Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
İşte böyle güneşli bir pazar sabahı, geldi bizim kahvaltıya dadandı. Benlik bir şey yok, ben kolay kolay korkmam arıdan, ama benim evlat ve hanım her nedense huzursuz oldular... Hop oturup hop kalkıyorlar bana dönüp ’’Baba şunu kovsana, baba ne yapacağız ya ısırırsa, baba bir şeyler yapsan güleceğine.’’ sorular yıldırım gibi geliyor... Biraz arıların felsefesini mi yapsak? Hemen dalıyorum lafa bodoslama... Dünyada ki tarihi kaynakların kaydettiği ilk arı saldırısı Hititler zamanında Anadolu Coğrafyasında olmuş, bu arı saldırısında yirmi altı Hitit vatandaşı yaralanmış olup, o gün ki şartlarda Hititler arıları çalılar ile ve sular ile defetmeye çalışmışlardır. Yazılı tabletlerden öğrendiğimize göre, daha sonrada Hititler arı kovma ayinleri yapmışlar ve bal yememeye de ant içmişler... Ben nereden mi aldım bu bilgileri? Yahu karıştırmayın işte orasını, bir yerlerden aldım... Bilenler bilir yüce kitabımız Kur’an da Nahl ’’Bal Arısı’’ diye de bir sure vardır... Yani bu bal denen muhteşem besinde Allah’ın bal arısına, arılara vahy etmesi ile oluşuyor... Bu arada arı biladerde masamızın etrafında vız vız da vız vız devam ediyor... Hiç yapmamız gereken şey arıları öldürmeye çalışmak. O kadar yararlı bir hayvana hiç kıyılır mı... Kız ve hanım tedirgin oldukça bende hem gülüyor hem de arıya dönerek ’’Gel arıcım, gel bir tanem onlar korkuyorlar sen gel Ahmet amcana gel, burnuma kon, kulağıma kon, omzuma kon, diye ortalığı karıştırıyorum biraz espri olsun diye... Hanım ile evlatta bana dişlerini gıcırdatıyorlar... Eğer ki çok anormal, fevri hareketler yapmayıp sakin durursanız arı da bir yerinize konsa bile iğnesini batırmadan çeker gider başka yere konar. Zaten iğne batırmak en son yapacakları iştir arıların ki batırdı mı ölür giderler... Bu arada ben biraz espri olsun diye o ilkokulda öğrendiğimiz şarkıyı söylemeye başladım aklıma geldiği kadarıyla ’’Arı vız vız arı vız vız, diye bağırır.’’ tabi ben bu şarkıyı söylerken, hanım ile kızda bana hem bağırıyorlar hem de yavaş yavaş balkondan içeri doğru çaylarını alıp göç etmeye hazırlanıyorlardı... En son ’’Gel bakayım arıcık Ahmet Amcana bir öpücük ver.’’ deyince, hanım ile evlat ikisi birden ’’Yok artık’’ cümlesini birazda seslerini yükselterek üzerime boca ettiler...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Ahmet Zeytinci, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |