Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
AKP iktidarı, işçi sınıfının Taksim’de gerçekleştirmek istediği 1 Mayıs kutlamalarını özel bir karşıtlık ve şiddetle reddetmiş ve büyük polisiye önlemlerle engellemiş bulunuyor. Olayın, yakın tarihimiz açısından büyük yarar sağlayan bir gelişme olduğu açıktır. Gerçi sendika yönetimleri ısrarlarını gerçekleştirememiş, polis engelini aşarak Taksim’de sonuca ulaşamamış görünüyorlar ancak, önemli olan bu değildir. Bu aşamada sağlanan yarar, işçi sınıfının artık 12 Eylül işçisi olma durumundan sıyrılmakta olduklarını sergilemiş olmalarıdır. Siyasal İslam iktidarının yasağını dinlememiş olmaktır mühim olan. Bazı yazarlar –Taksime bir çelenk dahi konulamadığı-şeklinde gelişmeye yanlış bakmaktadırlar. Gün ilerledikçe ortaya atılan –hiç değilse bir grup tarafından çelenk bırakılması- teması işlenmiş, sendikacılar, son derece isabetli olarak bu oyuna gelmemişlerdir. Eğer kabul etselerdi, baştan beri bir iktidar planı olan öneriyi kabul etmiş, boyun eğmiş olacaklardı. Oysa mevcut durumda hiçbir şeye boyun eğmemişler, yalnızca güç farkı nedeniyle sonuca gidememişlerdir. Tekrar edersek herkes apaçık görmelidir ki, işçi sınıfı bundan böyle artık dişi tırnağı sökülmüş 12 Eylül işçisi olmayacaktır. İktidar, kapatma davasıyla yüz yüze olmanın bunalımı ile olacak, gereksiz güç gösterisine girişmiş, -ben buradayım, bakın nelere kadirim- demeye çabalarken, gerek kendi açısından, gerekse burjuva çıkarları bakımından büyük bir hata işlemiş olmakta, bir yandan uyuyan arslanı uyandırırken, öte yandan da kendi gerçek yüzünü sergilemiş bulunmaktadır. İşçi sınıfının uyanışının, AKP’nin siyasal desteğini ve oy durumunu da etkilemesi beklenmelidir. Bu aşamada asıl önemli olan, işçi sınıfının mücadelesini yalnızca 1 Mayıs ve hatta salt emek çıkarları ile sınırlı tutmayıp, ülkenin ulusal çıkarlarını koruma mücadelesine katılıp katılmayacağıdır. Bunun gerçekleşmesi halinde, ne irticanın, ne de ülkenin çıkarlarını yabancıların çıkarları ile değiştiren küreselcilerin artık eski meydanı bulamayacakları açıktır. 12 Eylül’ün budadığı emek kesiminin izleyen yıllar boyunca ne kadar kayıp verdiği ortada… Bu nedenle mücadeleyi 1 Mayıs gibi sembolik anlamı olan konulardan ibaret tutmayıp, kayıpların geri kazanımına, dahası yeni kazanımlara yaymanın gerekliliği de açıktır. Türkiye’nin gelir bölüşümü adaletsizliğinde dünyanın en kötü on ülkesi içinde bulunduğu batının örgütlerince dahi yıllardır ilan edilmektedir. İşçi, memur ve emeklilerin 12 Eylülden bu yana ne tür kayıplara uğradıkları da sır değil… Bu nedenle bu alanda verilecek akılcı ve gerçekçi bir mücadeleye gerçekten her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Burada akılcıdan kastımız, konunun alelade ücret pazarlıklarından ibaret tutulmayıp, kayıt dışılık, vergi faciası yolsuzluklar gibi temel politik alanlarda iktidarın zorlanması, ekonomik ve sosyal kepazeliklerin kökten çözümüne götürücü savaşım verilmesidir. Küreselleşme ve neoliberalizm mendeburlukları karşısında gerek dünya, gerekse Türk emekçilerinin tepkisizliklerini anlamak gerçekten olanaksızdır. Emeğin sosyal mücadelesi, alelade hak dilenciliğine indirgenmeyip, baştan aşağı yanlış ve aldatıcı olan sistemin kökten düzeltilmesine yönelik olmalıdır. Yapılması gereken bir diğer iş de Türk proletaryasının doğrudan siyasete atılmasıdır. İnanılır gibi değil ama, şu günlerde parlamentoda işçi kesimini temsil eden bir parti yoktur. 12 Eylülün tezgâhladığı depolitize emek koşullarına aldırmayarak, emeğin gerçek bir sosyal demokrat parti nezdinde siyasete ağırlığının mutlaka konulması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, Marksizmin yenilmiş olması, proletarya gerçeğinin yok olması anlamına gelmemektedir. Ancak, gerek Türk gerekse dünya emekçileri sanki böyle bir sanı içinde görünmektedirler ne yazık ki.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ali Erasoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |