Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard |
|
||||||||||
|
Büyüyoruz, güçleniyoruz, Ortadoğu’nun hâkimi olacağız hayalleri Türkiye’nin orta doğuda aktif söylemelere ve koşuşturmalara itti. Bu aktif söylemin ve koşuşturmanın alt yapısı hazır mıydı? Ya da neye nasıl bir zemin hazırlanmıştı bilemiyoruz. Bilenlerin sayısını da merak ediyorum. Hâkim olmak, söz sahibi olmak güçlü ve net bir söylemin yanında sağlam ve geçerliliği olan projeler gerektirir. Peki, Türkiye’nin Ortadoğu kendi adına sunduğu genel geçer bir projesi var mı? Hayır, seslerin altında dış kaynaklı projelerin varlığına dair sesler de çoğunlukta. Peki, dış kaynaklı projelerde Türkiye’nin misyonu ne? Soruları çoğaltmak mümkün. Ama soru sormak ve var olan gelişmeler üzerine konuşmak ve yazmak kolay değil mi? Bize lazım olan gelişmelerin altında yatan cevabı olmayan ya da netliği bir türlü kesinleşemeyecek sorular sormak değildir. Çünkü ne soruyu soran ne de soruyu yönettiği okurlar da bir cevap vardır? Cevabı beklenen otoriteler ve siyasetçiler her zaman işi bulandırarak işin içinden çıkma yoluna giderler. Güçlü olmak, öncelikle kitlelerin bilinçli bir hareket oluşturmasıyladır. Güçlü orduları oluşturan da bilinçli kitlelerin varlığı ve desteğidir. Bilinçli olmak gidişatın yönünü duygularla değil, sağduyu ve mantıkla yaklaşılmasıdır. Maalesef bulunduğumuz nokta ise duygusal argümanlar üzerinde siyaset ve tepkiler oluşturulmaya çalışılıyor. Bilinçli kitleler içinde barındırdığı farklılıklara rağmen devletin, hükümetler üstü bir anlayışla iç ve dış politikasının çizgilerini çizip, bunu topluma sunmasıdır. Böylece kitleler, devletin ne isteyip, istemediğini bilecektir. Böylece kitlelerin yaklaşım tarzı da belirlenmiş olacaktır. Ayağı yere basmayan söylemlerin, slogan varı yaklaşımların, söylediklerini nereye vardığını bilmeyen, canı sıkılanın atıp tutmasının önüne geçileceği gibi nitelikli söylemler ortaya çıkacaktır. Ayrıca yıkıcı, kan dökmeye aç zihniyetlilerin pervasızca söylemlerinin de önüne geçilmiş olacaktır. Her devletin hayalidir; bulunduğu bölgeye ve dünyaya hâkim olmak. Diğer halkların ve devletlerin gidişatını ve yönetimlerini beğenmeyen ve kendi daha iyi lanse eden anlayışın sonucu olan bu durum aynı zaman da ilelebet devletin varlığını koruma güdüsü de taşımaktadır. Komşularını kontrol altında tutma ve örnek olma anlayışının, karşıdan nasıl göründüğü ya da karşılandığının pek hesaba alındığını sanmıyorum. Türkiye’nin politik duruşu güçlü ve bölgeye söz geçirmek ve barışçıl olmaktır. Birbirinin tersi anlayışı bir arada tutmaya çalışmak ya da hayal etmek Türkiye’nin yanıldığı bir anlayıştır. Hem orta doğuya lafını geçirtmek isteyeceksin hem de barışçıl yaklaşımlara sarılacaksın bu imkânsız bir hayal ürünüdür. Şimdiye kadar müttefik ABD, dünyaya sözü geçiyorsa bunun bir kısmını uyguladığı şiddet ve işgallere borçludur. Çünkü hiçbir devlet beylik laflara boyun eğmez. Üstün bir tarafının olmasına bakar. Öyleyse Türkiye’nin Ortadoğu devletlerine karşı müttefiki dışında üstün yönleri nedir ki? Güçlü olmak için elinizde sizi üstün kılan argümanlar olmalıdır. Bence şimdilik bu Türkiye’de bulunmamaktadır. Suriye’nin rahatlıkla bir Türk uçağını düşüyorsa bu da demektir ki Türkiye’nin komşularına üstünlüğü, politikacıların çıkardığı yaygaradan başka bir şey değildir. Barışçıl olmak, korkmak anlamında değildir. Ama bir devlet sizden ürkmüyorsa, saygı duymuyorsa ve en önemlisi sizi hesaba almıyorsa bu demektir ki, ülkenin stratejisinde sorun vardır. Sürekli işi uluslar arası arenaya taşımak, NATO’ya sırtını dayamak devleti güçlü yapmıyor. Haklı gibi gözükse de zedelenen bir imaj vardır. Avrupa’dan medet ummak şimdiye kadar gösterdi ki sorunları çözmeye yetmiyor. Bir devlet kendi ayakları üzerinde kalmayı bilmelidir. Bu kervanla yalnız yürümekle olur. İran bu konuda örnek alınabilir. Dünyaya meydan okuyan İran saygı ve korkuyla karışık bir ilgi görmektedir. Suriye, Rusya, İsrail, Yunanistan tutumlarında rahatlarsa devletin defalarca düşünmesi gerekir. Üstün ve güçlü olmak neyle olmalıdır? Osman Tatlı osmantatli@gmail.com www.osmantatli.com.tr
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |