..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > İnternet > Ömer Faruk Hüsmüllü




25 Ekim 2010
Facebook'ta Okuduklarım - 3  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Seçmede gerçekten zorlandım, ama bir karar da vermek zorundaydım. Bu hafta için de aşağıdakileri seçtim. İyi okumalar dilerim. Bu yazılarda şu veye bu şekilde emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla.


:BJFH:
Seçmede gerçekten zorlandım, ama bir karar da vermek zorundaydım. Bu hafta için de aşağıdakileri seçtim. İyi okumalar dilerim. Bu yazılarda şu veye bu şekilde emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
ÖFH

************************






Sabretmek
Sabretmek; neye sabretmek, niye ve kimin için sabretmek? Şunu anlamak gerekir ki hiçbir güç, hiçbir enerjinin insanoğlundan beklentisi yoktur. Buna ihtiyacı hiçbir zaman olmamıştır ve olmayacaktır. Önünde duran bu koca dağa kendin için tırmanıyorsun, zirvesindeki ödül için.

O dağa her insanoğlu tek başına çıkmak zorunda. Yoluna çıkan taşları tek tek aşmalı. Bunu yaparken canı yanacak, vazgeçecek ama sonra tekrar kalkıp yoluna devam edecek. Başka çaresi yok. Yolun sonunda ödülü kendisi. Özünü bulmaya gidiyor. Kendiyle buluşmaya, bir olmaya… Bu çağrıya kulak vermese olur mu?

Dağa tırmanırken önüne çıkan en büyük taş sabırdır. Hiçbir şey bilmeden, ne olduğunu bilmeden sabretmek, tevekkül etmek, dünya hayatında yaşadığı zorlukları kendi özünün hazırladığını, kendi iyiliği için olduğunu bilmeden sadece hissederek beklemek, güvenmek, isyan etmemek. Bu dağın kendi içinde, kalbinin üzerinde olduğunu bilmemek, hissetmemek.

Her bir taşı aştığında hislerin artar, zirveye çıkmak için acele edersin. Şunu unutma ki bu yolda aceleciliğe yer yok. Aldığın her yeni bilgi özüne işlemezse ileriye tek bir adım atamazsın, yerinde sayarsın.

Sabretmek, beklemek, beklentisiz beklemek, ne olacağını bilmeden beklemek tam bir teslimiyet gerektirir. Kendine, özüne güven. Bilsen ki o dağın zirvesinde dup duru bir okyanus var. O okyanus seni o kadar uzun zamandır bekliyor ki…

İçimdeki Tanrı
Ekleyen:: Evrensel Yaşam Enerjisi

xxx


Aşkın Elbisesi :))
Babaanne torununu ziyarete gider. Torunu giyinmeye üşendiği için kapıyı çıplak olarak açar.
Babaanne: Bu ne hal kızım üstüne niye bir şey giymedin deyince
Torunu : babannecim görmüyormusun üstümde aşkın elbisesi var der.
Torunun bu cevabı babannenin hoşuna gider..
Eve gidince babanne de kocasına kapıyı çıplak olarak açar kocası :
Karıcım bu ne hal diye sorunca
babaannede : görmüyormusun hayatım Üstümde aşkın elbisesi var der.
Kocası biraz durakladıktan sonra
cevap verir : Keşke ütüleseydin :D:D
Ekleyen:: İMKANIN SINIRLARINI GÖRMEK İÇİN İMKANSIZI DENEMEK LAZIM


***

FIKRA...!=)
İki Adam Akmerkez'de Karılarını Kaybetmiş Hararetle Arıyorlarmış. Ortada Koşuştu...rup Dururken Birbirlerine Çarpmışlar. - ''Ne Oluyor Birader'' Demeye Kalmamış, Birisi; - ''Kardeş Kusura Bakma Karımı Kaybettim'de Onu Arıyorum'' Demiş. Diğeri; - ''SendeKusura Bakma Ama Bende Karımı Arıyorum'' Demiş. Adamlardan Birinin Aklına Bir Fikir Gelmiş Ve Demiş Ki; - ''Arkadaşım Madem İkimizde Karılarımızı Arıyoruz, Karılarımızın Tipini Birbirimize Tarif Edelim Ve Ayrı Ayrı Yerlerde Aramaya Başlayalım Eğer Rastlarsak Saat 12'de Mac Donalds'ın Önüne Gitmesini Söyleriz'' Demiş. Diğeri; -''Tamam'' Demiş Ve Başlamış Karısını Tarif Etmeye; - ''Benim Karım Sarışın, Mavi Gözlü, 21 Yaşında, 1.75 Boyunda, 60 Kg, Topuklu Beyaz Ayakkabı Ve Kırmızı Mini Etekli Tek Parça Elbise Giyiyor'' Demiş. Ve Diğer Adama; - ''Senin Karın Nasıl Biri'' Diye Sormuş. Diğer Adam; - ''boşver Benimkini Seninkini Arayalım''...!=)
Ekleyen:: FıkRaLarLa YaşarBuuukkK...! =)


Xxx

Hz.Süleyman bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da, Bir buğday tanesi yerim diye cevap verir. Cevabın doğruluğunu kontrol etmek isteyen Hz.Süleyman (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyar ve hava alacak şekilde şişeyi kapatır.Sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Hz.Süleyman (a.s) karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar. Karınca da, "Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah (c.c) verirdi. Ben de O'na güvenerek bir buğday tanesini yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden yarısını bıraktım der."
Rızkı veren Allah'tır... ve dünya Sultan Süleyman'a bile kalmamıştır
Ekleyen:: İNADINA GÜLÜMSE HAYATA

xxx
Kapuzbaşı şelaleleri 500 m2’lik bir alan içerisinde 7 adet şelaleden ibaret doğa çatlağından, kayalar arasından fışkıran, 30-76 m. yüksekliklerden çok büyük su debisi ile dökülen, ayrıca yaz ve kış aylarında devamlı surette akan kaynak şelaleleridir(17). Yahyalı’ya 76 km. mesafede Kapuzbaşı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Ensenin tepe adlı blok kayadan çıkan şelalelerin beşi tepenin doğusunda, ikisi güneyinde yer almaktadır. 30-76 m. Arasında değişen şelalelerin suları, Aladağ-Aksu suları ,ile birleşerek Zamantı Irmağına, oradan da Seyhan Nehri’ne karışırlar.Çepeçevre bir orman içinden (V) şeklinde dar bir vadiye akan, debisi son derece büyük olan sular gürültü ve ses ile birlikte dehşetli bir manzara arzederler. Aladağ zirvelerinde bulunan kar ve buzulların erimesiyle beslenen, yaz-kış suları hiç kesilmeyen şelalelerden doğudaki 3 şelale Takım şelale adını alırlar ve yükseklikleriyle tanınırlar.(Bkz.Ftğ.2)Elif şelalesi ile yayvan ve dağınık olup çevresi mesire yeridir(Bkz.Ftğ.3)(18). Çıkış ve birarada bulunma özellikleri itibariyle toplam debisi yaz aylarında saniyede 27500 litreye ulaşan ve deniz seviyesinden 700 m. Yükseklikte olan Kapuzbaşı takım şelaleleri, çağlayan sularının sesi ve sütbeyaz rengi ile vahşi doğanın en görkemli görüntüsünü ve karşı koyulmaz gücünü ortaya koymaktadır. Şelale sularının boşaldığı vadi tabanında, ancak çok temiz sularda yaşayan kırmızı fosfor benekli şelalelere özgü alabalıkları yaşamaktadır.
Xxx


10 KIZILDERİLİ KURALI
‎1- Büyük Ruh'a(Allah) a YAKIN OL !

2- Bulunduğun topluma saygı göster !

3- Kim ihtiyaç duyarsa,ona yardım ve şefkat göster !

4- Her zaman dürüst ve namuslu ol !

5- Doğru bildiğin herşeyi yap !

6- Ruhsal ve fiziksel yapın için iyi olan herşeye dikkat et !

7- Yeryüzü ve yeryüzünün üzerindeki herşeye saygılı ol !

8- Hareketlerinde sorumluluğu taşı !

9- Tüm gücünü daha iyi olmaya ve paylaşmaya ayır !

10- Bütün insanlığa faydalı olmak için birlikte çalış !

alıntı
Ekleyen:: Evrensel Yaşam Enerjisi

Xxx


Dombili oğlan!'' Puppy to be adopted!
Dombili oğlan, adı üstünde gösterişli, dünya şekeri, yumoş tüylü 2.5 aylık bir bebek. Büyüdüğünde iri yarı bir köpek olacağı şimdiden belli. Ona ömür boyu iyi bakabilecek, tercihen güzel bir bahçe/çiftlik ortamı sunabilecek, ASLA onu bağlı tutmayacak - köpek bakımında daha evvel deneyimli bir yuva aranmaktadır. Ona yuvanızda ve kalbinizde bir yer verebilirseniz lütfen 0536 432 8028 no'lu telefondan veya keldek@hotmail.com adresinden irtibata geçiniz. YER: ISTANBUL NOT: İşyeri/şantiye/fabrika gibi yerlere sahiplendirme yapılmıyacaktır. Ona gerçek bir 'yuva' aranmaktadır. Big boy is looking for a home, preferably somewhere with a garden. If you'd like to adopt this great puppy please contact: 0536 432 80 28 or email keldek@hotmail.com for more info. (English spoken)
Ekleyen:: Hayvan Severler

xxx

SOBALI EVDE BÜYÜYEN ÇOCUK...

Sobanın borusunda bulunan çamaşır kurutma tellerine asılı olan okul önlüğünün kurumasını beklemiş çocuktur...

Sobalı Evde Büyüyen Çocuk

Kış sabahları bazen üşümekten yataktan çıkmayı istemeyen soba kokusunu
seven üstünde kaynayan çaydanlığın sesini seven üstündeki kestanenin
mandalina elma kabuklarının kokusunu tanıyan seven bahçede karda
oynadıktan sonra üstüne ellerini tutup ısıtmayı seven sobalı odadan
öteki odaların soğukluğu nedeniyle çıkmak istemeyen kömür kokusu odun
kokusu çalı çırpı çıtırtısı ateş gürlemesi nedir bilen çocuktur...

Yıllar sonra büyüdükten sonra kaloriferli veya kombili bir evde bile
halen "oturma odası"nın kapısını kapayan rahatsız bir insandır...

İlerleyen yıllarda kestaneye bayılan ama çocukluğundan hatırladığı tadı bulamayan bir büyük insan olacaktır...

Sobanın üzerine kolonya dökerek alev denemesi yapmış çocuktur...

Elbiselerinin bir köşesi kurutulurken yanmıştır...

Büyüdüğünde yazın bile yorgan kullanmadan uyuyamama alışkanlığına ve
her mevsim açık kapıları kapama hastalığına sahip olacak çocuk...

Gizli gizli sobanın arkasına pastel boya değdirip boyanın eriyerek soyut
sanat eserlerine dönüşmesini izleyen koku farkedilip kendisine müdahale
edilene kadar bunu değişik renklerle yapmaya devam eden çocuktur...

Nohutun leblebiye dönüşünü soba üstünde görmüş cocuktur...

Yün coraplarini sobaya dayayarak ayaklarini isitmistir bu cocuk....

Geceleyin atesin kırmızı ve sarı renklerinin dansını evin tavanında seyreden çocuktur...

Elinin kolunun bir kenarında muhtemelen nasıl olduğunu hatırlayamadığı yanık izleri olan çocuktur...

Sobanın kenarına pısıp dakikalarca ısınan sonra kosarak aynaya bakan
ve kıpkırmızı yanakları görünce kendini begenen bundan zevk alan
cocuktur...

