"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Tarikat (yol) tutmuş bazıları. Üstün saymışlar kimi zaman... Ne yazık ki; bazen hoşgörüyü unutuvermişler. İslamın kurallarını; adetler töreler düzenler olmuş. Hoşgörü ve sevgi yaklaştırır inanan insanı Allaha. Şükür; terbiye eder aklı, sıradanlıktan çıkar insan, kimseyi aşağılayamaz. Yaradan hoşnutluğu vardır yalnızca. Neden sürüklenir insanlar böyle yerlere. Niye aklı kullanma işini başkalarına yükletme yolunu seçmiş insanlık. Sorumluluk almamak için mi? Niye, neden, nasıl mekan… İslam anlayışı akıl kullanmayı gerektirdiği için, şeyh/hoca kavramından ibaret olmadığı halde, neden bir cemaat (tarikat) kurma, yada bu topluluğa girme gibi bir gereksinim duyulmuş? Her insan kendi dinini araştırıp öğrenmeyi niye başkasından bekler? Kendi sorumluluğundan kaçmak için mi? Falanca hoca böyle söyledi, doğru o şekildir eğer yanılıyorsa suç onundur diyip günahtan kurtulma metodu. Oh ne alâ... Bu sebeplerden dolayı da, dindar saydıkları, hisleri kuvvetli görünen insanlara güvenilmiş. Onları şeyh sayıp Allaha daha yakın görüp kendi değerlerini değersizleştirmişler. (kul olma hali) Peki ya o insanlar yanlış yapıyorlarsa.. Kuran da geçer ya; insan hata yapar-nankördür insan. Tövbe kapısı bundan dolayı açıktır. Ama ya hatasını bilmiyorsa ve bu yüzden de devamlı olarak işliyorsa.. Bunu tarikat mı durdurur. Tarikat şeyhlerimi örter bütün günahları.. Bağlı olunma, belli duaları belli sıralık içinde belli zamanlarda okunup dualar etme bir nevi rahatlatır insanları. Terapi gibi aslında..Ben açıkçası öyle görüyorum. Rahatlamış olarak evlerine döner cemaatin duasından sonra insanlar, öyle ya verilen görevler bitirilmiş aklanmış paklanmışlardır.. Ya gerçekte öyle olmadıysa ya buna şirk karıştıysa ne olacak.. İşte en büyük tehlike(!) Allah muhafaza etsin. Tek Tanrılı anlayışta; kul Allaha yakarır ancak, araya kimseyi katmadan.. o zaman neden belli bir gruba girme yolunda insan. Neden bu kadar tutulur oldular dersiniz.. Açlık Bu bildiğimiz açlık değil elbette: Allaha daha yakın olmak, cennete kolaylıkla girmek, dünyadan geçmek bir nevi. Din farklı perspektiften bakılıyor çoğu zaman; çocuk ilk Allahı korkarak, daha doğrusu korkutularak öğreniyor (tanımaya çalışıyor) İbadetlerin yalnızca ahiret için, dünya içinde gerekli olması gerektiği izah edilememesi bütün bunlara zemin hazırlıyor. Kuran'ı Kerimi sadece mezarlıkta, hoşgörüyü yalnızca kendi gibi düşünen insanlara veriyor bu cahil insan. Çoğu zaman çocuk azarlayan hatta döven, söven ve kul hakkı yiyen insan kendini temizlediğini düşünüyor ( sadece kandırıyor böyle toplantılara katılarak) ''Güya temizlenmiş arınmış oluyor....'' Ölü bir zihin yobazlığı doymak ister değil mi; açlığını bastırmak için oradan oraya atar kendini. İşte o anda ona doğal gelen bu yolu seçer. OKU! ilk emir olmasına karşılık toplum ne kadar okuyor ortada. Herkes birbirinin ağzına bakıyor; falanca öyle demiş , şu hoca bunu söylemiş falan filan…. Akıl niye var o zaman.. madem güdülmekti niyet neden yaradan aklı vermiş bize..yalan iftira dedikodu yapalım diye mi? Merak ve düşünsellik; işte bu iki değer nizam içinde sürse. Merak etmezsek nasıl öğreniriz peki. İnsan evreni düşünmeli; yaratıcılığını, duygusallığını, zekâsını kullanarak. Bakar ama görmez isek bize hep başkaları müdahale eder. Yönlendirmeye çalışırlar kendi akıllarıyla. Onlar yaşarlar bizim hayatımızı.. Dönence gibi, anadan çocuklara miras kalır kimi zaman. Çocuklar daha büyümeden tarikatın içinde yetişirler. Fikirleri düşünceleri olmaksızın şartlanmış büyürler. Özgür değildir düşünceleri. Sadece o dünyayı görmüşlerdir. Kimisi gece çıkar dışarı hiç günah işlememek için, kimisi de karşı cinsle tokalaşmaz haram diye… Sever ama gömer içine. Sıkar bütün duygularını yaşayamaz. Hep mahrum kalır öteki dünyadan. Özenti kalır içinde. Tutamaz ki sevdiğinin elini bile. Bu onun için inancına terstir, yanlıştır. Cemaatin dışlamaması lazım gelir. Çok korkar dışlanmaktan kovulmaktan. Allah için değil de başkaları için yaşar sanki. Yirmi yıl kadar oluyor zekiye ile tanışmıştım. Çok güzel bir hanımefendiydi zekiye. Yeni evliydi, eşinden dolayı tarikata girmişti. Gündüz evdeydi. Sadece gece çıkabiliyordu dışarıya. Sadece gözleri görünüyordu çarşafını giyince. Onu anlamaya çalıştım kol kola çıktık bir gün dışarıya.. Bir saatlik yolculuk yaptık birlikte. Dolmuşta sohbet ettik Sesin duyulması bile günah sayılırmış ya, yinede zekiye konuştu. Bir ara düşündüm madem böyle düşünüyor niye böyle diye… Bu kadar baskı içinde bu dünyada yaşamak ne kadar zordu onun için.. Şimdi nerde ne yapar bilemem inşallah bu durumdan sıkılmamıştır.. Ne insanlar gördüm boş kafalarla hatiplik yapan, ne insanlar gördüm sukut içinde dinini yayan… İnsan aklı böyle işte, bazen hiç bilmediğin insanların peşinden sürükler, kul olur kula.. Bazen de aklını işletir anlattırır. İlim idrakinde olursak ne haktan geçeriz Ne de yardan. Bütün güzellikler bizim için, bu can sıkıntısı nedendir, neden zorlaştırır insan yaşantısını? Dimağ aç ey ahali onu tekkede doyurmaya çalışma Oku, okut güzelleştir hayatını Benim gibi tembel olma :)) Sevmeden inanç olur mu? sev gönül aç kalma nihai bulur o zaman ruhun özümsersin özünün güzelliğini KUR'AN MEALİ: A’RAF 194. "Allah dışında yakardıklarınız sizin gibi kullardır. Eğer iddianızda haklıysanız, hadi çağırın onları da size cevap versinler." A’RAF 196. "Benim Veli’m, o Kitap’ı indiren Allah’tır. O, hayır ve barış seven kulları koruyup gözetir." A'RAF 197. "O'nun dışında yakardıklarınız, size yardım edemezler. Kendilerine de yardımcı olamazlar." "Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed ...... Edeb Ya Hu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © H.Deniz Hatipoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |