..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar > Oğuz Düzgün




11 Mart 2006
Dostoyevski  
Oğuz Düzgün
İnsanoğlu sürekli bir arayış içersindedir.Bütün kitaplar aslında bu adresi meçhul arayışların sınır taşlarıdır


:CFGJ:
İnsanoğlu sürekli bir arayış içersindedir.Bütün kitaplar aslında bu adresi meçhul arayışların sınır taşlarıdır.Her bir yazar, gidebildiği fikir ve duygu diyarlarına kadar gider, kendine hükmi bir sınır tayin eder ve o sınıra kadar ruh dünyasında şekillenen, aks-i seda bulan duyguları, düşünceleri –tamamen olmasa da- yazabildiği kadar yazar.Aslında kitap şeklinde nesneleşen o duygu ve düşünceler, kaynağında yani yazarının zihninde, muhayyilesinde aysbergin görünmeyen o devasa boyutları gibi uzantılara, köklere sahiptirler.O köklerin derinliklerine inmek de her baba yiğidin harcı değildir.Fikir deryasında kaza yapmadan seyr ü sefer etmek isteyen okurlar için, aysbergin görünen yüzü tahlil edilse çoğu zaman kâfidir.İşte bu iş de sanıldığı kadar kolay bir iş değildir.Belli bir düzeyde birikim gerektirir.Bence yazarları ve onların mahsulleri olan kitapları anlasa anlasa en iyi, diğer yazarlar anlar.Ancak bu “anlama” işi incelenen kitabın müellifinin büyüklüğü nispetinde zorlaşır.Sadece eserle yetinmeye çalışan, müessiri fazlaca nazara almayan modern tenkitçi de bu aşamada, yazara odaklanmanın zaruriyetini mecburen anlar.İnsan oğlu denilen meçhul varlıklar yığınının arasında, aydınlıklarıyla dikkat çeken, ama bilinmezlikleriyle de meçhullüğün en üst sınırlarını zorlayan yazarlar olabilir.Onlar sâde insana göre girift birer ruh dünyasına sahiptirler.Belki de onları bu denli büyük yapan, sâde insandan pek çok yönden olduğu gibi, giriftlikleriyle de ayrılmalarıdır.Ancak onlar yine de toplumları aydınlatanlar ve medeniyetleri besleyecek sonsuzluk suyunu, ruhlarının nehir yataklarından akıtanlardır.
Büyük yazar olmakla büyük insan olmak, aslında birbirleriyle doğru orantılı önermelerdir.Yazının olmadığı ya da az kullanıldığı dönemlerde de büyük insanlar, eserlerini sözlü, yaşantılı olarak, ruhlara, hâfızalara yazarlar.Bu yönleriyle o büyük insanlar da aslında birer büyük yazardır.Öbürkü mürekkep kullanırken, ümmi olan büyük insan, sözlerini ve de lisan-ı halini mürekkep olarak kullanır.Diğeri kâğıtlara yazarken sözlü metodu kullanan yazar, ruhlara, akıllara yazar kitabını, destanını.Hz.Muhammed, Hz.İsa, Buda gibi “büyük insanlar” ikinci grup büyük yazarlara dahildirler diyebiliriz tabiri caizse.Bu noktada ise sorun “humanite” sorunu olmaktan çıkar, bir “existence” yani varlık sorunu hâlini alıverir.Bu sorunu irdelemekse bu yazının ve de yazarının sınırlarını aşar.Bu sebeple biz birinci gruba ait tezi, yani; büyük yazarlar büyük insanlardır tezini irdeleyebiliriz ancak.Bu önermeyi irdelemek için de elimizde güzel bir örnek var. Andre Gide’nin L&M Yayınlarından çıkan “Dostoyevski” adlı biyografisinde, bu kitaba ismi verilen zat, enine boyuna, mektuplarından yola çıkılarak tahlil edilmeye çalışılıyor.Bu kitaba göre Dostoyevski, büyük bir yazardır ve de buna bağlı olarak büyük bir insandır aynı zamanda.Hem de “humo sum et nihil humanum…” (Ben bir İnsanım ve insaniyet hakkında hiçbir şey…) diyebilecek kadar alçak gönüllü bir insan.Belki de bu yazarı bu denli büyüten özelliklerinden birisi de sabırları zorlayan alçak gönüllülüğüdür.

Dünyanın perişan hali ortadadır.İnsanlık, çağın getirdiği ruhsal, zihni bunalımların pençesinde kıvranmakta ve inim inim inlemektedir.İşte böyle dönemlerde bu tarz eserler –eğer doğru örnekler sunarlarsa- insanlığı kurtuluşa götürecek modelleri ortaya koyabilirler.Bu yaşam öyküsünde de Dostoyevski’nin bir yandan maddi yetersizliklerle, diğer bir yandan kendi hastalığıyla, bir yandan hükümetin baskılarıyla, öte taraftan da bütün insanlığı bilhassa da Avrupa’yı kıskacına almış rûhi, fikrî bunalımlarla mücâdele etmesini bildiği çarpıcı bir şekilde anlatılmaktadır.Sonuçta o ve eserleri yok olmamış, dünya gündeminde kalmaya devam etmişlerdir.O, insanoğlunun nereden gelip, nereye gittiğini; onun bu dünyaya gönderiliş gâyesinin ne olduğunu da sorgulamaya çalışmıştır eserlerinde.Bütün bunalımların reçetesi olarak da bize, Allah inancını gösterir Dostoyevski.Aslında Dostoyevski, kendi iç huzurunun kaynağı olan imanı, bütün insanlıkla paylaşmasını becerebilmiştir.Andre Gide’ye göre Dostoyevski’nin eserleri Avrupa’nın içinde bulunduğu mânevi susuzluğu da giderecek nitelikleri hâvidir.
Bu eser, Dostoyevski’nin mektuplarından yola çıkılarak hazırlanmış özgün bir kitap.(Ancak üzülerek söyleyeyim ki edebiyatımıza çok geç kazandırılmış bir yapıt.1928 yılında yazılmış bu kitabın L&M tarafından keşfedilip okurlarla buluşturulması takdire şayan bir gelişme.Ancak dünya yazınının binlerce eseri, halen Türkçe’ye çevrilmeyi beklemektedir.Tüm yayınevleri bu konuda L&M gibi hassas davransa, herhalde dünya edebiyatıyla aramızdaki bu onlarca -belki de yüzlerce- yıllık mesafe kısa bir sürede kapatılabilir.)Herhalde insanın kendisini, gizli yönlerini ele vereceği en önemli yazın türü günceden sonra mektuptur.Hele bu mektuplar yakınlara yazılmış mektuplarsa…İşte Andre Gide bu kitabında Dostoyevski’yi bu can alıcı yerinden, yâni mektuplarından yakalamış, böylelikle onun bilinmeyen pek çok yönünü ortaya koyabilme imkanını bulmuştur.Hatta bu mektuplarda Dostoyevski’nin hemşerisi Tolstoy gibi, Kur’an’a oldukça meraklı olduğu da anlaşılıyor.Bu arada bu tür çeviri eserleri tanıtırken ya da eleştirirken göz ardı edilen bir noktaya da burada değinmeden geçemeyeceğim.Bilindiği gibi bu tarz eserler tesadüflerin sonucu olarak birden, başka bir dile çevrilivermezler.Bu tür çevirilerin bir de çeviricileri yani çevirmenleri vardır.Bu kitapları tercüme edenler aslında, en azından üslûp yönünden bu kitapları yeniden yazmış sayılırlar.Çeviri eser, aslında “çevrilen eserin” tıpa tıp aynısı değildir, olamaz, olmamalıdır da.Çeviri eser, kendisini başka bir dile çeviren mütercimin, edebi bilgisini, dile olan hâkimiyetini ve de çevirinin yapıldığı alandaki ıstılâhi bilgiye olan vukufiyetini de ortaya koyar.Bu nedenle böyle önemli bir eseri Fransızca’dan Türkçe’ye tercüme eden Sema Gül Hanım Efendiye de teşekkür etmeden geçemeyeceğim.Eğer bu çeviride hatalar varsa, bunların araştırılmasını da bu alanda yetkin kişilere bıraktığımı söylemek istiyorum.Ancak velev hataları da olsa, böyle bir çeviri herkes tarafından takdiri hak etmektedir.Bu kitabın Editörü sayın Ahmet Sait AKÇAY beye ve kitabın hazırlanmasında görevli herkese de buradan teşekkür etmek istiyorum.
Bu kitapta konu edilen Dostoyevski’nin çilekeş ve eserler bakımından velud hayatı, aslında kalıcı başarının da sırlarını veriyor bizlere.İkbal kaygısı içinde kolaycılıkların girdabına yuvarlanmış günümüz insanı, şu anda “güncelleşmiş” durumdadır.Aslında günümüz insanı için yeni bir sıfat bulmak gerekirse ona “ancıllaşmış” yani anın içinde kaybolmuş dememiz de mümkün olabilecektir.Bu kötü sonuçta bize dayatılmak istenen “popüler kültürün” de büyük etkisi yadsınamaz.İnsanoğlu, kendini keşfettiği ve de “aktüeli” değil “değişmeyeni” aradığı zaman ölmez eserler verebilmiştir.Bu kanun günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.İşte bu kitap diğer bir tabirle; gündelik sorunlarla cüceleşen insanın önüne, güzel bir “model” koyuyor.Devleşebilmenin, daha doğrusu “büyük insan” olabilmenin yollarını bize göstermeye çalışıyor..Siz de Dostoyevski’ye bu yolda “dost” olmak isteyenlerdenseniz; Andre Gide’nin bu kitabını muhakkak okuyun.Kazancınız kaybınızdan daha fazla olacaktır


turkceciol@yahoo.com      Oğuz DÜZGÜN
(Eleştirilen kitap:Andre GİDE “Dostoyevski” L&M-2005-İstanbul/Çeviri:Sema GÜL)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve yapıtlar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Metal Fırtına'da Anlatım Bozuklukları
Dücane Cündioğlu'nun Cenab-ı Aşkı
Harry Potter İngiliz Ajanı mı?
Ben Bir Kenar Mahalle Yazarıyım
İki Darbe Arasında İskender Pala

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsmail Yk'dan Bombabomba. Com
Ana - Erkil Bir Medeniyetten Ata - Erkil Bir Zorbalığa
Bir Deizm Eleştirisi
İhanet Çamuruna Düşmüş Altın Kavramlarımız
Nötrinonun Hızı ve Evrim Taassubu
Müstehcen Sanatla İmtihanımız
Islam Gehört Zu Deutschland (İslam Almanya'ya Aittir)
Welcome Obama
Avrupa Birliği Çöküyor Mu?
Pusat Bir Başlangıç mı?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sen Var Ya Sen! [Şiir]
Çakkıdı Çakkıdı [Şiir]
Bâlibilen Dilinde Şiir [Şiir]
Üç Boyutlu Şiir [Şiir]
Miraciye [Şiir]
Sağanak Sen Yağıyor [Şiir]
Bülbüller Şehri İstanbul [Şiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Şiir]
Burası Sessiz Biraz [Şiir]
New Orleans'lı Siyahi Kirpiklerin [Şiir]


Oğuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatın her alanında çalışmalar yapıyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoğlunun özelliği değil midir iletişimde bulunduğu varlıklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.