Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac |
|
||||||||||
|
6 Mayıs 2006 gecesi Maltepe Yayla Sanat Merkezi’nde İstanbul Kafkas Halk Dansları ekibini bir kez daha zevkle izledim. İzlediğim son gösterilerinin üzerinden dört yıl geçmiş. Grup yanılmıyorsam 16 yılını doldurdu. Bu benim beşinci izleyişim oldu. Aradaki gösterileri kaçırmışım ama bunda benim bir süreyi yurt dışında geçirmiş olmamın etkisi var. Yoksa kaçırmazdım. Her zaman olduğu gibi ‘güzel bir gösteri’ izleyeceğimi düşünürken pek öyle olmadı. Harika bir gösteri izledim. Salon tek boş koltuk kalmamacasına doluydu. Bu ekip dans etmeye başladığında henüz ‘Anadolu Ateşi’ yoktu. Yalnız İrlandalıların ‘RiverDance’i vardı. Ancak daha önce söylediğim gibi İstanbul Kafkas dans ekibinin onlardan aşağı kalır hiçbir yanları yok. En az onlar kadar başarılılar. Peki neden madem bu kadar iyilerde bu işten yaşamlarını kazanamıyorlar? Yani neden profesyonel değiller? Çünkü hepsinin başka bir işi var. Bu nedenle Türkiye içinde bile turneye çıkamıyorlar. Düşünün, aynı anda yüzden fazla kişi işyerlerinden iki-üç ay izin alacak (Bir Türkiye turnesi bundan aşağı sürede olmaz.), Anadolu’da gitmedik yer bırakmayacaklar, sonra hiçbir şey olmamış gibi eski işlerine dönecekler. Bu Türkiye şartlarında mümkün değil. Şimdi yaptıkları çalışmayı bile ne özverilerle gerçekleştirdiklerini onlara sorun. Haftada üç gün işten çıkıp Kadıköy Halk Eğitim Merkezinin bodrumunda toplanıp, saatlerce tepinip ertesi gün işe gidip verimli olmak kolay bir şey değil. Belki çoğu suç işliyormuş gibi bu çalışmaları ailesinden, patronundan gizliyordur. Gerçi geçen yıl ekip bir Japonya turnesi yaptı ama çoğu üye izin alamadığı için katılamadı. Hayal kırıklığının düzeyini ölçebiliyor musunuz? Üniversite yıllarında okulun halk oyunları ekinde bulunan arkadaşlar benzer sıkıntıları çekmişlerdi. Ders çalışmak gereken bir zamanda sene kaybetmeyi (şimdi işten çıkarılmayı) göze alarak çalışmalara katılırlardı. Pazar günleri bizim Mimarlık Fakültesi’nin geniş iç alanları davul zurna sesleri ile gümbürder, kızlı erkekli çığlıklarla çınlardı. Ama dönem sonunda gösteriye çıktıklarında, yüzlerinde ‘Yaptım işte, size inat, herkese inat, her şeye inat yaptım; çıktım, işte oynuyorum’ ifadesi okunurdu. Ancak ben profesyonelliğe bir atılım yapmak için artık zamanın geldiğini düşünüyorum. Bu nasıl bir atılım olur? Sevgili arkadaşlar, siz de düşünüyorsunuzdur ama izninizle ben de aklıma gelenleri sıralamak istiyorum. - Türkiye turnesi olmuyor mu, peki zamana yayılmış olarak İstanbul ve yakın çevresi turnesine ne dersiniz? Bunların bir kısmı günübirlik olur. Sabah gider gösteriyi yapar, ertesi gün dönersiniz. Seyirci olmaz diye korkmayın. Biraz tanıtım yeter. Unutmayın ki ilk başladığınız zamanlarda YSM bile tümüyle dolmuyordu. Arka koltuklarda boşluklar oluyordu. - Anadolu turnesi olmuyor. Hele yurt dışı turnesi hayal. Ancak şu kadarını söyleyeyim, Rusya’da turneye çıkabilseniz dönene kadar emekli olursunuz. Başka ülkeleri, Kafkas ülkelerini saymıyorum. Rusya’nın neresine gidilmez ki? Bir tek Moskova kenti yeter. Bütün sorun ilişki kurmakta. Ama bunu da yapabilecek duruma geldiğinizi sanıyorum. - Peki bir DVD yapmaya ne dersiniz? Riverdance ve Anadolu Ateşinin DVDleri ne kadar satılmış? Bunları yapanlar sizi kaçırırlar mı sanıyorsunuz? - Türkiye’den olmuyorsa (bu hata sizin değil, onların hatası) yabancı bir sponsor neden olmasın? - Bir iş yapıp para kazanmak ayıp değil. Şimdi elimde ‘Anadolu Ateşi’ imleci taşıyan bir kitap ayıracı var. Ne demek istediğimi anladınız mı? Ama ‘Biz bu kadarıyla mutlu oluyoruz’ diye düşünüyorsanız kusura bakmayın, bu biraz bencillik oluyor. Başladığınız bir işi yürütmeniz gerekir. Yazıya başka şeyler eklemek istiyorum. Onlar zaman alacağı için bu kadarla yetindim. Çünkü 27 Mayıs günü aynı yerde yine bir gösteri olacak. Ona yetiştirmek istedim bu yazıyı. Ekibin artık oldukça iyi yapılmış bir web sitesi var: Adresi: www.istanbulkafkas.com Meraklı olan buradan daha geniş bilgi alabilir. İlgili yazı: Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi 7.Mayıs.2006
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Mehmet Sinan Gür, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |