İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Ertan dünyadan habersiz, ağzına aldığı bir parça üstüpüyü sakız gibi çiğneyerek, ha bire gezerdi.Kapı üzerinde unutulmuş bir anahtar gördü mü hemen kapıyı kilitler, dükkan sahibinin gelmesini beklerdi.. Dükkan sahibi döndüğünde anahtarı verirken ateşine bakmayı ihmal etmez ve sorardı, deli misin yoksa hasta mısın, ateşin mi var diye. Dükkan sahibinin yanından ayrılırken de ha ayı ha derdi. Kente yeni taşınmıştım. Dükkanımın kapısını açtığımda anhtarı üstünde unutmuşum. Biraz sonra ince yapılı uzunca boylu biri geldi. Anahtarı kapıdan aldı, tam hey ne yapıyorsun sen diye seslenecektim ki kapıyı açtı. İçeri girdi. Elindeki anahtarı uzattı. Anahtarı elinden alırken diğer elini sert bir şekilde alnıma doğru uzattı. Benden en az on beş santim uzun olan adamın hareketine reflekslerimin etkisiyle sert bir şekilde karşılık verdim. Alnıma uzanan eli bileğinden yakalayarak yana ittim. Adamın canı yanmıştı. Ha ayı ha diyerek can havliyle kendisini sokağa attı. Karşı komşum olanları görmüştü. Hızla uzaklaşan kişiye Ertan diye seslendi. Erten geriye bakarak beni işaret etti. Ha ayı ha dedi ve tuzlayayım da kokma anlamında işaretler yaptı. Komşumun ısrarıyla geri döndü. Üçümüz de koltuklara oturduk. Çay ocağından getirttiğim çaylarla tanışmamızı kutladık. Ertan’la arkadaş olmuştuk artık. Sık, sık yanıma uğrar, nice ısrardan sonra çayımı içmeyi kabullenirdi. Bazen anahtarı kapıda unuttuğum olurdu. Anahtara kesinlikle ellemez, sadece anahtarı gösterir ve ha ayı ha demeden de edemezdi. Ertan’ın anahtar tutkusu ve üstüpü çiğneme tutkusunun yanında, sinema tutkusu da ünlüydü. Ağzında ki üstüpüyü sakız gibi çiğnerken, en öndeki sıraların ikincisine oturur, ayaklarını önündeki birinci sıranın arkalığına uzatarak boylu boyunca uzanarak filmi seyrederdi. Antrakta dahi bozmazdı bu oturuşunu. Kente İbrahim adında genç bir polis atanmıştı. Komiseriyle birlikte sinemadaki asayişi kontrol ediyorlardı. Komiser Ertan’ı çok yakından tanıdığı halde, gır gır olsun diye, polis İbrahim’e Baksana şu adamın oturuşuna. Hemen git onu uyar der. Polis İbrahim hemen Ertan’ın yanına gider ve onu hışımla dürter. Şişt hemşerim ne biçim oturuş bu böyle. Şöyle bir doğrulda adam gibi seyret der. Ertan geriye doğru bakar ve polis İbrahim’e Ha ayı ha derPolis İbrahim bakar ki karşısında ağzında üstüpü çiğneyen bir deli var, hemen komserin yanına döner ve Ama komiserim o adam deli der. Komiser gülerek Tamam ,tamam anlaşıldı der. Yıllar sonra, ayrıldığım kente dost ziyaretine gittiğimde Ertan’ı sordum Ölüsünü Saburhanede bir çukurda buldular yanıtını aldım. Dükkanımın sessiz, sakin ve özverili bekçisinin hayatını bir hela çukurunda noktalaması çok üzmüştü beni. Aklıma geldikçe rahmetle anarım Ertan’ı ÖZCAN NEVRES
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |