..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > onur güner




19 Aralık 2006
Yanak  
onur güner
Sevgililerimin hepsinin yanakları sade ve güzeldi. Ben yanakta duran beni de sevmem. Benim için yanakta beğendiğim şey: duru ve hiçbir çarpıcı özelliği olmamasıdır. Ondan hoşlanmamız için bir farkı olmasın ki; o zaman saf yanak sevgisine ulaşmış olalım.


:BEJA:
Ben makas aldırtmam arkadaş. Aldırtmam ayıp bir şey mi? Kimse benim yanaklarıma tombul ellerini uzatıp sıkıştıramaz. Sen yıllarca koru güzelim yanakları, sonra biri gelsin ırzına geçsin. Var mı lan böyle yağma?
Ne zaman başladı bendeki bu yanak takıntısı tam olarak bilmiyorum. Çocukken öyle tombul yanaklı falan da değildim. Ama nedense aynaya baktığımda hatırladığım en belirgin yerim yanaklarım olmuştur. Dudaklar incecik cılız durur. Gözler kimisinde kendini unutturur bile. Burun bazen bakmaya korkutur insanı. Yanaklar öyle değildir ama. Aynaya bakarsınız ve hiçbir zaman gözünüze çarpmaz. Fakat bütün zarafetiyle durur karşınızda. Sessizdir ve ona dikkat etmediniz diye size sitem etmez. Yanaklar olgundur ve zarif. Suratınızın içinde en samimi yer yanaklarınızdır. İşte bende ne zaman aynaya baksam gözlerimi yanaklarıma dikerdim. Ne dudağım ne saçım umurumda olurdu. Gözlerime bile bakmazdım.
Bir sivilce mi çıksın yanağımda; tedavi edene kadar uyuyamazdım. Bütün derdim olurdu. Benim hasta biri olduğumu düşünmeye başladınız galiba. Kesinlikle öyle değilim. Zaten nereden bakarsanız yüzünüzün yarısı yanaklardır. Aynaya bakamayan var mı aranızda? Hepimiz bakıyoruz gün içinde ve bende gözüken miktar olarak en büyük alana bakıyorum. Hiçbir özelliği olmadı diye unutulmuş yere bakıyorum. Dikkat çekmiyor ya da bizi birbirimizden ayırmaya yarayan bir özelliği olmadığı için önemsemediğimiz sadeliğe bakıyorum. Sıradan şeylere değer verdiğimi düşünüyor olabilirsiniz; bu sizin benim yanaklarımı görmediğinizden kaynaklanıyor. Ya da şimdiye kadar hiç dikkat etmemiş olmanızdan. Sade basit bir güzelliktir yanak ve gözler gibi sizi aldatamaz.
Size az çok yanaklar konusunda neler düşündüğümden bahsettim. Şimdi siz benim gibi birinin yanağından makas almaya kalkar mıydınız? Bende bu yüzden makas aldırmam arkadaş. Yanak benim için kutsal bir yerdir. Benim gözümü morart daha az içerlerim. Hem sonra ne yanaklar gördüm ben yıllarca makas ala ala sarkmış, buruşmuş. Bu insanlara acıyarak bakardım. Ya da sırf tombik olduğu için çocuktan makas alanlara diş bilerdim. Kimse de bir şey demiyor ki kardeşim. Geçenlerde sırf bir adamı bu yüzden öldürüyordum az daha. Zor aldılar elimden. Çocuğun akrabasıymış. Bana ne kimsen kimsin. Aldırtmam arkadaş benden alamazsın. Yanımda da ufacık çocuğu ezemezsin. Size garip gelebilir ama ben sizin soğuk şakalarınıza tahammül etmek zorunda hiç değilim.
Bir de merak ettiğim bir şey var. Neden illa yanağa makas atar insan. Seviyorsan adam gibi saçlarını okşa. Sanki yanak insanı tahrik ediyor. Ve insanda onun etkisine kapılıp da makas alıyor. Utanmasa hâkim bey beni tahrik etti çok tombul yanakları vardı diyecek. Ben senin karının tombul göğüslerini mıncıklıyor muyum? Tabi ona cesaret edemiyor da mıncıklama arzusunu masum ve kimsenin kızmayacağı yanaklardan yana kullanıyor. Ben buna düpedüz bastırılmış sapıklığın yanaklar üzerinden tatmin edilmesi derim. Almayın benim yanımda makas kardeşim.
Sevgililerimin hepsinin yanakları sade ve güzeldi. Ben yanakta duran beni de sevmem. Benim için yanakta beğendiğim şey: duru ve hiçbir çarpıcı özelliği olmamasıdır. Ondan hoşlanmamız için bir farkı olmasın ki; o zaman saf yanak sevgisine ulaşmış olalım. Bir sevgilim vardı. Yanaklarını su gibiydi. Seyretmek için hiçbir nedeninizin olmadığı duru bir yanağı vardı. Saatlerce okşardım dizlerime yatınca. Sıkmaya cesaret edemez ufak parmak dokunuşlarıyla severdim. Tamamen birbirimizin olacağı yüce ana kadar bekliyordum sıkmak için. Hatta o zamanlar bir ufak bir şiir yazmıştım yanakla ilgili. Hatırımda kaldığı kadarıyla şöyleydi.

Uzat sevgilim o duru yanağını bana.
İstemem ne saçlarını
Ne de tenini
Okşadıkça pembeleşen o güzellik olsun yanında
Öldüğüm son gün
Bu huzur yeter, fazla bile bana.

Aşağı yukarı böyle bir şeydi. Edebi değerinin olmadığının farkındayım. Ama içimden gelenleri yazmıştım. Benim kendi duygularımdı bunlar. Sonra sevgilim beni terk etti. Garip biri olduğumu söyledi. O masum yanaklardan bir makas alamadan beni bırakıp, gitti.
Hayatım boyunca bekledim. Doğru insanı bulup onunla mutlu bir evlilik kurmayı. Ve o yüce insana ancak yanaklarımdan bir makas almasına müsaade edecektim ancak. Tüm toplumdan farklı düşünen biri olmanın azabını yaşadım yıllarca. Deli olduğumu düşündüler. Sapık dediler bana. Bir yanaktan tatmin olduğumu düşünüp çocuklarını benden uzak tuttular. Korkunç suçlamalara maruz kaldım. Nedeni ise sadece sizden farklı güzellik kavramından keyif alıyor olmamdan başka bir şey değildi. Olsun varsın bana deli desinler. Yanaklarımdan uzak dursunlar da bana yeter.
İşte yine bu duygularla parka gitmiştim dolaşmaya. Sık sık parka giderim temiz hava ve sakin neşeli insanlar görmek beni rahatlatıyor. Bir bankın üzerinde oturan iki sevgili gördüm. Neşeli oturup konuşuyorlardı. Birden delikanlı kızdan makas aldı. Ve kızın o yüzelim yanağı pembeleşti. Gülümseyerek kızda onun yanağı sıktı. İkisi de birbirinin yanaklarıyla oynuyorlardı. Ah ne büyük mutluluktu bu. Şehvetten uzak, masum bir sevişmeydi bu. Dehşet içinde titremeye başladım. Her yanımdan ter boşaldı. Sayıklayarak eve koştum.
Neler kaçırmıştım ben. Ne güzel insanlar birbirlerinin yanaklarını sıkıyorlardı. Bense yıllarca doğru insanı bulacağım diye boşu boşuna hayatımı heba etmişim. 35 yaşına gelmiştim ve daha hiçbir kızın yanağını sıkmamıştım. Gençlik yıllarımda o büyük zevkin tadına varamadan yaşamışım. Bu saatten sonra da kim sıkmak ister ki benim buruşmuş yanağımı? Söyler misiniz bana benim güzel duru yanağımdan makas almak ister misin? Biliyorum ki artık çok geç ve ben bundan sonra sıksam sıksam biri iki buruşmuş yanaktan başka bir şeye değildir ellerimin değdiği. Artık o güzelim gençlik yıllarım geride kaldı. Bunu çok iyi biliyorum. Boşuna heba etmişim gençlik yıllarımı.
Ne olur benden bir makas siz alın ve bende sizin o el değmemiş yanağınıza dokunayım. Ne olur bana bir fırsat daha verin. Hem artık çocukların yanaklarının sıkılmasına da karşı değilim. Ama en azından belli bir yaşa gelene kadar uzak dursunlar. İradesi oturduktan sonra o daha iyi bilir kime yanağını sıktıracağını. Hem boş verin şimdi çocukları. Benim gibi 35’lik birinin yanağından kim hoşlanır onu söyleyin bana. Deli desinler bana. İnan hiçbir önemi yok. İnsan arzuladığını yapamadıktan sonra akıllı olmuş kimin umurunda. Ne olur gelin benim yanağımdan bir makas alın. Bu dünyada en sevdiğim duygunun benden uzak olmasına müsaade etmeyin. Ne olur. İnanın çok güzel yanaklarım var benim. Sizinkileri ellememde önemli değil. En azından kutsal dokunuşlarınızla benim gibi zavallı birini mesut etmek yüceliğini gösterin. Bu bana fazlasıyla yeter.

   



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Sayfa
Yabancı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mucize
Hayal
Aksi Bir Gün
Ufak Bir Adım I
Kapı I
Harem'de Bir Yolcu
Otobüstekiler
Azat
Güneşe...
Lanetim!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sıradan [Şiir]
Çocuk [Şiir]
? [Şiir]
İlkel Bir Adamın Çığlıkları I [Roman]
İlkel Bir Adamın Çığlıkları III [Roman]
İlkel Bir Adamın Çığlıkları II [Roman]


onur güner kimdir?

Birden kendimi bir kumar masasında buldum. "Kumarbaz" ölümsüz yazarı tanımama sebepti. Ve sonra "yeraltından notlar" ondan sonra hiç kopamadık. Yaşasın yeraltı!

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © onur güner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.