Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Mudurnulu ve çok sevdiğim bir ablam; okullar açılıp sokaklar, caddeler okula giden öğrencilerle dolup taşınca, “Sokaklar çiçek açtı.” derdi.Yeni öğretim yılının başlamasıyla, sokaklar gerçekten çiçek açmış gibi oldu. Boy boy, cıvıl cıvıl ve aydınlık yüzlü öğrenciler, cadde ve sokaklara bir hareketlilik, bir renk getirdi. Kendilerinden çok şey beklediğimiz çocuklarımıza yeni öğretim yılı hayırlı ve uğurlu olsun. Eğitimciler umarım çiçeklerimizi soldurmazlar. Şairin(Hatice Kültür) dediği gibi: “Ben boş defter, kalem sensin / Doğru yazsan, yarın senin / Güzel yazsan, ikbal senin /Ama bir de karalarsan / Vicdan senin, vicdan senin öğretmenim.” Yalnız; 4+4+4 sistemi yüzünden dördüncü sınıfı bitiren ve bu yıl orta kısma başlayan erkek öğrencilerin kıyafetleri, kendilerine hiç yakışmamış. Henüz on bir veya on iki yaşında olan bu çocukların üzerindeki ceket, kravat ve ütülü pantolon çok komik duruyor. Her biri, minyatür adam gibi. Hani çok küçük yaşta evlendirilen zavallı kızlara, olgun yaştaki bir kadının giyeceği giysileri giydiririler ve o giysiler o küçücük gelinlerde nasıl eğreti durursa, bu çocukların üstünde de öyle eğreti duruyor ceket , kravat ve ütülü pantolon. Kötü ve eğreti görüntüyü bir yana bırakalım, çocuklar o giysilerin içinde rahat da edemezler.Teneffüste koşacaklar, oynayacaklar, hoplayıp zıplayacaklar yaşları gereği. O giysilerin içinde, bu çocuklar nasıl rahat hareket edebilirler ki? Geçen yıl dördüncü sınıfı bitiren benim zavallı (gerçekten zavallı durumuna düşürüldü) torunumu, yeni giysileriyle görmek için okula gittim. Teneffüs saatiydi ve çocuklar bahçede oynuyorlardı. Torunum, dış görünüşüyle koca bir adam, daha doğrusu koca adamları taklit eder gibiydi. Sanki, tiyatroda bir delikanlı rolünü oynuyor ama beceremiyordu. Kaldıramayacağı bir ağırlık vardı omuzlarında. Uzun kirpiklerinin gölgelediği mavi gözleriyle, belli belirsiz gülüşüyle, mahcup yüz ifadesiyle o kadar masum ve kırılgandı ki! İsmi konulmamış biri gibi geldi bana. Çocuklukla yetişkin görünümü arasında gidip geliyordu. Kıyafetine baktığımda, karşımda sanki koca bir delikanlı vardı, ya da resmi giysili bir devlet memuru. Ama kravatı gevşemiş, ceketinin yakası bir yana kaymış; yüzü, oynarken ter içinde kalmıştı. Bir yanı yetişkindi, diğer yanı- daha doğrusu gerçek yanı- çocuktu. Çocuk ruhu, tatlı yaramazlığı ve masumluğu, taşıdığı çocuksu duyguları, o takım elbisenin içine hapsedilmişti. Doğru dürüst yürüyemeyen bir çocuk, koşmaya zorlanıyordu. Bu yavrularımızı, böyle sıkıntıya sokmanın mantığını bir türlü çözemiyorum. Oyun çağındaki bir çocuğu sarıp sarmalamak hangi mantığa sığar? Ceket ve kravatın ve hatta ütülü pantolonun bu çocuklara vereceği sıkıntının onların ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Çocuklar, çocuk gibi giyinmeli. Kendilerinden; büyükler gibi giyinmeleri, büyükler gibi davranmaları beklenmemeli. Takım elbise giydirilmiş çocukların özgürlüklerinin kısıtlanacağını ve bu giysiler içindeyken, yapmak istedikleri bazı şeyleri yapamayacaklarını, buna bağlı olarak da kendilerini kötü hissedeceklerini düşünüyorum. En azından aynaya baktıklarında, kendilerine hiç yakışmayan giysilerinden rahatsız olacaklar. Ve takım elbiseden kurtulmak için, son ders zilinin bir an önce çalmasını bekleyecekler. Çocukların yaşına hiç de uygun olmayan bu giysilerin, onların ruh sağlığına olumsuz etki edeceğini düşündüğümü tekrarlamak istiyorum. Henüz dişleri çıkmamış bir bebeğe leblebi yedirmek ne kadar yanlışsa; oyun çağındaki çocuklara ceket, ütülü kumaş pantolon giydirmek, kravat taktırmak da en az o kadar yanlış. Diyeceksiniz ki “Sen psikolog musun?” Hayır! “Omletten anlamak için yumurtlamak gerekmez.” miş. Ayrıca; yirmi sekiz yıl öğretmenlik yaptım. Çocukların ruh halini, psikolojilerini, beklentilerini, endişelerini, korkularını, nelerden mutlu, nelerden mutsuz olacaklarını çok iyi bilirim. Emine Erdoğan, eğitimci ve psikolog olmadığı halde, 4+4+4 ü öven konuşmasında ; “ İlkokula başlama yaşının daha erkene alınmasıyla, bu yıl ilk kez 66 ay ve üzerindeki yavrularımız ders başı yapıyor. Anneler, babalar, bu öğrencilerimizin velileri hiç endişe etmesinler.” demiş. Yeni eğitim sistemi hakkında, eğitim- öğretimle hiç ilgisi olmayanlar bile görüş belirttiklerine göre; bir öğretmen olarak, çöp kadarcık çocuklara giydirilen takım elbise hakkında görüş belirtmek; bana sünnet değil, farzdır farz. .
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |