640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
Kim kopardıysa onu hayattan, öyle ya ağzı dili yok ki ona lanet bile okuyamaz, küfür bile edemez, tek bir kötü söz dahi söylemezdi... Hatta içinde birileri varsa, onlar bile sesini çıkaramazdı... Nihayetinde onlarda elma kurduydular, ağızları var dilleri yok. Hatta ağızları dilleri bile yok belki... Şehzadeler Şehri Amasya’dakiler de bayağı meşhurdu... Hani Nazım demiş ya ’’Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?’’ sanırım öyle bir mecburiyet yok... Elmanın bizi sevmesi şart olmasa da, elma yanaklı ufacık çocukları, mini mini bebeleri hepimiz bir başka severiz, gider yanaklarında bir de makas alırız... Makas da bizi tatmin etmez bazen, bir de popolarına şaplak vururuz... Şaplak da yetmez bazen alırız kucağımıza havaya atıp tutmaya çalışırız. Tutarsak sıkıntı yok da tutamazsak, sıkıntılar çıkabilir... Bizim memlekette her şeyin bir güzeli var. Yöre yöre güzeller çıkar ortaya. Diyarbakır da Karpuz Güzeli seçilir mesela, İzmir de Üzüm Güzeli, Antalya da Portakal Güzeli, Mandalina Güzeli, Hatta Muz Güzeli, Giresun da Fındık Güzeli, Siirt de Fıstık Güzeli... Onlar olurda Elma Güzeli olmaz mı? O da vardır mutlaka... Bu elma zibidisinin, zibidi dediğime bakmayın, sevdiğimden takılıyorum ben ona, dünya üzerinde 7500 den fazla çeşidi varmış. Her gün bir elma çeşidini denemeye kalksak bile 20 yıldan uzun sürecek hepsini denemek... Malusdomesticaphobia adında bir fobi var. Yani elma fobisi imiş bu da... Bende ilk defa duydum. Gerçekten çok ilginç bir ismi var... Sabah yenen bir elma, uykuyu açıp kendine getirmede kahveden çok daha etkiliymiş bunu da belirtelim... Jonglorlük yapmak istiyorsanız her türlü elmayı kullanabilirsiniz... Yere düşse bile kırılmaz, etmez, size sıkıntı vermez... Bir de çocukluğumuzda hatırlarsınız Elma Şekeri vardı, elmaların üstüne biraz şeker sürer biz çocuklara ikram ederlerdi sokaklarda abilerimiz... Bir elma yüzünden dünyaya sürgün geldik, diye de düşünmeyin sakın. İyi ki de gelmişiz dünyaya. Anladık, imtihan varsa da, biz de o zaman derslerimize iyi çalışacağız ki o sürgün ile geldiğimiz dünyadan, cennete tekrar dönelim, orayı kazanalım... Hem de size çok önemli bir kopya vereyim mi? Ama kimselere de söylemeyin. Bu dünyada ki imtihanlarda kopya çekmek serbest, hatta kopya çekmeye ödül bile veriyorlar, hem çekene, hem de çektirene... Benden söylemesi...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Ahmet Zeytinci, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |