..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > M.NİHAT MALKOÇ




21 Kasım 2010
Oruca Dair Mülahazalar  
M.NİHAT MALKOÇ
Zaman yine bir nehir misali aktı ve ramazan ayı kapımıza dayandı. Çoğu kişinin dilinde ‘ne de çabuk geçti günler’ yakınması var. Haksız da değiller; zira günler çok hızlı bir tempoda mukadder sona akıyor. Bizlere düşen yakınma değil, yaşadığımız günlerin içini doldurmaktır. Zaten elden gelen de budur. Hiçbirimiz günlerin akışına müdahale edemeyiz.


:ABAG:

M.NİHAT MALKOÇ

     Zaman yine bir nehir misali aktı ve ramazan ayı kapımıza dayandı. Çoğu kişinin dilinde ‘ne de çabuk geçti günler’ yakınması var. Haksız da değiller; zira günler çok hızlı bir tempoda mukadder sona akıyor. Bizlere düşen yakınma değil, yaşadığımız günlerin içini doldurmaktır. Zaten elden gelen de budur. Hiçbirimiz günlerin akışına müdahale edemeyiz.

      On bir ayın sultanı olan ramazan ayı, hayata artı değerler katıyor. Bu ayla beraber olağan giden hayatta olağanüstü güzellikler kendini gösteriyor. Ruhlarımız beden kafesinden kanatlanıp adeta masmavi göklere yol alıyor. Eksik yanlarımız tamamlanıyor. Ruh yaraları ramazan merhemiyle sağalıyor. Dostluklar hatırlanıyor, aileler arasında gidip gelmeler başlıyor. Fakirler ve kimsesizlerin yıl boyu çektiği açlıklar daha iyi idrak edilebiliyor.

     Ramazan gönül ufkumuzu genişletiyor. Diğer zamanlarda göremediğimiz, doyasıya yaşayamadığımız manevi güzellikleri bu müstesna ayda doyasıya yaşama imkânı buluyoruz. Bu ayın mukaddes ikliminde, unuttuğumuz değerleri ve değerlileri hatırlayabiliyoruz. Bir anlamda gönül gözümüzü açıyor oruç, basiret nazarlarımızın zincirini kırıyor.

     Oruç nice asırlardır insanların maneviyatını tamir ediyor. Rabbimizin “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı. Belki bu sayede takvaya erersiniz.”(Bakara 183) hitabı orucun çok eski ve köklü bir ibadet olduğunu gösteriyor. Yani oruç ibadeti sadece İslam ümmetinin üzerine farz kılınmamıştır. Bizden önceki milletler ve ümmetler de oruçla imtihan edilmiştir. Bu da orucun önemini daha da artırıyor.

     Hakkıyla tutulan oruç, kulun takva sahibi olmasını sağlar. Yukarıdaki ayette de orucun gayesi takvaya ermek olarak gösteriliyor. Takva deyip de geçmeyin, takva kulu kuldan ayıran bir üstünlük sebebidir. Bizi yaratan ve doyuran Allah bizim kaşımıza, gözümüze değil; takvamıza değer veriyor. “Üstünlük takvadadır” hadisi de bunu apaçık göstermiyor mu?

     Oruç sadece yemekten içmekten kesilmek değildir. Orucu bu kadar basit bir ibadet olarak görmek onu layıkıyla anlayamamaktır. Oruç; ne zaman ne yapacağı belli olmayan, kulu daima dipsiz uçurumların eşiğine götüren nefsi zincire vurmaktır. Oruç tutmak; her türlü fitne fesada, gıybete karşı kendini ve dilini tutmaktır. Zira kulluk bilinci içerisinde olmayan kişiye orucun ne faydası olabilir ki? Orucu rejim yapmaktan ayıran da kulluk bilincidir.

     Bazı aklı evveller ‘Oruca ne gerek vardı?’ sualini soruyorlar anlamsızca. Oruç hakikatini idrak edemedikleri için orucu bir zulüm gibi görüyorlar. Ne yazık ki onlar oruçla perhizi bir görüyor, bunları birbirine karıştırıyorlar. Aslında mülkün sahibi olan Allah’ın bizim orucumuza hiç ihtiyacı yoktur. Fakat bizim Allah’ın orucuna ihtiyacımız vardır. Zira oruç nefis terbiyesidir. Oruç, kulun imanını diri tutar. Pörsümüş yanlarımızı tazeler. Oruçla her dem yeniden doğarız. Tabir caizse ölen iman hücreleri oruçla yenilenir, kuvvet kazanır.

     Her şeyi şekilden ibaret görüyor, öze inemiyoruz. Bu sığlık oruç ibadetinde de karşımıza çıkıyor. Ne yazık ki orucu da yemek ve içmekten kesilmek olarak, şekli boyutuyla görüyoruz. Oysa oruç manevi kamalata erişmek için kutlu bir merdivendir. Bu merdivenle Hakk’ın rahmet iklimine çıkarız. Biz orucu kulluk bilinci içerisinde tutacağız ki oruç da bizi kötülüklere bulaşırken, belalara uğramaya ramak kala, sırattan ayağımız kaydığında tutacak.

     Orucu hakkıyla tutmak demek orucu tüm azalara tutturmak demektir. Nefsini açlıkla terbiye eden insan başkalarının arkasından konuşmaz, onları çekiştirmez. Haramlara karşı hassas olur, şüpheli şeylerden sakınır. Oruçlu insan; gözünü, dilini, kulağını, elini, ayağını haramlardan çeker; cinsel arzularını helal dairesinin dışına çıkarmaz. Keza oruç büyük küçük demeden bütün günahlara sırt çevirmektir. Bunu başaramıyorsanız orucunuz makbul değildir.

     Bedenin zekâtı olarak kabul edilen orucu layıkıyla tutan kişi Allah’ın razı olacağı insanların vasıflarıyla vasıflanır. O kendi günahlarını görür, başkalarının günahlarını görmez. Başkalarının hatalarına değil, kendi iç dünyasına bakar. Bütün Müslümanları kardeş bilir ve bu anlayışla onlara yaklaşır. Ne mutlu oruçla, ruhlarının senelik tadilatını yapabilenlere!...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaşlılara Saygı ve Hürmet
Marifet İltifata Tabidir
Oruç Kalkandır
Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan!..
Ramazan"ı Uğurlarken!..
Ramazan Bayramı Düşünceleri
Kâinatı Aydınlatan Işık: Mevlid Kandili
Ramazanı Uğurlarken...
Gül Bebek… Gül Yüzlü Yâr…
Sultan Murat Şehitlerine!..

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
Vali Recep Yazıcıoğlu ve "Köprü"nün Hikâyesi
Futbolun Efendisi: Fatih Tekke
beklenen Nesil
Çağ Kapayıp Çağ Açan Bir Fethin Hatırası: Ayasofya
Şehadetinin 29. Yılında Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısı: Dr. Sadık Ahmet ve Davası
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı
102. Sene - İ Devriyesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Değildir [Şiir]
Bu Dünya Böyledir Dostum! [Şiir]
Gönüle Nasihat [Şiir]
İmtihanındır Ey İnsan! [Şiir]
Bazı Yaralar Kapanmaz [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Menzilin Mübarek Olsun [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
Alev Denizlerinde Mum Kadar Çaresizim… [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.