Edebiyat yaþamýn öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediði biçimi verir. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Ýnternet ortamýndan derlenmiþ olan bu çalýþmanýn birinci bölümünde 51 adet “kýrýntý” takdim edilmiþti. Bunlarý aþaðýdaki linkten görebilirsiniz: http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=93141 Daha sonra bazý dostlarýmýz tarafýndan gönderilen/eklenen kýrýntýlar oldu. Bunlarý da sizlerle paylaþmak istedim. Sizden ricam buradaki örneklere benzer bildikleriniz varsa lütfen ekleyiniz/paylaþýnýz. Dilerseniz “yorum” kýsmýna yazarak bunu yapabilirsiniz ya da dilerseniz buradakilerle sizdekileri birleþtirerek ayrý bir yazý olarak yayýmlayabilirsiniz. Bilgi diðer insanlarla paylaþtýkça deðer kazanýr. Ýnsanlarýmýza bu yolla saðlayacaðýmýz faydanýn vereceði hazzý hep birlikte tadabiliriz. Bu örnekleri birlikte çoðaltmaya var mýsýnýz? Saygýlarýmla.(Ö.F.H) (Not: Bu yazýyý sormadan, hatta kaynak göstermeden bile alabilirsiniz…) *** Sayýn Bekir Güçlüer’den bir kýrýntý: 52-Diogenes’e sordular: -Yemeði hangi vakitlerde yiyelim? Diogenes cevap verdi: -Þayet zendinseniz , istediðiniz vakit; fakirseniz, bulduðunuz vakit yiyin. ** Sayýn Mehmet Sevis’den iki kýrýntý: 53-Þair Eþref, Mýsýr’a kaçtýktan sonra onun hakkýnda gazetelerde “memlekete döndüðü takdirde af edileceði eðer memlekete dönmez ise mahküm edileceði ve mallarýna el konulacaðý bir ilan yayýnlanmýþ. Eþref bunu okuyunca þu kýtayý yazarak alakalý yerlere yollamýþ; “Koçan þeklinde hýfzettim, getirdim Mýsra birlikte, Gýyaben haczedin kim, müþterisi kum kadar çoktur Hicap etmekteyim amma efendi doðrusu lafýn …kimden baþka bende hacze lâyýk mamelek yoktur.” 54-Bir muhabbet esnasýnda Þair Eþref Sorar Neyzen’e: -Sen kedi ile fare hikayesini bilir misin? Fena halde þaþýran Neyzen Hocasýna saygýsýzlýk etmemek için ve onun maksadýný anlamak için; ”Hayýr bilmiyorum der. Þair Eþref yüzünde belli belirsiz bir tebessüm, baþýný kaldýrarak aðýr aðýr anlatmaya baþlamýþ: -Kedinin biri odanýn ortasýnda kurulmuþ uyuklar gibi görünerek duyduðu týkýrtýya kulak kabartmiþ. Kenardaki deliklerden birinde küçük bir fýndýk sýçaný da baþýný uztýp uzatýp etrafa bakýnýrmýþ. Kedi bakmýþ ki uyuklar gibi görünmek farenin oradan çýkmasýna yetmeyecek, konuþmaya mecbur kalmýþ. -Hadi hadi demiþ. Oradan oraya korka korka baþýný çýkarýp durma, acýdým sana. O delikten çýk þu deliðe gir, içerde kelle kelle kaþarlar, bir ambar da buyday var. Afiyetle ye. Saðlýðýma dua edersin. Bir müddet yine uyuklar gibi bekledikten sonra bakmýþ ki berikinde yine hareket yok… -Ne duruyorsun dediðimi yapsana!… Fare üzüle üzüle cevap vermiþ: -Kusura bakma ama yapamýyacaðým… -Neden ? demiþ, kedi. Fare açýklamýþ: -Bana o delikten çýk, þu deliðe gir kaþar peyniri, buyday var, afiyetle ye, diyorsun… Bakýyorum teklifine külfet küçük, nimet büyük. Bu iþte mutlaka bir bokluk var… ** Sayýn Emine Piþiren hanýmefendiden yedi kýrýntý: 55-"...Neyzen Mustafa Kemal ile... Neyzen Mustafa Kemal ile ilk kez Balýkesir'de karþýlaþýr. Atatürk Neyzeni çaðýrdý ve Neyzen'in elini kalbinin üstünde uzun bir süre tuttuktan sonra: --Ne büyük, kuvvetli ruhun var, dedi. --Neyzen ne istersin, söyle? --Sayende herþeyim var. Teþekkür ederim. --Bir þey iste caným! --Bir nüfus tezkeresi versinler, emrediniz. Mustafa Kemal hayretle; "Senin nüfus tezkeren yok mu?" --Hayýr, bundan evvel hükümet yoktu ki nüfus tezkerem olsun!.." 56-"...Neyzen Tevfik'e muharrir yazacaðý romaný anlatýyordu. Sonuna gelince Neyzen yüzünü buruþturdu: -Bu mevzuu beðenmedim!.. -Öyle ama, siz hiç roman yazmadýnýz. Nasýl fikir yürütüyorsunuz?!. Neyzen Tevfik kýzdý: -Ben yumurtanýn da iyisini, bayatýný anlarým. Fakat hiç yumurtlamadým!.." 57-"...Neyzen Tevfik'e doktor içkiyi men etmiþti.Fakat Peyami Safa bir gün üstadý ziyarete gittiðinde odanýn bir köþesinde bir fýçý þarap gördü. -Bu ne bre üstad? Diye sordu. Hani sen artýk içmeyecektin? -Ne yaparsýn, oðul, içmezsem kuvvetten düþüyorum. -Peki, içkinin faydasý oluyor mu? -Ne diyorsun olmaz olur mu? Mesela bu fýçý buraya ilk geldiði zaman yerinden kýmýldatamýyordum, þimdi iki elimle kaldýrabilirim..." 58-Atatürk neyzen'in ününü duymuþ olacak ki, çaðýrtmýþ köþküne sohbet etmiþler, uzun uzun aþkla üflemiþ Neyzen.. ardýndan sormuþ Atatürk.. - Senin çok fazla içki içtiðini söylüyorlar, benim kadar içer misin ? Neyzen düþünüyor, içkinin hududu olmaz. - Ne kadar içersiniz ? - Ýki tane kiloluk raký içerim. Atatürk kelimelere basa basa þu sözleri söylemiþtir, Neyzen'in gözünü korkutmak istemiþtir. - Nasýl içersiniz ? - Caným ne isterse; susuz, mezesiz. Neyzen: - Ben de iki kiloluk içerim ama, öyle içmem. Neyzen'in arzusu ile ortaya kocaman bir emaye kase geliyor, iki kiloluk rakýyý Neyzen kaseye boþaltýyor. Baþýný sokup lýkýr lýkýr içecek zannediyorlar. Fakat Neyzen'in isteði daha bitmemiþtir, bir somun ekmek ve irice bir kaþýk geliyor. Neyzen ekmeði lokma lokma koparýp kasedeki rakýnýn içine bastýrýyor. Lokmalar rakýyý iyice çektikten sonra çalakaþýk yanaþýyor. Yine anlatýlanlara göre, Atatürk: - Pes, pes, diye baðýrarak ayaða fýrlamýþ ve elleriyle yüzünü kapamýþ, ayrýlýrken de saygýlarýný sunmuþtur. (Yine rivayete göre Atatürk öldükten sonra Neyzen, evinden haftalarca çýkmamýþ...") 59-"...Talat Paþa, bir gün Neyzen Tevfik'e memuriyet almasýný teklif etmiþti. Neyzen, Paþanýn bu nazik iltifatýna gülerek þu cevabý verir: -Memur olursam sonunda ne olacaðým? Talat Paþa memurluk silsilelerini saydýktan sonra: -Hiç!..der. Neyzen, Paþaya dönerek: -Ýþte ben bugün de (hiç)im!.." 60-"...Ýkinci Meþrutiyet döneminde nazýrlýða getirilen bir zat, çok geçmeden yeðeninin vali olarak atanmasýný saðlar. Karþýlaþtýklarýnda, Neyzen: --Maþallah, kardeþinizin oðlu týpký fasulyeye benziyor. --Genç yasta vali oldu, neden fasulyeye benzesin? --Ýþte ben de onun için benzetiyorum ya. Fasulye de sýrýða sarýlarak büyür..." 61-"...Soruyorlar: --Neyzen, çalarken mi neþelenirsin, yoksa neþeli olduðun zaman mý çalarsýn? Maliye Bakaný hakkýnda yolsuzluk dedikodularýnýn dolaþtýðý bir dönemidir. Neyzen: "Maliye Vekili deðilim ki, çalarken zevk alayým"..." 62-"...Bir gün Neyzen arkadaþý çaycý Hacý ile Ýbrahim Pasa Hamamýna gitmiþlerdi. Keyif bu ya, hamamda âlem yapma arzusuna kapýldýlar. Yani hamamda raký içmek, birkaç gün ardý ardýna demlenmek istediler. Ýki dost ufak bir damacanaya o devrin çok meþhur rakýlarýndan olan ve Büyükada'daki manastýrda bir papazin çektiði rakýdan --ki o yýllarda buna "papazýn düzü" derlerdi- doldurttular. Bardak, kadeh, fincan alma lüzumunu görmediler. Hamam taslarý ne güne duruyor? Rakýyý da kurnalardan birine döktüler, baþýna geçip taslarla içmeye baþladýlar. Neyzen çaldý, Hacý okudu. Hacý okudu, Neyzen çaldý. Böylece günü geçirdiler. Raký tükenince getirttiler. Üçüncü gün peþtamallarý da attýlar. Çýrýlçýplak, ney çalarak, okuyarak, þiir söyleyerek günü geçirdiler. Hamamýn sýcaklýðý da onlarý bol bol terletiyor ve bu yüzden içki tutmuyor, adamakýllý sarhoþ olamýyorlardý. Ne yapmalý? Neyzen hemen kararýný verdi, sýrtýna bir peþtamal alarak sokaða fýrladý. Direkler arasýndaki Sokrat eczanesine koþarak büyük bir þiþe eter aldý. Hamama dönünce eteri, rakýyý kurnaya döker. Baþlarlar içmeye. Taslar çoktan kurnanýn dibinde, rakýnýn içinde, kim çýkaracak? Esasen tasa ne hacet var, beygir gibi eðilip içmek dururken??? Eðilip lakýr lakýr içerler. Bu cümbüþ dört gün sürer. Nasýl oluyorsa, iki kafadar Adem, Havva, Þeytan ve Cennet hakkýnda bir bahse, bir münakasaya giriyorlar. Ýki çýplak Adem’in cennette nasýl gezdiðini, elbisesini, donu olup olmadýðýný konuþuyorlar. Ve nihayet Adem’in de cennette kendileri gibi çýplak yaþadýðýna hükmediyorlar. Madem ki Adem Babamýz çýplak gezerdi, onlar niçin gezmesin? "Gezerim, gezemezsin" derken Neyzen fýrlayarak "Ben gezerim, iþte Þehzadebaþý'na gidiyorum!" diyerek hamamýn kapýsýndan sokaða uðruyor. Neyzenin çýkamayacaðýna inanan Hacý, belki dýþarýda, soðuklukta gizlenmiþtir düþüncesiyle Neyzen’in peþinden -kontrol kaygýsýyla- çýkýyor. Fakat Neyzen in sokaða çýktýðýný öðrenince, o da fýrlýyor. Neyzen önde Hacý arkada, ikisi de çýplak, sakallar uzamýþ Þehzadebaþý'na kadar geliyorlar..." ** Sayýn Sait Çamlýca beyin yazýsýndan bir kýrýntý: 63-Yavuz Sultan Selim, zaman zaman yetenekli insanlarý keþfetmek için, duyuru yaptýrýrmýþ. Yeteneðine güvenenler, Padiþahýn huzurunda hünerlerini göstermek için sýraya girermiþ. Padiþah, çok beðendiklerini altýn ile ödüllendirirmiþ. On metre uzaklýkta ki iðnenin deliðinden ip geçirdiðini iddia eden bir adam gelmiþ Padiþahýn karþýsýna. On metre uzaktan iðne deliðine ip geçirilebileceðine kimse inanmamýþ. Adam huzura çýkmýþ ve ilk denemesinde ipi, on metre ilerdeki iðnenin deliðinden geçirmiþ. Birkaç kez daha yaptýrmýþlar. Adam her seferinde ipliði iðne deliðinden geçirmeyi baþarmýþ. Padiþah yardýmcýlarýna, “Bu adama kýrk altýn verin, kýrk deðnek vurun!” diye emir vermiþ. Herkes gibi, adam da þaþýrmýþ. “Padiþahým kýrk altýný anladýkta, kýrk deðnek niye? Bir kusur mu iþledik huzurunuzda?” diye soran adama Padiþahýn verdiði cevap, yetenek yarýþmalarýnda hep aklýma gelir. Padiþah, “Evet yaptýðýn iþ kolay deðil. On metreden iðneye iplik geçirmek zor bir iþtir. Sana kýrk altýný bu zor iþi baþardýðýn için veriyorum. Kýrk sopaya gelince… Bu kadar gereksiz ve faydasýz bir iþi yapabilmek için, o kadar zamaný boþa harcadýðýn için vurduruyorum!” demiþ.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |