Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
iki saat boyunca oturur bakarsınız. bir sürü şey olur, bir sürü şey yaşanır. sonra ilginç bir final olur. ve film biter. ben her filmin sonunda bunu düşünürüm. yani tüm bunlar, bir solukta biten bu final sahnesi için mi yaşandı. bu durumun daha da kötüsü dizi filmler. yıllarca izlersiniz, ve bir bakarsınız bitmiş. mesela süper baba, Fico önce ipeğe aşık oldu. ipek kanser oldu amerikaya gitti, fico ardından intihar etti, sonra hayatına deniz öğretmen girdi. onun için en yakın arkadaşı nihatla kavga etti, sonra onun için hapise düştü, sonra dedeleri, durmadan başına bela açtı, abisi desen ayrı dert eski karısını hiç sorma. kızı zeynep, alim, mine her biri ayrı sorun. daha neler neler, peki sonra ne oldu. bir düğün sahnesi ve son. eee, biz bütün bunları yıllarca bu yüzden mi izledik. o son bölümü görmek için. hayır, biz her bölümde olan olayları izlemeyi sevdiğimiz için izledik. sanırım hayatta aynen böyle birşey. ve galiba sonunda olacak olayalardan ziyade, o sona kadar yaşadığımız şeyler önemli. belki yaşadığımız şeylerden bazılarının sonunu sevmeyebiliriz, sonu bize hüzünde vermiş de olabilir, ama, bu sona kadar yaşananlar güzelse, ve değerliyse hele heyecan vericisiyle kafanıza takmayın, dert etmeyin. siz kaliteli bir filmde oynamışsınız. yaşanmaya değer bir şeyler yaşamışsınız. ne bileyim işte, bu gün bana hayat sonuçları için yaşanabilecek birşey gibi gelmiyor. illa yaşayacam, ki başka şansım yok, o halde ben sonuçları için değil, sonuca ulaşana kadar başıma gelecekler için yaşayarım. mesela tıp fakültesi, bu okuldan mezun olduğumda ne olacağımızı bilmiyorum. doğunun ücra bir yerinde pratisyen mi olacağım, özel hastanede 14 saat çalışacak mıyım, yoksa asistan olup otuzlu yaşlara kadar masa başında dirsek çürütüp hocalardan azar işticek miyim? bilmiyorum. tek bildiğim, ben bu işin öğrenciliğini seviyorum. ben bu gün mutluyum. başıma bir sürü kötü şey geldi. ama olsun. ben mutluyum. çünkü burada yaşadığımı hissediyorum. sınavdan kalıyorum. sene tekrar ediyorum. sonra bir bakmışım bütten vermişim. yani ne bileyim neler neler oluyor. başımıza bir sürü şey geliyor. nice badireler atlatıyoruz. ama yaşıyoruz. bunu köküne kadar hissediyoruz. ağlıyoruz, seviniyoruz. sabahlara kadar uyanık kalıp, ertesi gün on altı saat uyuyoruz. ölüde görüyoruz,doğumda, bize küfürde ediliyor, duada zıtlarda ve uçlarda yaşıyoruz. ve bence, biz bu hayatı dolu dolu yaşıyoruz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal pismisoglu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |