..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Vildan Sevil




4 Mart 2011
İçeri Alınan Gazeteci Sayısı Altmış Olmuş = Ben Bu Filmi Çok Gördüm  
Gişe yapmasa, kâr getirmese, onca masraf neden yapılsın ?

Vildan Sevil


Daha şafak sökmeden, “Gül parmaklı uyku” okşarken bizi, korku salan sirenler, homurtulu motor sesleri, evlerin önüne yığılan polis arabaları ve askeri araçlar, postal sesleri... Üstüne tiril tiril, kaliteli kumaştan yapılmış pantolon parçalarının, ince güzel derili mokasen ayakkabılara döküldüğü sorgucu ayaklarının, halıları çiğneyişi, göğüslere dayanan silahlar...


:BEFC:
Beyaz perdeyi işgal eden, konusu, yönetmeni, senaristi aynı, oyuncuları değişken filmler, usanmadan, ısrarla vizyondan inmiyor. Seyirci de bıkmıyor demek ki...

Gişe yapmasa, kâr getirmese, onca masraf neden yapılsın ?

Siz isteseniz de istemeseniz de ben kısaca özetleyeceğim bu filmi. Genç kuşaklar, yeni bir film sanmasınlar diye...Çünkü, her sahnesinin nasıl acılara, yok oluşlara neden olduğunu, geleceğimizi nasıl yok ettiğini biliyorum ve ola ki duyan olur, elbirliğiyle önlem alınır, diyorum. Genç kuşaklar da yalnızca yeni bir versiyonla karşılaştılarını anlarlar.

Daha şafak sökmeden, “Gül parmaklı uyku” okşarken bizi, korku salan sirenler, homurtulu motor sesleri, evlerin önüne yığılan polis arabaları ve askeri araçlar, postal sesleri... Üstüne tiril tiril, kaliteli kumaştan yapılmış pantolon parçalarının, ince güzel derili mokasen ayakkabılara döküldüğü sorgucu ayaklarının, halıları çiğneyişi, göğüslere dayanan silahlar...

Fotoğraf çercevelerinin kırılıp dökülüşü, evlerdeki her nenin darmadağınık edilişi, hallaç pamuğu gibi attırılış... Koli koli yüzlerce kitabın, boyunlarını büküp soran bakışlarla kamyonlara hoyratça atılışı...

Ağlamayı unutacak kadar donmuş ve büyümüş gözlerle ana babalarının bacaklarına sarılan, oradan, konu komşunun zorlukla koparıp götürdüğü çocuklar...Elleriyle, göğüslerine oyuncakları gibi bastırdıkları ana-baba yüreğiyle, aile büyüklerine ya da komşulara emanet edilmiş küçücük çocuklar...

Morarıp buza kesmiş, artık yıllarca birbirine değmeyecek dudakların birbirlerine, gizlice, kısacık, orada hep donup kalacak, hep anımsanacak veda öpücükleri...

Neden gündüz gelmezler? Neden hep karanlığa sığınırlar?

Neyse...Şimdilik, anlı şanlı adları ziyaret ettiklerinden sanırım, yeni yeni öğreniyorlar, şafağın sökmesini beklemeyi. Sıradan insanlara karşı da bu nezaketi gösteriyorlar mı acaba ?

Neden, yazan, bilinen, tanınan düşünen kişilerin, aileleriyle yaşadığı evlere, arabalar dolusu görevliyle ve otomatik silahlarla gelirler?

Komşu evlerin küçücük küçücük aralanan perdelerinden içeriye kocaman kocaman korkular sızsın diye mi?

Teknolojinin bugünkü olanakları yoktu bir zamanlar. Uzaydan telefonlara yüklemeler, bilgisayarlara sızmalar vs... Cep telefonları yoktu. Telefon bile her evde bulunmazdı. Bilgisayar dediğinse henüz yeni doğmuş dev bir bebekti.

Ne garip...Canlıların yavruları küçücük doğuyor, sonra büyüyor. Teknolojinin yavruları ise kocaman doğup sonra küçülüyorlar, görünmez bile oluyorlar değil mi?

Kimi evlerden, orada yaşayanların hiç görmediği silah çıkıverirdi bazen. Kimi evlerden, orada yaşayanların hiç bilmediği kâğıtlar, belgeler, isim listeleri, defterler, yayınlar... Bildikleri de vardı elbette. Okudukları kitaplar, el altından ulaştırılmış yasaklı yayınlar da vardı ama çok şey de yasaktı doğrusu. Üstelik bunlardan alınacak ceza, öğrenmekten vazgeçmeğe değer, gözealınmaz türden değildi ki...

Görmedikleri, bilmedikleri KANITLARIN, evlerine sokuşturulup tıkıştırılmasındaki amaç, CEZAYI ARTTIRMAK İÇİNDİ. Bakın, ne kadar çok suçları var, demek için.

Ceyhun Atuf Kansu’nun “Bağımsızlık Gülü” adlı güzelim şiir kitabı “Bağımsızlık” sözcüğünden ötürü suç kanıtı sayılırdı da Sovyet devrimini anlatan “Saat On Üçte Generalim” kitabı, “general” sözcüğüne hürmeten rafta kalırdı. Böyle bilgiliydiler (!)...

Filmin ilk sahnelerinde az sayıda oyuncu görülürdü. Emekçilerin haklarını arayan demokratik örgütlerin yöneticileri olurdu bunlar. Filmin makarası ileri doğru sardıkça, sokaklar, vapur iskeleleri, terminaller, garlar, üstünde iri puntolarla “Aranıyor” yazılı fotoğraflarla donanır, radyo ve TV’den (O zaman TV’ler yoktu) bitmek tükenmek bilmez künyeler okunurdu. Bir yandan, doksan günlük gözaltı süresince durmaksızın çalışan işkencehaneler, dolup taşan mahpushaneler, bazıları onlarca yıl bitmeyen mahkemeler, darağaçları...

Sonra görülmemiş bir yağmur...Kapkara bir KİLLE iyice yoğrulmuş “ölü toprağı”nı yeryüzüne indiren bir yağmur. Bardaktan boşanırcasına...
O güne değin uyanmaya çabalayan, Hanya’yı Konya’yı anlamaya çalışan toplum, artık iyice bulanmış, sarılıp sarmalanmıştır bu yapışkan ve kazınması ZOR olan kile. Bu kil, arka planı görmeyi engeller.
Arka planda yoğun bir çalışma vardır. Anamal (Kapital) büyür ve karanlığı seven ellerde yoğunlaşır, el değiştirir, yeni ortaklıklar kurulur. Topraklarımıza, arazilerimize, ulusal servetimize bir şeyler olur. Kil öyle yoğundur ki biz, olan biteni göremeyiz. Yıllar yıllar yıllar gelir, geçer... Sonra...
Ben, zorla, sürekli ve kaç kez seyrettirilen bu filmi izlemekten bıktım.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkürler
Gönderen: Vildan Sevil / , Türkiye
6 Mart 2011
İnsanların davranışlarını, korkuları yönlendirir sevgili Aysu. Beynini satanları dışarda tutarsak, hiç bir çıkarı olmadan dediğin gibi düşünenleri de deneyimlenmiş korkuları yönlendiriyor. Öylesine derin travmatik izler kazınmış ki gelecekte ki tehlikenin çok daha büyük olduğunu göremiyorlar. Denize düşenin yılana sarılması misali..

:: senaryolar..
Gönderen: Aysu / , Türkiye
5 Mart 2011
melün bir sis ,en acı olan kısmı ise ,eski solcuların sözüm ona darbeleri yargılayacaklar safsatalarının kanıp başlarını aşağı yukarı evet biçiminde sallamaları ,hiç mi iran'daki tudeh partisinden ders almaz bunlar ,,elbette statükolara karşıyız ama bu oyunu görmezler mi

:: Film
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
5 Mart 2011
Biz bıktık ama onlar bıkmadı. Film diziye dönüştü artık... Tebrikler




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Referandum Gününden Hoş Sedalar
30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı (Dev, Baş İstiyor/ G. Akın)
Birgün Ben, Belki Bir Sığırcık Kolonisinin İçinde, Belki Yıldızlarla Birlikte Göklerde…
18 Mart 1915. Çanakkale O Gün Geçilmedi. Ya Bugün?
Sultanahmet"ten Femen Geçti Amma!.. Biz Ne Anladık Bu İşten?
Tahir Elçi ve Kendi Masumumuz, Kendi Mazlumumuz
Twetter’dan Esinlenerek 32 Kısım Tekmili Birden Sorular
Almanya, Hollanda, Türkiye Gerginliği ve Ah Şu Benim Şeytan
Ah Sevgilim, Aşkım Benim! 14 Şubat’ta Nerelere Gidelim?
Yazarın, Kitabın Çilesi ve Okurun Çığlığı

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
N. Ç!.. N. Ç!.. N. Ç"ler!.. Hepimiz Tecavüzcüyüz!..
Geçmişin İzdüşümünde Bir Kısır Döngü
İzedebiyat Üyelerine Açık Mektup: Koşun, Face Dayatmasına Karşı Durun!..
Erkek Egemen Toplumdan Erkek Dininin Egemen Olduğu Topluma
İzedebiyat Yönetimine ve Üyelerine Açık Mektup
Cumhuriyetin Rövanşı Ya da Şeriata Doğru Adım Adım Mı?..
Teslis Sendromu >> Ücretsiz E - Kitap: Hulki Can Duru
Savcı Mehmet Kiraz, Şafak, Bahtiyar, Elif… ve Dün, Bugün, Yarın…
Elsa"nın Gözleri, Yeni Bir Çeviriyle Şiir Dünyamızda = Hulki Can Duru: Fransızca Aslından Elsa"nın Gözleri
Kadın Sorunları, Piyasa ve Üreme Organlarımız/ (8 Mart Yazıları - IV)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Duruşma [Şiir]
Dedem Düşlerime Giriyor [Öykü]
Çocukların Çığlığından Göklerin Tılsımına [Öykü]
Dolunayda Uyku Tutmaz [Öykü]
Oy Madimak, Madimak!.. Sen Artık Türkülerle Değil, Ateşlerle Anılmaktasın [Öykü]
İlk Sosyalist Muhtar Fevzi Ağabey [Öykü]
Düşselin Gerçeğinde, Gerçeğin Düşselliğinde [Öykü]
Ben Ölürken [Öykü]
Gece, Mehtap, Selene, Apollon ve Ben [Öykü]
Aşk"a Geldin, Hoş Geldin!.. [Öykü]


Vildan Sevil kimdir?

Koşuşturmaktan yoruldu. Altmışından sonra, çok yabancısı olduğu teknolojiyle, sanal ortamda kalem oynatmaya kalktı. İletişim kurmak, duygu, düşünce, birikim paylaşmak, genç kuşaklardan yeni şeyler öğrenmek istedi. Yazarlık deneyimine burada adım attı. İşte böyle sınır tanımaz bir "dinazor ". . . Başarır mı acaba ?

Etkilendiği Yazarlar:
Marx, Engels, Freud, Nietzsche, Adorno, Horkheimer, Foucault, Antik Grek, Rus , Fransız yazını, Amado, Marquez, Llosa, Asturias, Lübnanlı Amin Maalouf...Elbette Nazım, Aragon, Neruda ve nice ozan/şair...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.