Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Torunum uçun çok üzülüyom sevgili günlüğüm. Zavallı torunum ! Sanki çocuk değil de Milli Eğitimin gözünde, gırık bi göynek düğmesi. Kendisine çok garnım yanıyo. Nuçun deyecek olursan sevgili günlüğüm, anlatıverim: ....Üç havta önce torun okula başladı. Birinci sınıfları, öteki sınıflardan bi havta önce eğitime aldıla, akılları sıra. Anası, bubası, ben bi heyecanla gitdik okula. Okulun ilk günü, yanında olmak, onun sevincini paylaşmak istedik. Çocukdan çok biz heyecanlıyız. Biz heyecanlıyız da, asıl heyecanlı olması gerekenlerde tık yok. Çünkü, hemen hepsini küstürmüşle. Çocuk dersen, günlerdir bi heyecan içinde ki, sorma gitsin. Aklına geldikçe, “ Gaç akşam daha yatıp da okula gidecem?” diye sordu durdu zavallı. Sanki okulda, kendisini bekleyen atanmış bir öğretmen varmış gibi, eğitim öğretime hazır bir sınıfı varmış gibi. Ne bilsin çocuk milli eğitimdeki karmaşayı. Ne bilsin, okullarda öğretmen eksikliği olduğunu, sınıfının badana bile yapılmadığını. Sanıyo ki, öğretmen sınıfda hazır, öğrencileri bekliyo, elinde bi demet çiçekle. Hayalden kim ölmüş? Onun uçun okula gitmeye can atıyo. Sınıfın duvarlarının fare kemirmiş gibi oyuk oyuk olduğundan, badana bile yapılmadığından haberi yok ki. Okulun ilk günü, kendisini okulda karşılayan öğretmen olmayacağından; zaten olan öğretmenin de tayini çıktığından haberi yok. Biz büyüklerin de yoktu tabi. Ancak, haberlerde dinlemiştik, gazetelerde okumuştuk; öğretmen tayinlerinin okullar açıldıktan sonra yapılacağını. Mudurnu’da hiçbir okulun asil müdürü yok sevgili günlüğüm. Hepsi başga yerlere tayin edilmiş, şincilik vekil olarak müdürlük yapıyorla. Her an gidebilirle senin anlayacağın. Bakanlık, Mudurnu’da ne gadar okul müdürü varısa, tamamını görevden almış. Neymiş efendim, puanları düşükmüş. Kimle veriyo bu puanları bilmiyom tabi. Düşük puanla nasıl müdür vekilliği yapıyorla, onu da anlayamadım. Sonra, aycık düşününce buldum sevgili günlüğüm. Bakanlık, bizim bu başarısız(!), puanı düşük( güya) müdürlere; “Biz, senin yerine kendi adamlarımızdan birini getirecez de; o gelinceye gadar sen şimdilik yerinde durakoy.” demek isdiyorla. Bunu tahmin etmek veya anlamak için süper zekâ olmaya gerek yok. Sorarım sana sevgili günlüğüm; görevden alınan ve görevini vekaleten(emanetçi gibi) yürüten o okul müdüründe gırgınlık olmaz mı, hevesi gaçmaz mı, görev aşkı, çalışma isteği diye bir şeyi galır mı? Galmaz. Bi de sevgili günlüğüm, aklımın ermediği bi şey var: Tüm başarısız okul müdürleri Mudurnu’ya mı toplanmış? Gerede’deki, Dörtdivan’daki bütün okul müdürleri çok başarılı oldukları uçun mu yerlerinde duruyorla? Madem bizim müdürlerimiz o kadar başarısızdı da, neden onlara yıllarca müdürlük yapdırdınız? Gaç senedir nerdeydiniz? Şinciye gadar nuçun görevden almadınız? Ne oldu da, bu müdürler aniden başarısız oldula? Ya da iktidara ne diye ters düştüle birden bire, gül gibi geçinip dururken? Okullar açıldı, okullarda müdür yok, bazı sınıfların öğretmeni yok. Neyse ki, geçici görevli bir öğretmen verdiler de iki şubenin çocuklarına, bizim torun ortada galmadı. Çocuğun da gafası garışdı.” Bu öğretmen benim öğretmenim değilmiş, nerde benim öğretmenim ?” diyo. Tabi biz de çocuğa; “Oğlum, siz çocuklar olmasanız Milli Eğitimin işi ne gadar golay olacak,” diyemiyoz. Bu durumun müsebbibi ne öğretmen, ne okul müdürü, ne de Milli Eğitim Müdürü. Okullardaki öğretmen açığının, okulun ve sınıfların eğitim öğretime hazır olmayışının tek sorumlusu ve suçlusu Milli Eğitim Bakanlığı. Okullar açılmış; öğretmen tayin bekliyo, vekil müdür gitmek için gün sayıyo, öğretmen dersen tayini çıktığı için, ilişiği kesilmediği halde derse girmiyo. Henüz on yaşına gelmiş gız öğrencilerin başını gapatacağınıza; aklınız sıra kıyafet özgürlüğü(güya) getireceğinize, önce asıl işinizi yapın siz. Önceliğiniz türban olacağına, sağlam bi eğitim olsun. Sanki her şey tamam da, sıra barmak gadar gızların başını gapatmaya geldi. Senin anlayacağın sevgili günlüğüm, bu yaşa geldim; Milli Eğitimde böyle bi kıyım görmedim. Böyle bi tutarsızlık, böyle adam kayırmaca, böyle bi belirsizlik görmedim. Zavallı torunum! Ona, ailesi olarak verdiğimiz değerin keşke binde birini Milli Eğitim Bakanlığı verebilseydi. Çoluk çocuğumuz bu çarpık düzenin, milli eğitimin yazboz politikalarının kurbanı olmasaydı. Hoşca gal sevgili günlüğüm. Görüşürüz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Kâmuran Esen, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |