Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Emeği geçenlere ; bilhassa Tansel Gürkan’a teşekkürlerimizle… *** Modern Çağın Tapınakları; Alışveriş Merkezleri- AVM Modern çağın Dini tüketimse, tapınakları da alışveriş merkezleridir. Gerçekten de düşünürsek modern çağın insanının huzursuz ruhunu dinginleştirmek için seçtiği yerlerdir alışveriş merkezleri ve buraların yarattığı kültür. Herkese açıktır, paralı da parasız da olsanız girebilir kendinize göre hoşça vakit geçirebilirsiniz. Amerikan tarzı bir eğlence aracı olarak yaratılmışlardır, gezer, alışveriş yapar, sonra fast-foodçularda yemeğinizi yer, çocuklarınızı oyun parkında biraz eğlendirdikten sonra hep birlikte sinemasında film keyfi yapar ve akşam olur, aşağıya otoparka iner, arabanıza biner ve ortamı terkedersiniz.Kimi alışveriş merkezlerinin atriumlarında konserler, yarışmalar, gösteriler de düzenlenir, ister yanlarında ister üst katlardan bu bedava eğlenceye dahil olabilirsiniz. belki de modern çağın agorası olmaya doğru da bir eğilim vardır: etrafında stoalarla(dükkan), halkın doluşup etkileşime girdiği geniş alanlar(agora). bunları yazınca, buralara olumsuz bir anlam verdiğim düşünülmesin. modern çağın yaşayış biçiminin gereklerindendir, sayısız avantaj sunar: temiz, güvenli ve nezih bir ortam, garantili alışverişler, rahatlık, pratiklik ve bol çeşit(ideal bir alışveriş merkezinden bahsetmekteyim). tüketici için daha iyisini düşünemiyorum... ama elbette tüm bunlar, daha çok tüketmemiz için tasarlanmış kapitalist sistem aygıtları olduğu gerçeğini örtemez. modern çağın amentüsü nedir peki? tüketiyorum, öyleyse mutluyum. tüketiyorum öyleyse bu toplumun bir parçasıyım. tüketiyorum öyleyse varım. Erdi Sarıkaya tarafından eklendi Xxx Bir fincan Kahve içecek kadar yer vardır! Bir gün bir Felsefe profesörü, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar; Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler, Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da ‘evet’ doldu derler, profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler de koro halinde ‘evet’ derler. Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Öğrenciler gülerler! Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek ‘eveet’ Diyerek; Ben ‘Bu kavanozun bizlerin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım’ Der. Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur. O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs. Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir. ‘Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız…’ diye, anlatmaya devam eder, ‘çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır . . . Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz Eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Eşinizle, dostunuzla yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur. Bu Ara Bir öğrenci sorar; ‘Peki, O iki fincan kahve nedir?’ Profesör tebessümle: ‘Hayatımız ne Kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarımız ve sevdiklerimizle bir fincan Kahve içecek kadar yer vardır!!!’ Yazan:: SiL Baştan Yaşama Şansım OLsaydı Eğer İkincisinde Daha Çok Hata Yapardım... Xxxx Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.. Şeyh Edebali Ekleyen:: ışıkların dansı Xxxx Amerikalı Mühendis 1950’li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye’ye.. Kay...seri’de bir kısım imar çalışmalarına rehberlik edeceklermiş.. Türkiye’de o zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet ve eleman yokmuş.. Türk mühendisler eşeği yokuşa sürüyor, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.. Bunu gören Amerikalı mühendis pratiği kavrayamamış ve sormuş, - Ne yapıyorlar böyle? Türk mühendis cevap vermiş, - Rampada yolun güzergâhını belirliyorlar. - Anlayamadım? - Eşek rampayı en uygun yoldan çıkar, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergâhı belirliyoruz.. Amerikalı katılarak gülmeye başlamış.. Yatışınca da sormuş, - Peki eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz? Türk mühendis bozuntuya vermeden cevap vermiş, - Amerika’dan mühendis getirtiyoruz..;D;D Ekleyen:: Gır Gır ŞaMaTa xD Xxx Çeğen Tepesi / Dilaver Cebeci Bir ceviz ağacı, bir duru pınar, Ve gökte gümüş bilmeceler... Vurur kutlu toprağın bağrında iki yürek, Koşan bir atın soluğudur Çeğen Tepesi’nde geceler... Çeğen Tepesi’nde geceler, Uzun, yorgun ve yeniktir... Her bayram sabahı uyurken kuşlar, Emer hürriyetin parmaklarını bir yılan. Kızların parmakları inceciktir... Kızların parmakları inceciktir, Uzar gider o güzelim saçları; Daha söylenmemiş türkülere... Gözlerine koyu gölgeler indirmiş, Buhara’nın ağaçları... Buhara’nın ağaçları, Ve göğe dua andıran bacalar... Nerdesin ey dokuz şavklı yıldızım! Sabrın sınırlarına dayandı, Çeğen Tepesi’nde geceler... Ekleyen:: Ömer Erdoğan Xxxx Friedrich Nietzsche - Seçmeler’den Bütün çağların insanlarının neyin iyi, neyin kötü, neyin övgüye değer ve neyin yergiye layık olduğunu bildiklerine inandıkları konusunda bilgeler doğru bir yargıda bulunmuşlardır. Ama, biz şimdi geçmişte herhangi bir zamandakinden daha iyi biliyoruz,görüşü, bilgelerin bir önyargısıdır. Son yeniliklerin gürültüsünden baş...ka bir şey bulunmayan dünya tarihi denilen şeyin kendisinde, gerçekte bataklığı hareket ettirmek isteyen çok eski şehitlerin trajedilerinden daha önemli konu yoktur. -Nedenselliğin anlamı arttığı ölçüde ahlaklılığın alanının kapsamı daralır: Çünkü insan gerekli etkileri kavrayıp, bütün rastlantılardan, ve buna ilişkin sonra olacaklardan ayırarak düşünmeyi öğrenince, şimdiye değin törelerin temeli olarak kabul edilen birçok fantastik nedenselliği tahrip eder. Pek çok yanlış ihtişamı yeryüzünden yeniden kaldırmamız gerekiyor, çünkü bu bizden hak talep eden her şeye karşı haksızlıktır! Bizi buna dünyayı olduğundan daha uyumsuz görmemek isteği mecbur ediyor! Ekleyen:: Felsefe Kulübü Xxx TAK SEPETİ KOLUNA Çivi çiviyi sökmez arkadaşım, benden söylemesi. Bir kaç olağanüstü durum dışında bu formül işlemez. Bir çivi, diğer çiviyi sökmeye çalışırsa, ya kendi de yamulur, ya da oturur diğeriyle pas tutar ancak. Duvarı biraz kanırtarak, paslı çiviyi çıkarayım dese, duvardaki delik büyür, kapanamaz hale gelir. Çivi çıkar ama bir daha geri dönmek istese, yuvası ona iki beden büyük gelir bu kez. Her çivi kendi yolunda gerek. N.Ç. Ekleyen:: Muallakta Kalmaktansa Kendinde Kal Xxxx AH SELANİK! Kolağası Mustafa Kemal, bu akşam mahzundu. Selanik’te Beyazkule bahçesinde başbaşa oturuyorduk. Saatlerce konuştuk, nerede ise gün ağaracaktı. O gece ay Olimpos dağlarının arkasında kaybolurken, Mustafa Kemal içini çekerek: - Ah Selanik, dedi. Seni bir daha Türk olarak görecek miyim? Baktım, ağlıyordu. O altın sarı saçlarını okşadım. Teselli etmeye çalıştım. Ben, Mustafa Kemal’in müşterek hayatımız boyunca bu derece duygulandığını görmedim. Ali Fuat CEBESOY Kaynak: Ali Fuat Cebesoy - Sınıf Arkadaşım Atatürk Ekleyen:: SELANİK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |