Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
1-Vaktiyle Yeşilçam’da çevrilen Kovboy filmleri gibi, Rocky filmlerinin ya da benzeri kahramanlık filmlerinin, kahramanların isimlerinden yaşadıkları mekanlara varana kadar tamamen taklit bir versiyon oluşturabilirdi. Bu durumda ortaya çıkan film Türkiye’de çekilmiş bir Batı Filmi olurdu. 2-Tamamen özgün bir senaryo oluşturularak, kahramanlarından olayların geçtiği mekana kadar bizim olan bir film senaryosu yazılabilirdi.Motif unsurlar olarak elbette batıdan ithal unsurlar da kullanılabilirdi ama özü itibariyle bu film tam bir Türk filmi olurdu.. Osman SINAV bu iki seçenekten ikincisini seçmiş gibi gözüküyor. Bu yönüyle de PUSAT bizce takdire şayan bir dizidir.Başkahramanın soyadı onun vesilesiyle Filmin adı olan PUSAT Türklerin eskiden beri darb-ı mesel olarak söylediği “At, avrat, pusat(zırh) ” deyimine de bir gönderme yapıyor.Film daha seyredilmeden ismiyle bile tarihi bir derinliği olduğunu söylüyor bize. Kahramanların isimleri de bize bu yönde mesajlar vermeye yetiyor. PUSAT soyadlı kahramanın ön adı Ali’dir.Bildiğimiz gibi “Ali” İslam dininde kahramanlığıyla ün salmış büyük bir halifenin de ismidir.Türklerin İslam’ı kabul etmesiyle birlikte Hz.Ali’nin kahramanlıklarını konu alan “Destan”lar gerek sözlü gerekse de yazılı bir şekilde tüm Türk İslam topluluklarında motive edici bir vazife icra etmişti. Anadolu topraklarından doğan ve yetişen gençler Battal Gazi’nin, Hz.Hamza’nın ve de Hz.Ali’nin destanlarını okuyarak, dinleyerek vatanları, dinleri, namusları için seve seve canlarını feda edebiliyor, türlü türlü kahramanlıklar gösterebiliyorlardı.Bütün Anadolu’nun ardından, İstanbul’un ve diğer toprakların büyük kahramanlıklarla birlikte fethedilmesinin altındaki en büyük sırlardan birisi de bu kahramanlık Destanlarının Müslüman Türk gençlerine aşıladığı manevi motivasyon gerçeğidir. Elimizdeki en eski örneklere göre 10. belki de 9. yüzyıllardan başlayarak yazılmaya başlanan Fütüvvetnamelerin (Yiğitlik Kitaplarının) temelinde Hz.Ali’nin en büyük “Feta” yani “Yiğit” oluşunu vurgulayan “La Feta illa Ali” –Ali’den başka gerçek Yiğit yoktur- cümlesi vardır. Başlangıçta Müslüman Araplar ardından da uzun yüz yıllar boyu Türkler bu Fütüvvet –Yiğitlik- geleneğini sürdürerek Hayali değil ama Gerçek Kahramanlıklara imza atmışlardır. İşte bu filmde kullanılan masum bir Ali isminin arkasında bütün bu manalar saklı olabilir.Bunu düşünmemizi haklı kılan “PUSAT” soyadı sanki zırhlarıyla düşmana karşı savaşan karhaman Selçuklu ve Osmanlı askerlerini de anımsatır.Diğer bir kahraman olan Hediye SELÇUK’ un soyadı da hangimize Selçuklu Devletini hatırlatmaz?Hatta Hediye’nin babası Boks antrenörü Selahaddin, Mehmet Akif ERSOY’un söyleyişiyle “Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin’i” hatırlatmaz mı bizlere? Hatta kahramanın Selçuklu döneminin en müreffeh şehirlerinden birisi olan Sivas’tan hayat yolculuğuna başlaması sanki bize yarım kalan şerefli bir mazinin intikamının PUSAT yoluyla başka bir sahada alınacağını anımsatmaz mı? Hatta kahramanın dünyaya geldiği şehir olan Suşehri bile değişik çağrışımlarla aynı kompozisyonu destekler.Bildiğimiz gibi Suşehri “Asker Şehri” anlamına gelir.Buradaki su muhtemelen “Subaşı” kelimesinde olduğu gibi “Asker” anlamına gelmektedir.Zaten tarihi alt yapı da bunu açıkça ortaya koyar.Selçuklu döneminde bu şehir “Şarkışla” –Şark Kışla- örneğinde olduğu gibi askerler için bir kışla olarak kullanılmıştır. Bir başka tarihi gerçeği daha hatırlayalım. Anadolu Selçukluları ile Moğollar Suşehri Ovasında, 1243 yılında Kösedağ Savaşı’nı yapmışlardır. Bu savaşta Selçuklular yenilmişlerdir. Belki de bu filmle bu yenilişin de bir finali alınmak isteniyor olabilir.Zaten KUBAT filmini de yenilmişlikle başlar.Yani o şampiyonluk maçı öncesi yaşadığı talihsiz olaylar nedeniyle hapse girer.Tam şampiyon olacakken altı yılını hapiste geçirmek zorunda kalır.Bu durum da bize savaş konusunda tecrübesiz olan Gıyaseddin Keyhüsrev’in çok güçlü bir orduya sahip olmasına rağmen talihsiz gelişmeler sonucu Moğolların Anadolu topraklarını ele geçirmesini hatırlatır.Yine Ali ismi bize Anadolu’yu yoğun gayretleriyle vergi verme karşılığında Moğol İstilasından kurtaran Vezir Mühezzibüddin Ali’yi hatırlatır.Yani yenilginin de başarının kökleri kahramanda gizlidir. PUSAT filminin senaryo yazarı Aybars Bora KAHYAOĞLU senaryosunu yazarken bizim bu düşündüklerimizi düşündü mü bilmiyorum ama isim ve mekan seçimlerinde var olan uyum bilinçsiz de yapılmış olsa, bizde uyanan çağrışımlar bunlardır. Şunu da unutmamak gerekir ki, ortaya konan sanat eserleri oluşturucusundan çok muhataplarının malıdır artık. Yani “verici” olan sanat eseriyle etkileşime giren “alıcılar” kendi dünyalarında geliştirdikleri “dilin” imkânlarınca anlatılanların derinliklerine nüfuz edebilirler.Bazen bir şâirin kendi şiirini oluştururken bile göremediği ve kast etmediği anlam tabakasını, derinliği bir sade okur anında yakalayabilir.Bu durum da insan denen meçhulün ürettiği sanat eserlerine bulaştırdığı şuuraltı yansımaları gösterir.O bu yansımaların şuurunda değildir ama bilinçaltı bu gerçekleri oluşturulan eserin ötesine berisine kıyısına köşesine yerleştirir. Elbette sadece yorumlarını okuyarak anlamaya çalıştığımız ve henüz izleme imkânı bulamadığımız bir yapıt için ancak bunları söyleyebiliyoruz. Belki de film yayımlandığında daha farklı düşünceler ve derinlikler dile gelecektir. Ya da tam tersi olacaktır. Yani altyapıda etkin olabileceğini öne sürdüğümüz bütün bu anlamlar bizim zihnimizin salt bir yanılsamasından ibaret kalacaktır. Sonuç ne olursa olsun, televizyonlarımızda özgün bir Türk Kahramanı konu alan yeni bir filmin yayınlanacak olması Kurgu mimarları için de ayrı bir ilham kaynağı olacaktır. Varlığını batının edebiyat dilini ve kültürünü devam ettirmekte bulanlar için bu yerli oluşumlar yeni fantastik kapılar aralayabilecektir. Bizi ilgilendiren de meselenin bu yönü, yani kendi özgün Fantastik Dünyamızı oluşturmayı tetikleyecek hayal patlamalarını doğurma yönüdür.. http://www.dallog.com/savaslar/kosedag.htm http://pusat-dizisi-izle.blogspot.com/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Düzgün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |