Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Her dinin kendine mahsus mübarek gün ve geceleri mevcuttur. Hıristiyanlar Noel Yortusu için aylar önceden hazırlıklara girişiyorlar; bütün milletlere bunun propagandasını yapıyorlar. Türkiye gibi bir İslâm ülkesini bile bu halkanın içine dâhil edebiliyorlar. Yazılı ve görüntülü tüm iletişim vasıtalarıyla reklâmını gerçekleştiriyorlar. Yahudiler “yevm-i sebt” denen ibadet ve tatil günleri olan cumartesini, tahrif olmuş Tevrat’a göre, ibadetle geçiriyorlar. O gün dünya işleri bir kenara itiliyor. Hatta inançları gereği cumartesi günü ateş yakmıyorlar. Bu yüzden, sözünü ettiğimiz günde sigara bile içmiyorlar. Ateş yanmadığı için bir sıcak çorbadan bile mahrum kalabiliyorlar. Bu hukukî olmasa da, dinin getirdiği kesin bir kuraldır. Hiç kimse bunun dışına çıkamaz. Yirmi birinci asrın ilk yıllarını yaşadığımız bir dönemde, çağdaş Batı devletleri tarafından ayıplanma endişesi taşımıyorlar. Yahudiler ve Batılılar inançlarına bu derece sadakatle bağlıyken bizler ne durumdayız? Yüzde kaçımız üç aylardan, hicrî yılbaşından ve mübarek kandillerden haberdardır? Pek çoğumuz kandil geceleri, kahve köşelerinde kirli kâğıtlarla oyalanıp, sigara dumanlarıyla zehirleniyoruz. O gecenin mübarek bir kandil gecesi olduğunu ya televizyonlardan duyuyoruz, ya da bundan habersiz, öylece sabahlıyoruz. Mümin olduğunu iddia eden bir insanın böyle büyük bir gaflet içerisinde ömrünü heder etmesi ne acıdır; biliyor musunuz? Allah, bu çeşit insanları bakın nasıl uyarıyor: “Dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.(Allah’ın azabından) korunanlar için elbette ahiret yurdu daha iyidir. Düşünmüyor musunuz?(En’am S.32.Ayet)… “Günahın açığını da, gizlisini de bırakın! Günah kazananlar, yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.(En’am S. 120.Ayet) Üç aylarla beraber başlayan gün ve geceler bizim için manevi bir fırsattır. Çünkü bu müstesna vakitlerde yapılan ibadetler, çok büyük sevaplara vesile olur. İşte bu müstesna zamanlardan birisi de Regaip Kandili’dir. Bilindiği gibi, kandiller zincirinin ilk halkası olan Regaip, Recep ayının ilk Cuma gecesine rastlıyor. Cuma geceleri dinimizce kıymetli sayılmaktadır. Recep ayının ilk Cuma gecesi bu yönüyle iki kere faziletlidir. Hem Cuma, hem de Regaip gecesidir. Bir gününü bin etmek isteyenler için, iyi bir fırsattır. Regaip, kelime olarak “çok istenilecek şeyler, hediye, çok rağbet olunan şeyler, bol bol ihsan etmek” manalarına gelmektedir. Yüce Allah bu geceyi ihya eden mümin kullarına karşı çok cömert davranır. Onların her sevabını katlamalı olarak yazar. Mübarek gün ve geceleri büyük bir coşkuyla karşılamamız gerekir. Çünkü bu güzel zaman dilimleri, manevi alanda tekâmül etmek için bizlere nice fırsatlar sunarlar. Regaip kandili de bu manevi fırsat gecelerinden ilkidir. Eğer hakkıyla değerlendirirsek bir yıllık günahlarımız bu mübarek gecelerde mum misali erir. Rivayetlere göre Resul-i Ekrem Efendimiz, bir Regaip gecesi ana rahmine intikal etmiştir. Fakat bu sadece bir rivayetten ibarettir; kesin değildir. Bununla beraber Peygamberimizin şöyle bir hadis-i şerifi vardır: “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez, kabul olunur: Recep’in ilk gecesi, Şaban’ın yarısı gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi.” Regaip gecesi, üç aylar içinde kendisinden sonra gelecek olan Miraç, Berat ve Kadir gecesinin de müjdecisidir. Bu nedenle Regaip kandili, kandiller zincirinin ilk halkası olarak nitelendirilir. Manevi hasat zamanı olarak da görebileceğimiz bu gün ve gecelerde tertemiz kalp ile Allah’a yönelmeli, af ve mağrifet dilemeliyiz. Yıl boyunca günahlarla hemhâl olup, mübarek gün ve gecelerde yapacağı ibadetlerle kurtulacağını sananlar aldanıyorlar. Kullukta ve ibadette süreklilik esastır. Kandil gecelerinde Müslüman kisvesine bürünüp, öteki günlerde dini unutanlar, ancak kendilerini kandırırlar. Kaybedenler de yine kendileri olurlar. Sözlerimi Resulullah’ın bir hadisiyle noktalıyorum: “Recep’in ilk Cuma gecesini (Regaip Gecesini) ihya edene, Allah kabir azabı yapmaz. Dualarını kabul eder.” Rabbim bu geceyi tüm insanlığın affına ve hidayetine vesile kılsın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |