..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilge kişi her şeye şaşan kişidir. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sanat > Seval Deniz Karahaliloğlu




27 Mart 2014
Ruhumuza Bakan Atatürk ve Korkut Uluğ  
İnsanın yüreğini titreten bir çift göz size bakıyor. Ruhunuzun derinliklerine işliyor.

Seval Deniz Karahaliloğlu


İnsanın ruhuna dokunan bir şeyler var bu gözlerde. Binlerce kelime sadece duygu olup insanı ele geçiriyor. Bunu yüreğinde hisseden bir Fransız soylusu geçtiğimiz yıllarda Mustafa Kemal Paşa’nın tablosunu satın almak ister. Bundan bir kaç yıl önce, Paris Louvre Müzesi Carousell Salon Sergisinde yer alan Atatürk portresi Fransız soylusunu yüreğinden vurur. Fakat ressam Korkut Uluğ Çanakkale Şehitleri Sergisinde sergileyeceği için tabloyu satmaz. Çünkü bunlar, insanın ruhuna bakan duygu yüklü tablolar.


:ADIE:
Ruhumuza Bakan ATATÜRK ve Korkut Uluğ
Seval Deniz Karahaliloğlu

İzmir Bornova Işık Kent Eğitim Kampüsünde muhteşem bir Atatürk tabloları sergisi açıldı. Geçtiğimiz aylarda, İzmir ArtShop'da açılan bu sıra dışı sergi o kadar beğeni topladı ki yoğun istek üzerine tekrar sergilenme kararı alındı. Serginin bu kadar sevilmesinin nedeni Atatürk portrelerinin sanki canlı gibi olması. Bir an dile gelip sizinle konuşmaya başlayacaklarını zannediyorsunuz. Ama onlar zaten konuşuyorlar. Tablolara, size baktıkları kadar samimi bakarsanız Kurtuluş Savaşı destanını, Laik Türkiye Cumhuriyetinin nasıl ve hangi şartlar altında kurulduğunu ve Cumhuriyet Devrimlerinin öykülerini dinleyebilirsiniz. Yeter ki kulak verin.

İnsanın yüreğini titreten bir çift göz size bakıyor. Ruhunuzun derinliklerine işliyor.
Atatürk resimlerine duyulan bu ilgi Mustafa Kemal’in gözlerinden kaynaklanıyor.
Gözlerde yoğunlaşan bütün duygular yüze mükemmel bir duyarlılıkla dağılıyor. O nedenle, tablolara bakanlar büyülenmiş biçimde Atatürk'ün gözlerinde kayboluyor. Yakın plan Atatürk tabloları insanı çarpıyor. Karşımızda etten kemikten bir insan var. Dokunma mesafesindeki büyük ebatlı tablolardaki bakışlar insanı delip geçiyor.

İnsanın ruhuna dokunan bir şeyler var bu gözlerde. Binlerce kelime sadece duygu olup insanı ele geçiriyor. Bunu yüreğinde hisseden bir Fransız soylusu geçtiğimiz yıllarda Mustafa Kemal Paşa’nın tablosunu satın almak ister. Bundan bir kaç yıl önce, Paris Louvre Müzesi Carousell Salon Sergisinde yer alan Atatürk portresi Fransız soylusunu yüreğinden vurur. Fakat ressam Korkut Uluğ Çanakkale Şehitleri Sergisinde sergileyeceği için tabloyu satmaz. Çünkü bunlar, insanın ruhuna bakan duygu yüklü tablolar.

Sadece duygu yok. Bir hayat tarzı da var. Mesela fötr şapkasıyla gördüğümüz Atarürk şapka devriminden hemen sonra Anadolu’yu gezer, Türk insanını çağdaş medeniyet çizgisine çekebilmek için şapkasıyla, kılık kıyafetiyle ama en önemlisi tavrıyla örnek olur. “Fötr Şapkalı Atatürk”’e bakarken düşünmeden edemiyor insan. Sevgili Atatürk, bu milleti karanlık yobazların pençesinden kurtarıp aydınlık, müreffeh bir Türkiye kurma hayaliyle yaşadın. Hep öncü oldun. Asil ve vakur tavırlarınla bir devlet adamının nasıl olması gerektiğini gösterdin. Giyimindeki ince zevk, ağırbaşlı beyefendi tavrınla hep saygı gördün ve sevildin. Sen daima çağdaşlığın simgesi fötr şapkanla anımsanacaksın. Ama bugün bazı kişiler başlarına sütyen geçirmekte beis görmezken, tablodan bize soru soran bakışlarla bakıyorsun? Türkiye'nin nereden nereye geldiğini sordurtan, düşündüren bakışlarla içimize bakıyorsun. Tek bir bakışınla her şeyi anlatıyorsun.
Kalpaklı Tablo. Milli Mücadele yılları. Tam anlamıyla yokluk, sefalet, yobazlık, cehalet, dize kadar ihanet ama asla umutsuzluk değil. Mustafa Kemal Paşa vatanı kurtarmak için 72 cephede 7 düvele karşı savaşıyor. Bu ölümüne bir savaş. “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır”. Mustafa Kemal Paşa ileriye, uzaklara bakıyor. Geleceği görüyor. Kuracağı Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri o gözlerde atılıyor. Bu bakışlardan kaçmak, saklanmak mümkün değil. Bazı kansızlar o nedenle Atamızın yüzüne bakamıyorlar. Gözlerindeki anlamdan kaçamadıkları için....

Profilden bir tablo. İnsancıl, sıradan bir baba. Bu bizim milletimizin, Türk Milletinin babası. Sıcak sevecen, kızı Ülkü’yle oynayıp, ona yeni Türk Alfabesini öğretecek kadar ilgili bir baba. Düşünceli, asil ve vakur... Mavi Atatürk. Mavinin hüznü vurmuş Mustafa Kemal Paşanın üzerine iç düşmanlar, dış düşmanlarla çepeçevre sarılmışken direnmek kolay mı? Dış düşmanlar neyse, ama iç düşmanlar? Vatan hainleri? Onları ne yapacaksınız? O nedenle, bu hüzün. Kendinden olanın, mübarek Anadolu topraklarında yetişmiş, beslenmiş olanların ihanetine katlanmak daha ağırdır çünkü...
Mehmetçik ve Anzak Askeri. Mustafa Kemal Paşa Çanakkale Savaşı sonrasında hayatını kaybeden Anzak askerleri için “oğullarını bu topraklarda kaybeden anneler evlatlarınız için üzülmeyiniz. Onlar şimdi Mehmetçik ile koyun koyuna yatıyor. Artık onlar bizim çocuklarımızdır” der. İşte bu olağanüstü insancıllık ve duyarlılık Korkut Uluğ’un fırçasında tabloya dönüşür. Bir zamanlar karşı taraflarda savaşan Mehmetçik ve John şimdi aynı topraklarda koyun koyuna yatan kardeştirler.

Ressam Korkut Uluğ Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerini yaparken yaşadıklarını şöyle anlatıyor. “ …Mustafa Kemal'imizin portrelerini yaparken gözü için kullandığım bir lacivert boya damlası ya da ''Çanakkale, Kuva-yı Milliye'' serisini yaparken kullandığım bir kırmızı fırça vuruşu beni ağlatmaya yetiyordu. O an Mustafa Kemal 'i yaşıyordum, benim için çarpışan ve şehit olan Anadolu insanını minnetle anıyordum. Yıllarca süren bu çalışmalarda tüm bu güzel insanların yaşadığı dehşetli olaylar hep içimdeydi, tabloları yaparken hep benimle birlikteydi…”

Burada amaç, bir şeyler satmak değil. Zaten satmayı, çalmayı başımızda bulunan çok sesli bir koro mükemmel bir biçimde beceriyor. Hayır, burada amaç bir şeyler "paylaşmak". İnsani bir şeyler "paylaşabilmek" ! İnsani duyarlılığın ortak paydasında buluşabileceğimiz bu sergi, gelecek kuşaklara miras olarak kalabilecek bir hazine olma özelliğini taşıyor. Anneler babalar, çocuklar, gençler şimdi Laik Cumhuriyetin değerini anlayabilmek için Atatürk’ü bir kez daha hatırlama ve onun ideallerini anımsama zamanı. 18 Mart Çanakkale Şehitlerimizi anma haftası kapsamında açılan Atatürk Resimleri sergisi İzmir Bornova Işık Kent Eğitim Kampüsünde Nisan ayı sonuna kadar gezilebilir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Tiyatronun Sesi Radyosu" Canlı Yayında Sevgili Dinleyiciler…
"Farz Edelim ki Ben Schubert"im"
Astor Piazzolla Dinlenecek, Tango Öğrenilecek ve Sonra da Öl
Saksafoncu Sevgilim
Piyano Taburesindeki Kurt : Emre Elivar
Küçük İşler Büyük Düşler
Bir Trompet Dolusu Maffycik…
Yıldız Kenter, Oscar ve Pembeli Meleği
Efesli Olmanın Binlerce Yıllık Keyfi
Tijen Hasçilingir"den Ters Köşeye Yatıran Resimler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tiyatro, Gabriel Garcia Marquez, Üç Silahşörler Balesi ve Annem
Tarla Cadısı, Anneanne ve Neveser Hanım
Çocukluğunu Cebinde Taşıyan Adam : 60. Sanat Yılında Prof. Dr. Özdemir Nutku
Aşkın Üreme Mevsimi
Özgeçmiş...
Pazar"ların Shakespeare"li Kıymalısı
Çizgiler
Bana Parlak Kırmızı Pabuçlar Veren Allahım….
Anneee…
Beş Çayı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.