..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Kâmuran Esen




16 Ocak 2012
Perşembenin Geleceği Çarşambadan Belli Olur  
Kâmuran Esen
“ Suç iğde de var, yünde de var; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var.”


:BFIE:

Son zamanlarda yazılı basına (tabii ki cesaret edebilen gazetelere) yansıyan bazı haberler, hükümet tarafından getirilmesi düşünülen yeni düzenlemeler; devlet geleneklerinden sapmalar, vatandaşlarımızı şaşırtmış görünüyor. Günaydın! Kör müydünüz bugüne kadar, yoksa başka dünyada mı yaşıyordunuz? Perşembenin geleceği, çarşambadan belli olurmuş. Belliydi. Hatta salıdan, hadi daha gerçekçi olayım, pazartesiden belliydi.

Bizi biz yapan değerlerimize karşı çıkanlar, bunları içlerine hiçbir zaman sindirememiş olanlar, uzun zamandır emin adımlarla, yavaş yavaş ilerliyorlardı. Bizi alıştıra alıştıra, yavaş yavaş ilerliyorlardı; ki biz uyanmayalım, farkına varmayalım. Penceremizin önündeki körpe, küçük bir fidanın zamanla büyüyüp, görüş açımızı yavaş yavaş kapatması, evimizi aydınlatan güneş ışığımızı kesmesi gibi. Bizim de, bu ağacın odamızı karartmasına alışmamız gibi. Sanki, o ağaç hep orda varmış da, önümüz zaten hep kapalıymış gibi. O nedenle birçoğumuz, ışıklarımızın birer birer söndürüldüğünün farkına varamadık belki de. Ya da vardık, önemsemedik. Her şey yavaş yavaş olur zaten. Çocuğumuz gözümüzün önünde yavaş yavaş büyür, fark edemeyiz; ne zaman ki giysilerine sığamaz olur, işte o zaman anlarız çocuğumun büyüdüğünü.Tane tane yağan kar, bir bakarsınız ki yarım metre birikivermiş yerde. Onlarca basamaklı bir merdiven, basamakları tek tek çıkılarak tükenir. Damlaya damlaya nasıl göl olursa, damlaya damlaya da bir göl kurur. Ama ne yazık ki biz; gölümüzün su seviyesinin yavaş yavaş düşmesine hiç ses çıkarmadık. Gölün su seviyesi hızla düşmeye başladı,sesler de yükselmeye başladı: “Aaaaaa! Göl kurumak üzere.” Günaydın efendim günaydın!

Örneğin; 19 Mayıs kutlamaları kaldırılıyormuş. Derslerinin aksaması, törenlere tepki gösteren öğrenci velileri ile okul yönetiminin karşı karşıya geldiği ve hazırlıklarının uzun sürmesi gerekçesiyle.…Gösterilen bahane, hiç ama hiç ikna edici değil. Akşam öğününde yenilen yemekten rahatsızlık duyduk diye, akşam öğünü kaldırılır mı ? Arabasıyla kaza yapan kişi, arabasına bir daha binmemeli mi? Geçiniz efendim geçiniz! Hani bir masal vardı : Akarsuyun alt tarafında su içen kuzuya, "Suyumu kirletme" diyen kurdun masalı. Kuzu, "Ben akan suyun alt tarafındayım, senin suyunu nasıl kirletirim?" diye sorunca kurt Şöyle diyordu: "Ben seni yemeye karar verdim. Gerisi bahane..." 19 Mayıs kutlamalarını kaldırma bahaneleri, aynı kurdun bahanesine benziyor. Yemezler.

Örnek vermekle bitmez. Milli Eğitim Bakanı Ö.Dinçer, Mina Urgan’ın kaleme aldığı “Bir Dinozor’un Anıları” kitabını öğrencilerine öneren edebiyat öğretmeni hakkında inceleme yapıldığı iddialarını doğrulamış. Gerekçesi de şuymuş: “Kitabın küfür içermesi, Allah inancı hakkında kuşku yaratması ve içkiye özendirmesi.” Bu kitabı yıllar önce okudum. Ne içkiye başladım, ne de içimdeki Allah sevgimde ve inancımda bir azalma oldu. O kitaptan aklımda kalmış bir küfür hiç yok. Sevgili okuyucu; banka soyguncusunun hayatını anlatan filmi izleyip de banka soymaya kalkıştınız mı hiç?

Mudanya’da , ameliyat ettiği hastası 8 yaşındaki çocuğa sırf moral vermek için, yılbaşında Noel Baba kostümü giyerek hemşirelerle birlikte evini ziyaret eden doktor hakkında, Hastanede Noel Baba kostümüyle dolaştı diye soruşturma açılmış.Sağlık Bakanlığı, konuyla ilgili olarak, konunun ne olduğunun anlaşılması amacıyla inceleme yapıldığını, herhangi bir müfettiş görevlendirmesi ve soruşturma yapılmasının söz konusu olmadığını bildirmiş. Kendi kendilerini ele veriyorlar. Soruşturma açmamışlar da inceleme başlatmışlar. Ha Kel Hasan, ha Hasan Kel. Ne demiş atalarımız: "Çingene marifetini söylerken, hırsızlığını ele verir."

Cemaat toplumu olup çıktık. Bir bakan çıkıp, “Cemaatle aramızı kimse bozamaz.” diyebiliyor. İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, “ Fethullah Gülen'in hizmetleri takdirle karşılanması gerekirken, bu insanın yaşadıkları, ona bakış açımı daha da saygın ve sevgi dolu bir hale getiriyor.'' diyebiliyor. Aynı milletvekli, asli görevini unutup tv’de futbol yorumculuğu yapabiliyor. Üstelik bu işi hobi olarak yaptığını söyleyebiliyor. Sözlükte hobi’nin tarifi şudur: Her zamanki uğraşlarının dışında yer alan dinlendirici bir merak veya işlem; severek yapılan bir iş, bir vakit geçirme yolu…” Yani, para kazanılan bir iş değil. Hakan Şükür bu hobisinden(kendi ifadesiyle), 150 000 TL kazanıyor. Kaldı ki, yorumculuk yapabilmek için, her hafta saatlerce maç izlemesi gerekecek. Bu durumda yorumculuğu değil, vekilliği hobi olarak yapacak desem, o da olmaz. Çünkü vekillikten de para alıyor. Yani nerden baksanız, iler tutar tarafı yok. Hele hele, emekli vatandaş iş yeri açtığında maaşından kesinti yapıldığını düşününce, insan söyleyecek söz bulamıyor.

Bu ve benzeri durumlardan yenice rahatsızlık duyanların, şikâyet etmeye hiç hakları yok. Perşembenin geleceğini çarşambadan, hatta salıdan anlamalıydınız. Zamanında çıt demediğiniz için, şimdi küt diyemezsiniz. Şahsi çıkarlar peşinde koşmasaydınız,”Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” demeseydiniz, bunların hiç birisi yaşanmazdı. Dün ektiğiniz nohutlar şimdi leblebi oldu da başımızda şangırdıyor. Tepki göstermekte geç kaldınız, geç. Eşeğimizi kurt yedikten sonra, keşke rüya olsa diye dövünmenin hiç âlemi yok. Suçlu kim mi? Suç hepimizin. Kısacası; “ Suç iğde de var, yünde de var; çıkrıkta da var, yünü eğiren kancıkta da var.”





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Enflasyon Düşüyor (Muş)
Sinir Olduğum Tipler - 5
Fatma Nine'nin Günlüğü - 6
Fatma Nine'nin Günlüğü - 7
Dün Gece Bir Rüya Gördüm - 16
Sinir Olduğum Tipler - 4
Sinir Olduğum Tipler - 5
Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü / Yine Paralel Bir Ürya Gördüm
Mudurnu'lu Fatma Nine'nin Günlüğü - Diş Ağrısı Değil Kabir Azabı
Çocuklar ve Çiçekler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.