..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan bir küçük dünyadır. (Mibres Kosmos) -Demokritos
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sanat > Seval Deniz Karahaliloğlu




22 Mart 2004
Piyano Taburesindeki Kurt : Emre Elivar  
Genç bir kurt adam piyanist olmaya karar verirse ne olur?

Seval Deniz Karahaliloğlu


‘Tamam’ dedim kendi kendime, şimdi koca piyanoyu, nescafe tabağının kenarına iliştirilmiş çikolatalı gofret misali yiyecek, daha sonra parmaklarına yapışan tuşları, arta kalan çikolata parçaları gibi yalayıp yuttuktan sonra keyifle arkasına ya


:CBIB:
Piyano Taburesindeki Kurt : Emre Elivar

Seval Deniz Karahaliloğlu

Genç bir kurt adam piyanist olmaya karar verirse ne olur?

El ilanının üzerindeki resme bakınca bir an için bayağı halim selim bir görünüşü var dediğimi hatırlıyorum.
Ama gözlerinde yakaladığım o tuhaf pırıltı sanki bu düşüncemi yalanlıyormuş gibi görünüyordu.
Hani şu hafif alaycı ‘alaca karanlık kuşağı’ hikayelerinde olduğu gibi.
Konsere gidince anladım haklı olduğumu.
Emre Elivar, yani şu sözünü ettiğimiz genç ‘kurt adam’, yeni nesil, son dönemin canavar piyanistlerinden birisi.
Yeteneğinin ötesinde, konser sırasında piyanoyla yaşadıkları inanılır gibi değil.
Johann Sebastian Bach’ın, 3. Fransız Suiti’ni akıllı uslu icra eden Emre’ye, Ludwig van Beethoven’ın 23. Piyano Sonatı’nda bir haller oldu.
İlk önce yüzü değişti, sonra Buffy Vampire’daki Angel gibi elleri pençeye dönüştü.
Ve Emre ile piyano arasında, dünyanın daha önce hiç tanık olmadığı türden tutkulu, çılgın ve ürkütücü bir aşk yaşanmaya başladı.
Artık tamamıyla bir ‘kurt adama’ dönüşen Emre’nin çıkardığı hırıltılı nefes alıp vermeler arasında, Fa Minörler el ele tutuşarak müzik tarihinin belki de en unutulmaz aşkını terennüm ettiler.
Zaman geldi, notalar arasında büyük bir savaş yaşandı.
Minörlerle majörler feci kapıştı.
Kahraman fa gamı, kendini büyük bir cesaretle savundu.
Emre, kalından inceye tüm tuşları şöyle bir sıradan geçirdiğinde anladım ki, büyük usta Beethoven ‘Op. 57 Appasionata’yı, Emre için yazmış.
Bir an iki eli tuşların üzerinde büyüdü, büyüdü, büyüdü, ….
‘Tamam’ dedim kendi kendime, şimdi koca piyanoyu, nescafe tabağının kenarına iliştirilmiş çikolatalı gofret misali yiyecek, daha sonra parmaklarına yapışan tuşları, arta kalan çikolata parçaları gibi yalayıp yuttuktan sonra keyifle arkasına yaslanacak.
Yoo, hayır, Emre Elivar hala çalmaya devam ediyor.
Hala tutkulu, hissettiği aşktan yüzü gerilmiş, bitap düşmüş bir şekilde çalmaya devam ediyor.
Bizim bilmediğimiz bir boyutta, piyanoyla arasında yaşanan özel ilişkiden fena halde rahatsız, çaresiz bir seyirci olarak, koltuğuma büzüldükçe büzülüyorum.
Neredeyse, ‘parmak kız’ olsam ve salona dağılan o nazik notaların birine tutunarak aşağı doğru süzülsem diyorum ama nafile, hala oradayım.
Nutkum tutulmuş bir şekilde onu izliyorum.
Appasionata’nın son tuşlarıyla da vedalaşınca, nihayet normale dönüyor.
Üzerinde aynı kıyafet var.
Fakat, diğeri nereye gitti diye soruyorum.
Burada, bence ciddi bir ‘Dr Jekyll ve Mr Hyde’ hikayesi ile karşı karşıyayız.
Çünkü, seyircileri selamlayan efendi, kibar ve mütevazı görünüşlü bu genç adamla, demin piyano taburesinde oturan ‘kurt adam’ arasında zerrece benzerlik yok.
Çılgın gibi alkışladıktan sonra, sessizce koltuğumdan kalkıp çıkışa doğru gidiyorum.
Çünkü, konserin ikinci bölümüne kalbim dayanamayabilir.
Aslına bakarsanız, ne Emre Elivar’a, ne Beethoven’a ne de kendime yazık etmek istemiyorum ve şundan kesinlikle eminim ki, ‘Appasionate’ bir daha asla bu kadar ‘muhteşem’ bir biçimde icra edilemeyecek.
Yolda yürürken düşünüyorum da biz Viyana kapılarına gönderdiğimiz askerlerimize, yeniçerilerimize ve imajımıza boşuna yazık etmişiz.
Ne gerek vardı, onca tantanaya efendim?
Ver eline Beethoven’ın notalarını, gönder Emre Elivar’ı Viyana kapılarına, göstersin dünyanın kaç bucak olduğunu o züppe Avrupalılara.
İşte, o zaman gerçekten gönül rahatlığı ile bağırabilirlerdi.
Oh, Mumy Türkler geliyor!!!...





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sanat kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Tiyatronun Sesi Radyosu" Canlı Yayında Sevgili Dinleyiciler…
"Farz Edelim ki Ben Schubert"im"
Astor Piazzolla Dinlenecek, Tango Öğrenilecek ve Sonra da Öl
Saksafoncu Sevgilim
Küçük İşler Büyük Düşler
Bir Trompet Dolusu Maffycik…
Ruhumuza Bakan Atatürk ve Korkut Uluğ
Yıldız Kenter, Oscar ve Pembeli Meleği
Efesli Olmanın Binlerce Yıllık Keyfi
Tijen Hasçilingir"den Ters Köşeye Yatıran Resimler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tiyatro, Gabriel Garcia Marquez, Üç Silahşörler Balesi ve Annem
Tarla Cadısı, Anneanne ve Neveser Hanım
Çocukluğunu Cebinde Taşıyan Adam : 60. Sanat Yılında Prof. Dr. Özdemir Nutku
Aşkın Üreme Mevsimi
Özgeçmiş...
Pazar"ların Shakespeare"li Kıymalısı
Çizgiler
Bana Parlak Kırmızı Pabuçlar Veren Allahım….
Anneee…
Beş Çayı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İbneler ve Çocuk Cesetleri [Şiir]
Komşu Çocuğu [Şiir]
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… [Şiir]
İhtiyaçtan [Şiir]
Deli mi Ne? [Şiir]
Sakız Reçeli Seven Yare Mektuplar [Şiir]
Bir Nefes Alıp Verme Uzunluğunda… [Şiir]
Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti... [Şiir]
Pimpirikli Hanımın, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Şiir]
Yere Göğe Sığamıyorum… [Şiir]


Seval Deniz Karahaliloğlu kimdir?

Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.

Etkilendiği Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.