Annesi evde yokken soba sönmesin diye sobaya tahta kömür taşımayı görev bilmiş çocuktur...

Gece lambasinin isigi yerine sobanin alevlerine bakarak uyuyan cocuktur...

Soba tütünce tırsmış çocuktur...

Sobanın üstüne mantar koyup tuzlayıp sonra afiyetle yiyen çocuktur...

Sobanin onunde mavi legen icinde banyo yapmis cocuktur...

Muhakkak bir kere evi havaya ucurma macerasini yasamis cocuktur...

Sobanın sıcaklığını ne kaloriferle ne de doğalgazla ısınan evde bulabilmiş çocuktur...

Önlük yakalığını kumaş mendilini bilumum ufak tefek malzemeyi soba borusuna yapıştırmak suretiyle ütülemiş olan çocuktur...


Sıcacık odada radyo dinlemeyi...
Sevdikleriyle zaman geçirmeyi...
Annesinin ördüğü kazağı o sıcaklıkta yinede giymeyi...
Özelliklede hasta olmayı çok iyi bilen çocuktur...
Ekleyen:: Kaliteli Paylaşım

xxx

Benim de Hayallerim Vardı

Benim de hayallerim vardı bir zamanlar, ümitlerim vardı sizin olduğu gibi. Sevdalarım,sevinçlerim vardı. bir güvercin sıcaklığı taşırdım yüreğimde hep… Mutluluk düşleri saklamıştım kalbime.
Ben de kuşları, çiçekleri, beyaz yeleli atları ve menekşe gözlü bir kızı severdim. Güller açardı ne zaman ellerimi uzatsam ellerine. Serin serin yeller eserdi saçlarında...

Hayat bir türküdür sanardım dağ eteklerinde söylenen, güneş atarken karşı yamaçlara ve gülerken pınarlara kırmızı benekli çiçekler. Hayat bir türküdür sanardım, dağ rüzgarlarının çocuklara söylediği her seher vakti. Hayallerdeki gibi sanardım yaşamı
Oysa hiçte öyle değil yaşamın acımasızlığının farkına varanlar için. Kimsenin bilmediği, kimsenin düşünmediği bir yarayla kanıyorum şimdi. Anladımki hiç bir acı, ihanetin acısı kadar acı vermiyor insana. Kırıldık artık en kötüsü. Kırıldık ve kırılanda artık yerine konmuyor. İnsanın yüreğinde açılan yaralar kolay kapanmıyor.
Öyle bir ateş yakıyor ki içimi şimdi... Gül döküp yaralarıma susuyorum her gece... Sevince uzanan bütün yollar kapalı...
Sevdasına yandığım dünyada, içinde suskun volkanlar taşıyan bir derviş gibi, buynu bükük geziyorum gönül ülkemde...
Nuri CAN
Xxx



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İnternet kümesinde bulunan diğer yazıları...
Facebook'ta Okuduklarım - 17
Facebook'ta Okuduklarım - 11
Facebook'ta Okuduklarım - 10
Facebook'ta Okuduklarım - 22
Facebook'ta Okuduklarım - 23
Facebook'ta Okuduklarım - 21
İzedebiyat Sitesindeki Bir Yılım
Facebook'ta Okuduklarım - 19
Facebook'ta Okuduklarım - 20
Facebook'ta Okuduklarım - 15

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kim,ne Demiş? (İsimler Alfabetik Sıraya Göredir... )
A'dan Z'ye Güzel Sözler
Sevgi - Gönül - Umut ve Mutluluk Üzerine Aforizmalar
Başöğretmen Atatürk Öğretmenler Hakkında Ne Söyledi?
Barış ve Özgürlük Üzerine Özlü Sözler
Dostluk Üzerine Aforizmalar
Erkek ve Kadın Üzerine Aforizmalar
Acı - Haz - Elem - Üzüntü Üzerine Aforizmalar
Kavimler Göçü ve Sonuçları
Dünya Atatürk'ü Konuşuyor

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.