ben Ýzmir’e gidiyom. Sen eve mukayyet ol. Sakýn bir yerlere ayrýlma. Su uyur düþman uyumaz.
Üle Osman sen meraklanma. Ben deli miyim len? Hiç ayrýlýr mýyým evden?
Hadi hoþça kal.
                         ***
Osman kolundaki sepetle asfalt yola doðru hýzlý adýmlarla ilerlerken, yolda karþýlaþtýðý tanýdýklarý,
Hayrola Osman? Sepeti takmýþsýn koluna. Nereye gidiyon len?
Ýzmir’e gidiyom Durmuþ aða.
Helalin var be Osman. Mutlaka fuara gidiyon demi len?
He ya Durmuþ aða, fuara gidiyom.
Hadi bakem. Hayýrlý yolculuk olsun.
Sað ol Durmuþ aða. Diðerleri ile de ayný þeyleri konuþarak yoluna devam etti. Aliaða- Ýzmir asfaltýna çýktýðýnda fazla beklemedi. Ýlk gelen otobüse bindi.
Garajda indikten sonra kuyumcular çarþýsý yönüne aðýr aðýr yürüdü. Hýzlý yürüyüp dikkat çekmek istemiyordu. Yirmi dakikada çarþýya vardý. Çarþýda tanýdýðý tek bir kuyumcu dahi yoktu. Orta yaþý geçmiþ bir Yahudi kuyumcu,
Kuzum bakarsýn bana. O sepette uzummü var?
Hayýr, incir var.
Satarsin mi onlari?
Satarým tabi.
Yel oyleyse içeri. Ýçeri girdiler. Asma filizlerini üstünden aldýlar.
Aman bre kuzum. Ne guzel, ne taze bunlar. Kaça satarsin bunlari? Osman dikkatlice etrafa bakýndý. Kendisini kimsenin izlemediðine emin olduktan sonra,
Bu sepetin içinde çok deðerli bir þey var.
Ne var be kuzum? Yavaþ bir sesle,
Taç dedi.
Taç mý? Açta bi yorelim bakalim. Tezgahýn arka tarafýna geçip incirleri boþalttýktan sonra tacý sarýlý olduðu kaðýttan çýkararak kuyumcuya gösterdi. Kuyumcu tacý dikkatle inceledikten sonra sehpanýn üstüne dýþarýdan görülmeyecek bir þekilde býraktý.
Kuzum sen buna çok deyerli diyorsun ama o kadar da deyerli deðil be kuzum. Ama yinede ben buna bi elli bin lira veririm. Yapmaz ama, sabah sabah bi siftah yapalým dedim.
Yok usta. O paraya mümkün deðil veremem. Koyalým yine onu sepete.
Hemen kýzma be yavrum. Pazarlik edelim.Sen ne istyosin?
500 bin.
Delirdin mi sen be kuzum. Ýzmir’i satarsin bana?
Ýþine gelirse be usta. Sýký bir pazarlýktan sonra iki yüz bin liraya anlaþtýlar. Kuyumcu,
Bunun daha yerisi ( gerisi)yok mi?
Var.
Nedir onlar?
Taký, ziynet eþyalarý.
Yetirsene onlarida be kuzum.
Haftaya getiririm. Kuyumcudan aldýðý parayý boynunda taþýdýðý keseye yerleþtirdikten sonra dükkandan ayrýldý. Bu kadar büyük parayla saðda solda gezmesi doðru olmazdý. Doðruca garaja gidip ilk otobüse binip köyüne döndü.
                          ***
Onca yorgunluðuna ve uykusuz geçirdiði geceye raðmen gözüne bir türlü uyku girmiyordu. Koynunda sakladýðý parayý nasýl kullanacaðýna bir türlü karar veremiyordu. Köylülerinin tarlalarýný satýn almaya kalksa, fakir olduðunu köyde herkes biliyordu. Allah korusun, biri define bulduðunu sezerde devlete bildirirse mahvolurdu. Devlet elinde ne bulursa tümüne el koyardý. Geride daha üç torba ziynet eþyasý vardý. Onlarýn taçtan çok daha fazla edeceðini seziyordu. Haftaya da bir torbasýný götürüp ayný yahudiye satacaktý. Mümkünü yok onca parayý bu köyde kullanamazdý. En iyisi kendini tanýmayan bir yere taþýnmaktý. Ama nereye? Komþu Menemen ya da Aliaða’yý düþündü. Ýkisi de aha þuracýkta idiler. Orada her gün köylüleriyle karþýlaþabilirdi. Çok daha uzaklara gitmeliydi. Söke, Aydýn ovalarýný hiç görmemiþti ama çok büyük olduklarýný duyuyordu. En iyisi definenin tümünü paraya çevirdikten sonra uzun bir geziye çýkýp yerleþeceði en uygun yeri arayacaktý. Büyük bir çiftlik satýn alýp çiftliðe yerleþecekti.
Karýsý Hatice’yi düþündü. Gahpe dinli karý çok iyi bir karýydý ama, büyük bir kusuru vardý. Kýsýrdý. Gerçi kusurun kimde olduðunu ikisi de bilmiyordu ama kendisinden hiç þüphesi yoktu. O sapýna kadar bir erkekti. Çocuk uðruna onu boþamaya kýyamazdý. En iyisi onu bir kumaya razý etmekti. Köyün kýzlarýný düþündü. Çok güzel kýzlar vardý. Hele içlerinde Arnavut Ömer’in kýzý bir afetti. O fakir tanýndýðý haliyle o kýzý karýsýnýn üzerine kuma olarak nasýl isterdi?. Zengin olduðunu söylese, define iþi ortaya çýkardý. Adam sen de be dedi. Elin memleketinde kim bilir daha nice kýzlar vardýr. Arnavut kýzý onlarýn eline su bile dökemez. Kararýný verdi. Çocuk sahibi olma kararýný çiftliði satýn alýp iþi garantiye baðladýktan sonraki bir zamanda verecekti. Karar vermek olabildiðince rahatlamasýna neden oldu. Derin bir uykuya daldý.
                         ***
Kuyumcu Avram, tacý iyice temizleyip parlattýktan sonra kasasýnýn içine görünmeyecek bir þekilde yerleþtirdi. Antepli Hasan aðzý sýký ve iþini bilen bir eski eser kaçakçýsýydý. Nedense birkaç günden beri görünmüyordu. Ola ki kaçak bir iþ için yurt dýþýna çýkmýþtýr. Nasýl olursa gelir. Bu tacýn deðerini en iyi o bilir ve en iyi fiyatý verir. Onu beklemekten baþka çaresi olmadýðýný düþündü. Beklemeye karar verdi.
Ertesi günü Antepli hasan koku almýþ bir tazýcasýna erkenden dükkana geldi.
Avram bey ne haber? Hayýrlý iþler.
Sana da hayýrlý iþler be kuzum. Yel içeri. Sana yuzel bir iþ var.
Hayrola Avram bey ne iþtir.
Yir içeri be kuzum, ne dikiliyorsun orada kazýk gibi?
Ýþte geldim, iyi bir þey mi var elinde?
Hem de nasýl iyi bir yorsen bayilacasin be kuzum. Kasayý açýp önce etrafý kolaçan etti. Tacý alýp tezgahýn arkasýna geçti.
Yel be kuzum, geç bu tarafa. Bak þu yuzelliðe. Hiç yordinmi böyle yuzel bir þey. Taç pýrýl pýrýl parlýyordu. Anteplinin aklý baþýndan geçti. Gerçekten bu denli güzel bir taç görmemiþti. Hemen pazarlýða girdiler.
Avram bey, gerçekten güzel bir taç ama senin zannettiðin kadar deðerli bir taç deðil. Fiyatý uygun olursa almayý düþünürüm.
Neeee bu mi kiymetli deðil. Sen ne diyosun be kuzum?
Boþ ver, þimdi deðerini tartýþmayalým. Ne istiyorsun?
Ýki milyon
Ýki milyon mu? Hadi caným sende. Bu tacýn nesi yapar iki milyon? Para sokaktan mý toplanýyor sanýyorsun?
Arzun bilir be kuzum. Bunu kaç kisi istedi ama, senin yuzel hatirin için satmadim.
Buna yedi yüz bin vereyim.
Olmaz kuzum. Vallahi zarar eder.
Düþ bakalým aþaðýya.
Hatirin için bir buçuk olur.
Ver elini Avram. En son buna bir milyon iki yüz bin veririm. Verirsen ver. Vermezsen hayýrýný gör.
Kuzum para kazanmaz vallahi. Çýk biraz.
Daha fazla veremem. Hadi sana hayýrlý iþler.
Dur be kuzum. Nereye yidiyorsun. Pazarlikta kizmak olurmu. Verdim yitti. Hayirini yor. Antepli cebinden çýkardýðý bir tomar parayý tezgahýn üzerine koydu. Bir milyon iki yüz bini ayýrýp kuyumcuya verdi. Kalaný tekrar cebine yerleþtirdi. Kuyumcu tacý birkaç kat gazeteye sardýktan sonra Antepliye verdi. Antepli hýzla dükkandan uzaklaþtý. Yolda aklýndan çok karlý bir iþ düþürdüðünü geçirdi. Bunu hemen Avrupa’ya götürmesi gerekiyordu. Avrupa’da bu taca en az on beþ milyona müþteri bulurdu. Hemen Ýstanbul’a gitmek için havaalanýna gitti. Uçak biletini alýp uçaðý beklemeye baþladý. Birden etrafý sarýldý. Biri kimliðini çýkarýp gösterdi.
Polis. Bu elindeki ne senin?
Para, Ýstanbul’a alýþ veriþe gidiyorum.
Aç görelim. Umutsuzca etrafýna bakýndý. Kaçma olasýlýðý yoktu. Çok fena kýstýrýlmýþtý. Polis paketi alýp dikkatle açtý. Tacý görünce þaþýrdý. Arkadaþlarýna gösterdi.
Paraya bakýn paraya: Siz ömrünüzde böyle güzel para gördünüz mü? Bir baþka polis belinden çýkardýðý kelepçeyi Anteplinin bileklerine taktý.
Kalk bakalým. Bunu nereden aldýysan bizi oraya götür.
Kimseden almadým. Bunu kendim buldum. Ýri yarý polis ense köküne okkalý bir tokat indirdi.
Bu masalý sen git çocuklara anlat. Ardýndan kýçýna sert bir tekme indi. Etraftan olanlarý þaþkýnlýkla izleyenler vardý. Bu siviller bu adamý niye böyle pataklýyorlardý? Elin önünde yediði dayaða mý yansýn? Yoksa elinden kaptýrdýðý on beþ milyon liralýk büyük servete mi yansýn. Polisin biri gürledi.
Bizi bunu aldýðýn yere götür. Aksi halde bak karakol nerede? Oraya bir girersek söylemediðine bin piþman olursun.
Tamam söyleyeceðim. Kuyumcu Avram’dan aldým. Doðruca Avram’ýn dükkanýna gittiler. Avram Anteplinin beþ kiþinin arasýnda dükkanýna girdiðini görünce durumu hemen anladý. Korkudan hemen oracýkta düþüp bayýlacaktý. Ayakta zor duruyordu. Gelenlerin sivil polis olduðunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Adamlardan biri o iyi tanýdýðý paketi açýp tacý tezgahýn üzerine koydu.
Bunu sen mi sattýn? Ýnkar etmenin yararý olmayacaðýnýn farkýndaydý.
Evet kuzum ben sattým.
Kimden aldýn bu tacý?
Bilmiyorum. Ýri olaný tezgahýn arkasýna geçip yakasýndan yakalayýp iki Osmanlý tokadý çaktý. Tokatlarýn etkisiyle gözleri sanki yerinden fýrlayacaktý. Korkuyla,
Vallahi bilmiyorum be kuzum. Ýnan bana bilmiyorum. Onu bir koylü yetirdi bana. Adýný soylemadi.
Nasýl bir adamdý. Hangi köyden olduðunu söylemedi mi?
Ne ben sordim. Ne o soyledi. Peþ peþe yediði tokatlarla iyice sersemledi.
Vurma be kuzum oldurecasin beni. Bak aklima ne yeldi. O adam buraya yine yelecek. Elinde daha baþka þeyler var imiþ.
Biz buraya bir adam gönderip bir tesisat kurduracaðýz. O adam geldiðinde tesisatýn düðmesine basacaksýn. Biz gelip o adamý yakalayacaðýz. Anladýn mý?
Anladim be kuzum.
Sakýn yamuk yapayým deme, çok pahalýya ödersin.
Yapar miyim be kuzum. Yaparmiyim. Alimallah oldürürsunüz beni.
Ha þunu bileydin. Antepliyle birlikte çýkýp gittiler. Ama o en az ikisinin yakýnda olduðunu biliyordu. Az sonra bir usta geldi. Kablolar döþedikten sonra, tezgahýn arkasýna bir düðme yerleþtirdi.
Bu düðmeyi iyi belle. O adam geldiðinde, ya da þüpheli bir þey olduðunda düðmeye hemen basacaksýn.
Tamam kuzum.
                         ***
Osman kuyumcuya dediði gibi bir hafta dolduðunda, tarlasýndan bir sepet incir toplayýp evine götürdü. Ýncirleri bir tepsiye boþalttýktan sonra, ocaðýn içine girip bacanýn içinden torbalardan birini aldý. Sepetin tabanýna yerleþtirdikten sonra incirleri üzerine sýraladý. Gece erkenden yattýlar. Sabah erkenden kalkýp tarhana çorbasýyla kahvaltý yaptýlar. Asmadan kestiði filizlerle sepetin aðzýný örttükten sonra yola çýktý. Asfalt yola vardýktan sonra bir hayli bekledi. Gelen otobüse bindi. Ýzmir garajýna vardýklarýnda herkesle birlikte indi. Yine yaya olarak yola devam etti. Kuyumcular çarþýsýna vardýðýnda hemen geçen haftaki kuyumcu dükkanýna girdi. Kuyumcu kendisini çok sýcak karþýladý. Tezgahýn arkasýndaki düðmeye bastýðýnýn farkýnda olmasý mümkün deðildi. Rahatça tezgahýn arkasýna geçip incirleri boþalttý. Keseyi çýkarýp, bir avuç ziyneti kuyumcuya gösterdi. Kuyumcu,
Aman kuzum, ne yuzel þeyler bunlar boyle? Tam o sýrada iri yarý üç adam içeri girdi. Hemen tezgah arkasýna geçtiler. Biri elindeki kelepçeleri göstererek,
Uzat ellerini dedi. Osman ne olup bittiðini anlayamamýþtý. Tezgahýn arkasýndan çýkýp kaçmasý mümkün deðildi. Çaresiz ellerini uzattý. Kelepçeler bileklerine takýldý. Hemen Mezarlýk Baþý Karakoluna götürdüler. Sorgulama odasýnýn aðýr demir kapýsý gýcýrdayarak açýldý. Iþýðý açtýlar. Biri,
Bunlarý nereden buldun diye sordu?
Bir mezarýn içinden çýktý.
Nerede bu mezar?
Bizim köyde.
Peki bunlarýn gerisi nerede?
Gerisi yok. Hepsi bunlar. Ýçlerinden biri gelip yakasýndan tuttu.
Gerisi yok ha. Olup olmadýðýný þimdi anlarýz diye suratýna peþ peþe tokatlar patlatmaya baþladý. Apýþ arasýna diziyle aðýr bir darbe indirdi. Osman acýdan iki büklüm oldu. Ne olur vurmayýn. Yemin ederim, bunlardan baþkasý yok. Böðrüne yediði bir tekmeyle yere yýkýldý. Bayýlacak gibi oldu. Nede olsa köy çocuðuydu. Bu yüzden oldukça dayanýklýydý. Ölse bile gerisinin yerini söylemeyecekti. Biri ayaðýnýn topuðuyla göðsünü tekmelerken, bir diðeri böðrünü tepikliyordu. Daha fazla dayanamayýp bayýldý. Soðuk suyla kendine gelince biri eðilip,
Bak aslaným dedi. Buraya saðlam giren sakat çýkar. Gerekirse sað giren ölü çýkar. Gerisi nerede ise söyle de boþuna daha fazla dayak yeme. Adamýn dediði doðruydu. Buradan sað çýkmak olasý deðildi.
Gerisi benim evimde ocaðýn bacasýnda asýlý diye inledi.
Peki kuyumcudan aldýðýn bir milyon iki yüz bin lirayý ne yaptýn? Boynundaki keseyi çýkarýp,
Burada dedi. Keseyi elinden alýp tutanaða geçirdiler.
Kalk bakalým dediler. Karakoldan çýkýp bir cipe bindiler. Helvacý karakoluna geldiklerinde cipten inip karakola girdiler. Uzman çavuþa,
Bu adam Kyme’lilere ait bir mezarda bir define bulmuþ. Bir kýsmýna el koyduk. Orasý sizin bölgeniz. Tahkikatýn selameti için siz de gelin. Uzman çavuþ,
Arabamýz yok. Nasýl yapacaðýz?
Siz bir otobüse binip yol sapaðýna gelin. Biz sizi oradan alýrýz.
Cip evinin önünde durduðunda eþi durumu hemen anladý. Korkuyla evin içine kaçtý. Cipten inen Osman yediði dayak yüzünden yüzü gözü þiþmiþ periþan haldeydi. Doðruca ziynet torbalarýnýn bulunduðu mutfaða gittiler. Osman,
Ellerimi çözün de torbalarý alayým dedi. Kelepçeler çýkarýldý. Osman ocaðýn içine girip iki torbayý alýp çýktý. Polis torbalarý aldýktan sonra,
Gerisi nerede diye sordu?
Gerisi yok efendim. Kalkmaya fýrsat bulamadan böðrüne yediði tekmeyle olduðu yere yýðýldý. Az sonra cipin alýp geldiði jandarmalar da eve girdi. Jandarma uzman çavuþu,
Ne oluyor diye sordu? Polis,
Ýki torba çýkardý. Gerisinin olmadýðýný söylüyor.
Ben onu þimdi konuþtururum dedi. Ziynet torbalarýndan birinin diðerine boþaltýlmasýný istedi. Boþalan torbayý ere uzattý.
Al þunu. Ýçini kum doldur.
Komutaným kumu nerede bulacaðým?
Bana mý soruyorsun? Koca köyde bir torba kum bulamayacak mýsýn? Er torbayý alýp çýktý. Ýleride bir inþaat vardý. Elenmiþ kumdan bir miktar torbaya koydu. Bu gibi iþlerde ustalaþmýþtý. Torbayý götürüp komutanýna verdi. Komutan elinde okkaladý. Kum biraz fazlaydý. Birazýný boþaltýp aðzýný düðümledi. Osman’ý yakasýndan tutup ayaða kaldýrdý.
Nerede ulan bunlarýn gerisi?
Vallahi, billahi gerisi yok komutaným.Torbayla birkaç kez sýrtýna vurdu. Vücudunun içindeki tüm organlarýn yerlerinden fýrladýðýný sandý. Yere düþerken komutan yakaladý.
Söyle ulan, gerisi nerede?
Vallahi, billahi baþka yok komutaným. Getirin kitaba el basayým.
Nerede buldun bu defineyi?
Benim tarlada
Yürü bakalým senin tarlaya. Hep birlikte yola çýktýlar. Tarlaya vardýklarýnda lahdin olduðu yeri gösterdi.
Kürek var mý?
Var komutaným.
Nerede?
Tütünlerin içinde. Jandarmaya iþaret etti.
Gidin alýn. Ýki jandarmayla birlikte küreði alýp geldiler. Komutan küreði Osman’a verdi.
Hadi kaz bakalým. Osman ayakta duracak durumda deðildi. Küreði alýp topraðý açmaya baþladý. Bir süre sonra olduðu yere yýðýlýp kaldý. Jandarmalar çukurdan çekip aldýlar. Erler kazmaya devam ettiler. Lahdin kapaðý meydana çýkýnca kapaðý kaldýrdýlar. Lahit gerçekten boþtu. Komutan,
Bu böyle kalsýn. Kaymakamlýða rapor edelim. Gerekeni yapsýnlar. Ciple jandarmalar asfalt yola çýkarýldýktan sonra geri dönüp polisleri aldý. Doðruca jandarma karakoluna gittiler. Karakolda komutan ve ekibinin gelmesini beklediler. Geldiklerinde Osman’ý nezarethaneye kapattýlar. Ziynetleri masanýn üzerine boþaltýp dokümanýný yaptýlar. Kayda aldýlar. Polisler ziynetleri müze müdürlüðüne teslim etmek üzere alýp götürdüler.
Polisler gittikten sonra komutan Osman’ý nezarethaneden çýkartýp odasýna getirtti.
Bak Osman, sýký adamsýn. Yediðin onca dayaða raðmen definenin kalanýný ele vermedin. Beni iyi dinle. Ben o polislere benzemem. Eðer buradan leþinin çýkmasýný istemiyorsan bana karþý dürüst ol. Bu definenin gerisi nerede?
Komutaným yemin ediyorum baþka yok diye. Bana neden inanmýyorsunuz?
Sana niye inanayým. Babamýn oðlu musun? Hadi söyle de bu iþ bitsin.
     Neyi söyleyeyim komutaným?
Demek definenin gerisinin nerede olduðunu söylemeyeceksin.
Yok ki komutaným. Olmayan þeyin nesini söyleyeceðim?
Ben seni söyletmesini bilirim. Jandarmaya iþaret etti. Ýki jandarma Osman’ý yere sýrt üstü yatýrdýlar. Ayaklarýndaki ayakkabýlarý çýkardýlar. Erin biri mavzerinin kayýþýný ayaklarýnýn altýna geçirip mavzeri çevirmeye baþladý. Ayaklar iyice sýkýþýnca komutan duvarda asýlý olan sýðýr kuyruðu kamçýyý alýp Osman’ýn tabanlarýna var gücüyle vurmaya baþladý. Kýsa zamanda ayaklarý mosmor oldu. Osman yarý baygýn haldeydi. Baðýrmaya bile gücü kalmamýþtý. Komutan,
Tuz getirin dedi. Jandarma erinin getirdiði tuzdan bolca ayaklarýna bastýrdýlar. Osman acýyla kývrýlýp bayýldý. Tüfek falakasýný gevþetip ayaklarýndan çýkardýlar. Erin getirdiði suyu kafasýna boca ettiler. Gözlerini açtýðýnda komutaný önüne diz çökmüþ gördü. Komutan,
Hadi inat etme. Boþu boþuna dayak yeme. Söyle de bu iþ bitsin. Osman inleyerek,
Vallahi, billahi baþka yok komutaným dedi. Komutan,
Kaldýrýn þunu ayaða dedi. Kum torbasýný getirin. Komutan eline aldýðý kum torbasýyla Osman!ý tehdit etti.
Hadi söyle. Yoksa bununla seni döve döve öldüreceðim. Osman boynunu büktü.
Öldürün komutaným. Öldürün ki kurtulayým.
Ne yani söylemeyecek misin?
Yok dedim ya komutaným. Neyi söyleyeyim? Komutan öfkeyle kum torbasýyla sýrtýna üç kez vurdu. Dördüncüsüne fýrsat kalmadý. Osman bir külçe gibi yere yýðýldý. Bayýlmýþtý. O halde götürüp nezarethaneye attýlar. Osman’ý iki gün daha karakolda tuttular. Sonunda doðru söylediðine inanarak gerekli tutanak hazýrlandýktan sonra ilçeye götürüp mahkemeye çýkardýlar. Mahkeme suçunu sabit görerek üç ay hapis cezasý verdi ve tecil etti.
                         ***
Osman evine oldukça bitkin olarak döndü. Ayaklarýnýn üzerinde duramýyordu. Yediði onca dayaktan sonra vücudunun her tarafý þiþmiþti. Çiþe çýktýðýnda idrarý kanlýydý. Ýkide bir aðzýndan da kan geliyordu. Eþi ne yapacaðýný bilemiyordu. Yaþlý komþusundan yardým istedi. Yaþlý kadýn tulumbadan çekilen soðuk suya batýrdýðý bezleri þiþ yerlere bastýrdý. Osman’ýn durumu giderek kötüleþiyordu. Bir ara eþiyle göz göze geldiler. Çok zor duyulan bir sesle,
Ne yapalým kýsmet buraya kadarmýþ dedi. Eþi,
Kalbini bozma. Ýyileþeceksin ve tarlamýzdaki iþimizin baþýna yeniden döneceðiz dedi. Osman,
Artýk çok geç dedi. Ölümün soðuk nefesi enseme yapýþmýþ bir kere. Kurtulmak olasý deðil. Hakkýný helal et karýcýðým. Hatice eþinin buz gibi olmuþ elini avucunun içine alýp ýsýtmaya çalýþtý.
Ayaklarým buz gibi, çok üþüyorum. Yaþlý kadýn üzerindeki örtüyü kaldýrýp ayaklarýný tuttu. Ayaklar gerçekten buz gibiydi. Yaþlý kadýn,
Kýz hatçe bu adam gerçekten ölüyor dedi. Çabuk bir doktor çaðýralým.
Çaðýralým ama nasýl? At yok araba yok. Hem kimi gönderebiliriz.
Çabuk benim oðlaný çaðýr. Hatice koþarak yaþlý kadýnýn evine gitti. Kapýyý açýp içeri seslendi.
Ahmet aðabey, Ahmet aðabey... Bahçe evinin kapýsý açýldý. Dýþarý çýkan Ahmet,
Ne var kýz Hatçe, ne istiyon?
Çabuk Ahmet aðabey, Osman’ým ölüyor.
Ne Osman ölüyor mu? Ne oldu ki?
Polisler candarmalar çok kötü dövmüþler. Her tarafýndan kan geliyor. Ahmet ayak kaplarýný giyip hýzla Hatice’nin peþinden gitti. Ýçeri girip Osman’ýn yanýna çöktü. Elini tuttu. El buz gibiydi. Komþusuyla göz göze geldiler. Osman’ýn gözlerinden yaþlar süzüldü. “Ne yapayým? Bu da baþýma geldi” der gibiydi. Baþý yana kayarken göðsünde aðýr bir hýrýltý çýktý. Bu son nefesiydi. Osman’ýn umutlarý mezarý olmuþtu.
Hatice Osman’ýn soðuyan bedeni üzerine kapanýp uzun uzun, hýçkýra hýçkýra aðladý.
                         Özcan NEVRES 6 Þubat 2002
                         SÝLÝVRÝ





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Etme Bulursun
Acý Dolu Bir Yaþam
Çoban Kýzýn Aþký
Ovada Yakalayan Ölüm
Doða'nýn Ýntikamý
Hiç Uðruna Gelen Ölümler
Ýntikamýn Böylesi

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhabbet Kuþlarý Nasýl Üretilir
Onu Ölesiye Sevmiþti
Severek Ayrılalım
Mutluluðu Ölümü Ararken Buldu
Mustafa Efe
Bir Zamanlar Ben De Politikacýydým
Neden Terk Ettin
Baðýmsýz Aday Deli Osman
Güz Gülleri Gibi
O Yalancının Biriydi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Acýlarla Yaþamak [Þiir]
Özleyiþ [Þiir]
[Þiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Þiir]
Sevgiliye [Þiir]
Seni Düþündüm Yine [Þiir]
Alýn Götürün Beni Dalgalar [Þiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Þiir]
Bir Rüzgardýr Yaþamak [Þiir]
Uyan Be Memet [Þiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ümit Yaþar Oðuzcan Fazýl hüsnü Daðlarca


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.