Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bilişim ve bilgisayar çağı da dedik ya, yaşadığımız yirmi birinci yüzyıla, bilişim, o kadar geniş bir kavram ki aklınıza gelebilecek bir çok şey bilişimin konusu içinde yer alıyor haliyle. Bilgisayar, İnternet ve sosyal medyada bunların en başlıcalarından. Günümüz Türkiye'sinde ve diğer gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerde bilgisayar ve sosyal medyayı kullanmayan insanlar nerede ise yok denecek kadar az. Bir de çoğu zaman, sosyal medya kullanıcıları tarafından küçümseniyorlar çeşitli ortamlarda. ''Aaa sizin daha fecebook'unuz yok mu?'' Ya da ''Bu gün Twitter kullanmayan insan olur mu hiç, nasıl olmaz sizin, anlamış değilim.'' İşte böyle durumlar. Sanki siz ananızın karnından twitter ya da face ile mi doğdunuz? Bakıyorum daha ilkokula yeni başlamış bire ya da ikiye giden çocukların çoğusunun gözleri bozuk. Tamam, bilgisayardan geri kalmasınlar ama bununda bir sınırı, derecesi olmalı. Ana babalar lütfen bu konuya dikkat etsinler. Sokaklarda çocuk oyunu diye, çocuk diye bir şey kalmadı bu sosyal medya yüzünden. Belki bunlardan bir nesil sonra daha da kötü olacak dünyaya gelen çocukların durumu eğer acil önlemler alınmazsa... Birbiri ile yüz yüze iletişim kuramayan insanlar her ne hikmet ise sosyal medyada birbirlerine karşı her türlü naneyi yiyorlar. Birbirlerini dürtüyorlar, çiçek gönderiyorlar, öpücük yolluyorlar, yüzlerine karşı ''Seni Seviyorum'' diyemedikleri insanlara mesaj yazarak ilanı aşk ediyorlar. Sahte isimler ile hesaplar açıyorlar. Bayanlar, erkek oluyor bir an da, erkekler bayan, karışıyor kimlikler ve cinsiyetler. ''Ay bu gün kahvaltıdaydık, çok eğlendik çoook, yanımızda da Hüsnü ile karısı vardı.'' şip şak fotosunu çek yolla faceye veya twitter'e... ''Aha da kavun kestim ailecek yiyoruz.'' şipşak faceye... Karşıdan cevap yazılır ''İnsan bize de ayırır biraz yahu.'' at face de karşı tarafa mesaj. Laf olsun torba dolsun sanki ayırsa ya da gel buyur dese yiyeceksin. Ayrı şehirlerdesiniz ne yapsın adam sana kavunu kargo ile mi göndersin? En çok acınacak durumda çocuklar aslında. Elli daireli apartmanlarda, çocuklarımızın bir tane doğru düzgün, can yoldaşı olabileceği, zaman zaman sırlarını, zaman zaman yaşadıklarını, sorunlarını paylaşacakları arkadaşları yok maalesef. Ne acı bir durum. Bazı insanlar ve çocuklar nerede ise karşısında ki insan ile düzgün konuşmayı unuttu, cümle kurmaktan bile acizler. Tamam, hiç bir zaman bilgisayarın, İnternet'in, sosyal medyanın faydalarını göz ardı edecek değiliz, ama aşırı kullanım olduğu zaman çocuklarımızın, diğer olgunlaşmış insanların başına gelen olaylar onları asosyal olmaya doğru itmektedir bu da haliyle toplumda ki birlik, beraberlik, yardımseverlik duygularını törpülemek ile kalmayacak daha ileri ki yıllarda da toplumsal ve sosyal çalkantılara yol açabilecek sakıncalı durumlar doğuracaktır. Allah bizim ve çocuklarımızın yar ve yardımcısı olsun. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |