Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Yıllar önce 1999 Marmara Depreminden sonra ikamet etmek zorunda kaldığım Edremit İlçesinde, bizzat ben ve arkadaşlarımın yaşamış olduğu bir anımızı aktarmak istiyorum: "Yıl;2000/2001 ve aylardan Ağustos. Yer; Edremit Askeri Ordu Evi. Bir diş doktoru gelin kızımız ile yine askeri diş doktoru damat olan, aile dostlarımızın düğününe davet edilmiştik. Diş doktoru olan gelin kızımızı kutlamak için; Edremit Orduevinin kapısından içeri giremedik. Kala kaldık mı! Diş Doktoru Gelin kızımızın yanında çalışan diş teknikeri arkadaşımız Arslan Bey; Edremit Ordu evi düğün salonuna alınmadı. Değil salona, Ordu Evinin girişinden içeri tek bir adımının atılmasına dahi izin verilmemişti. Neden? Nedeni çenesindeki "keçi sakalı" kesimindenmiş. Askeri yönetmeliğin "bilmem kaçıncı maddesine göre" içeri girmesi sakıncalıymış. Bu duruma çok sinirlendik ve orduevinin komutanını görmek istediğimizi, kapıdaki nöbetçi askere ilettik. Öyle ya o asker ne yapsın, o da emir kuluydu. O günkü nöbetçi Edremit Orduevi komutanı bir astsubaydı. Durumu bize son derece sakin ve kibar bir ses tonuyla izah etti. Nuh dedi ama Peygamber demedi, kanun kanundu, yönetmelik esastı, bizimde uymamız zorunluydu. Biz içeri girdik ama keçi sakallı arkadaşımız dışarıda kalmıştı. İçeri girer girmez bir de ne görelim! Bir masa dolusu başı kapalı davetli hanımefendiler oturmaktaydı. Ben hızımı alamadım ve büyük bir öfkeyle yine nöbetçi subayı bulup şu konuşmayı yaptım: -"Bu nasıl askeri hukuktur?!! Madem laik bir demokrasi ülkesiyiz, madem siz askeri yönetmeliğinizde 'kılık ve kıyafet kurallarımız var' diye bize maddeler sundunuz. Neden eşit davranmıyorsunuz?İçerideki başı kapalı insanlarımızı neden aldınız da arkadaşımızın 'entel keçi sakalına' kafayı taktınız?" Ses tonumun freni yoktu. Komutan da gerildi. Bir anda ortalık tartışma havasına girince keçi sakallı arkadaşım kolumdan çekip; -"Lütfen üzülme Emine Hanım, ben bir berbere varıp, şu on senedir kestirmediğim sakaldan "laiklik hatırına" değil de içerideki "gelin hanımın hatırına" bir kurtulayım. Burada daha fazla gerilmeyin, siz girin içeri, ben on dakikaya kalmaz gelirim." dedi de ortalık sakinleşti. Sonuç: Keçi sakallı arkadaşımızın on senedir kestirmediği yüzü ayna gibi pırıl pırıl olmuştu. Mutsuz bir düğün töreni izledik. Gündeme bomba gibi oturan "baş örtüsü" konusu ve devamında gelişen nahoş meclisteki milletvekillerimizin kavgaları hiç de hoş görüntüler değildi. Kanunlarımıza uymamız ve gerektiğinde de ılımlı bir lokal çözümle dışa yansıtmadan çözmemiz gerekmiyor mu? O yıllarda da geçerliydi Askeri yerlere kılık kıyafetlerdeki disiplin anlayışı, ama sakallı olan alınmamış başı kapalı olanlar içeri alınmıştı. Bu konuyu biz ne basına yansıttık ne de alenen tartışma konusu yapmıştık. Neden? Çünkü ASKER biz Türklerin kayıtsız şartsız sadakatle yürekten sevdiğimiz, bağlandığımız Mustafa Kemallerin Ocağı idi... Hiç unutmam Lisedeki din hocamızın bir sözü vardı; "Sıradan bir insan otobanda aracını sağa çekip, çişini yaparsa ve buna herhangi biri tanık olursa, 'yazık çok sıkışmış ne yapsın!' diye anlayışla bakarken; bir başbakan veya bir papa aynı hareketi yaparsa, 'aaa ne ayıp, koca papa veya saygıdeğer başkan ne yapıyor!" diye hayret nidaları ile olaya nazar ederiz." sözlerini hala anımsarım... Ülke değil dünya bir ekonomik sosyo/ekonomik krize girmişken, tekel işçileri tek tek hastalanıp, ölüme yol almışken, terörden bunalan, binlerce ölen şehitlerimizin anaları/babalarının yüreklerde yaslarla,açılımlarla, saçılan TÜRKİYE'MİZİN her yeri her köşesinde yangınlar büyürken.... YOK EFENDİM BANA SUİKAST YAPILACAKTI DA... YOK EFENDİM EŞİMİN BAŞÖRTÜSÜNE KELAM EDİLMİŞ DE... Yapmayın başbakanım, ne olur bari siz yapmayın! Sükut ikrardan gelir!.. Emine Pişiren/Bursa 06.Şubat.2010
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |