Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon |
|
||||||||||
|
Sorumlu adanmış: ''Yüzeysel'' ve ''şişirme'' oluşumlardan uzak, sembolik, akademik ve kültürel değerler bataklığına saplanmadan, kalıcı (ilahi) ve olgun (Kamil) değerler manzumesine adanmış, ilgi çekmenin ötesinde ilginç olanı başarmanın kazanımlarına gönül verebilme algısına sahip olmuş kişiliktir. Sorumlu adanmış: “Sürekli devrim” bilincinin, sınıfsal bir tabakaya ait olmadığını, her müslümanın tabi'i bir hakkı ve hakkı olduğu kadar sorumluluk alanına giren, değilse en erken süreçte aday olmaya, kendi adına sorumluklarını yerine getirendir. Sorumlu adanmış: Objeler dünyasındaki değerlerin, dolaylı-dolaysız insana ait içsel dünyayı değersizleştirdiğini bilendir. Emek eşittir metanın dönüşümünden önce, dönüşüm için gerekli olan fikirlerin üretimidir. Yalnız meta üretmeyi düşünen fikir, kendi sahasında değer kabul edilse de asıl muhtevada İlahi insanı eğitmeye yeterli olmadığından değer bulmaması gereken fikirdir. Üretilen fikirler, kişioğlunun içdünyasında var olan bilginin yeniden biçimlenmesini zorunlu kılmalıdır. Başka bir ifade ile içte var olan fay hatlarının harekete geçip, enerjisini dışa aktarıp boşaltan(topluma aktaran), zorunlu etkileşmeyi birlikte getiren bir bilgi olmalıdır. Sınıf mücadelesi; ezenle ezilenden öteye, daha büyük bir evrim geçirmeli ki kitlesel(evrensel) adalet için mevcut sınıf mücadelesi, '' doğru(semavi) bilginin yerli yerinde kullanılması'' ve bunun kaçınılmaz sonucu olan hedeften sapmamak ve kendine yeniden bir güzergah belirleyebilmesidir!.. Öze dönüş: ''Öze dönüş'' mutlak değerlerin asıl kaynağına(ilahi öğretiler ve öğretilerin koruyucuları) dönüş demekse, yeni bir bakış ve görüş açısı kazanmış, Tradesyonel(geleneksel) yaklaşımdan uzak, Statükocu tavırlardan sıyrılmış, zeki kavrayış ve bilgiye dayalı yeni bir diriliş ve sosyal yaşam gerekliliklerini bünyesinde barındıran İslam'a dönüş olarak algılanma sorumluluğunu getirmelidir. Bu eleştirel tablo içinde ''ezberleri bozan'', Tevhid, Nübuvvet, Adalet ve Hürriyet temelinde yükselen devrimci nefhanın (ki bu nefhanın kendisine ait bir kutsallığı var) teori ve pratiğini birleştiriciliği ile şu ana kadar yaşanan ''sürekli kırılmaların" onarımına anlamlı bir katkı sağlayacağı, aşama, aşama netleşme zorunluluğunu da beraberinde getireceğini, nihai hedefte ise... Hedefin kendine has yörüngesine oturması ile birlikte, bu zamana kadar alınan geri dönüşümler ''ezberi bozma (yeni mesaj)'ın'' ne kadar anlamlı olduğunu açıklayabilir. Ezber bozmak: ''Salt fikri mücadele verenler'' ve ''rahatı yerinde olanlar'' için, bu dönüşüm belkide bir hobi olmaktan öte bir şey değildir! Düşüncenin doruklarına ulaşmak, mutlaka taşlı ve dikenli yollardan geçmeyi zorunlu kılar. Ne var ki; ''Düşünce'nin özünü de ''Tarih Kitapları''nın tozlu sayfalarında aramaktan ziyade kişioğlunun kendi iç dünyasında araması gerektiği kaçınılmaz hakikattır... Hem mücadeleleri şehirlerin görkemli saraylarında değil, belki de ara sokaklardaki kuytu, küflü, nemli, başkalarınca (fildişi kulelerde oturanlar) varoş kabul edilen yerlerde aramak gerekir! Şunu da eklemek gerekir ki, Özgür yarınlara özlem duyan yürekler, kendilerinde buldukları dinamiklik ve imkanları nisbetinde katkıda bulunmalılar. Sürekli devrim bilincinin zorluğu ve zorunluluğuyla birlikte ''statükoya karşı'' koyabilen özgür hareketlerin yeterli bilinç düzeyine erişmediği takdirde, göreceli dönüşümlerin ''Devrimci İslam''a katkısı kendini sorgudan kurtarabilir iddiasında kimse bulunmamalı. Kaldı ki devrimler, kendini zorunlu olarak kaşrıya tehlike ve tehdit sunarken, devrimin kendiside karşının saldırı tehlikesinden kurtulamaz. Olgunun kendisi parçadan bütüne (evrensel) doğru yol alırken, parçanın kendisi bütünle alması gerekeni, süreç (zaman) sonrası bütünün kemaletini kendisinde bulacaktır. Bu konuda ki son tümce: ''Dinamik İslam ekolü'' nün öncü kadro konumundaki bireylerin yeni çıkışları (ki bu çıkış kendi kıstaslarını miheng kabulüne getirtirir), daha sağlıklı tahlillerin gerekliliğine duyulan ihtiyaç, tavsiye olmanın ötesinde, ''olmazsa olmaz'' aşamasına getirmiştir. Tavını almış demiri döven usta gibi, zaanatkarlığın zerafetini ürettiğine yansıtandır. Muhammed CAN -Frankfurt
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |