..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Aþk Romaný > Ýsa Kantarcý




17 Aðustos 2024
Ýki Kýz Bir Erkek 2  
Ýsa Kantarcý
LÝSE SONRASI GENÇLER....NE HALLERE GÝRER, DÜÞER? LÝSE SONRASI ÇOK BÜYÜK SIKINTILAR, TEHLÝKELER ÝÇERÝR. ÝÞ BULACAKSIN. SÜREKLÝ ÇALIÞACAKSIN. TÜRLÜ TÜRLÜ ÝÞLER YAPTIM. BERBATTI O SÜREÇ. OKULA GÝDÝP GELÝRKEN YAÞANILAN TATLI ZAMANLARIN YERÝNE BAMBAÞKA BÝR GERÇEKLÝK ÝÇÝNDE BULDUM KENDÝMÝ.


:FH:
ÝKÝNCÝ BÖLÜM



Eylül yaðmurlarý ve serinliklerinin hissedildiði zamandý. Dedim içimden, “ona bir selam ver. Sadece bir selam ver. Ýþe yarayabilir, basit; ama sýcak bir selam çok iþe yarayabilir.”
Ýlk selamý þaþkýnlýkla ve utanarak karþýladý, biraz gülümsedi, günler sonra ikinci selamýmda daha korkusuz ve samimiydi, bir haftaki üçüncü selamýmda daha bir içtendi. Üç gün sonra dördüncü selamýmda güvenlik kalkanlarýný ve korkularýný yelken gibi indirmiþti ve benim de elimde tost vardý ve banka, yanýna kuruldum korkusuzca. Tostu onunla temas kurabilmek için kantinden almýþtým. Hepsi numaraydý, taktikti, haberi yoktu.
“Tanýþabilir miyiz?” dedim.
“Tabi” dedi içtenlikle.
O gün birkaç laftan öteye gidemedik. Dýþ sesleri dinledik. Tutuktuk. Ben de açýlamadým.
Sonra birbirimizi tanýdýkça dostluk geliþmeye baþladý aramýzda. Yalnýz duruþunun sebebini sýnýfta ya da okulda anlaþabildiði kimsenin olmamasýndanmýþ. Bir gün yine yanýna oturdum bankta, öðle arasýydý, poþetinde ne varsa yanýmda açmaya çekindiðini anladým. Zorlandýðý, içini bir þeyin kemirdiði belliydi. Poþeti açtý sonunda. Kalp ameliyatý yapar gibi dikkatliydi. Ýçinden üç haþlanmýþ patates, bir avuç zeytin, çökelek, mýsýr ekmeði çýkardý. Yemem için çok ýsrar etti, ben de hatýrý için biraz yedikten sonra kantine gidip ona bir kutu süt alýp geldim, yanýna oturdum, biraz oturup sohbet ettikten sonra ayrýldým.
“Gitme, ne olursun, kal da sohbet edelim, neyin var?” dedi.
O içimi tatlý tatlý çeken sakin ses tonu.
“Acil bir iþim var, geleceðim.”
Duygulanmýþtým samimiyetinden, iyilik dolu kalbinden etkilenmiþtim, onda öyle bir þeyin varlýðýný çok güçlü biçimde hissetmiþtim. Aniden patlak vermiþti: Çocuk gibi hüzünlenmiþtim.
Yanýnda aðlamamak için yanýndan ayrýlmýþtým yalan atýp.
Onun garibanlýðýna aþýk olmuþtum, temiz kalpliliðine, ama hiç söylemedim, dost gibi göründüm ona. Nasýl söyleyeyim, gereði de yoktu. Sýrdý içimde. Öyle kalsýn, öyle anlamý var, açýða çýkarsam þýk olmayacak, yara alacak belli baðlantýmýz, hoþ bulmayacak dediklerimi.
O günü hiç unutmamýþtým, o günden sonra haþlanmýþ patateslere, çökeleðe, mýsýr ekmeðine bakýþým çok deðiþti. Onlara karþý bir aþk geliþmiþti içimde, onlarý yerken Seher geliyordu gözümün önüne, o sýmsýcak hisler, o günü yaþýyordum yeniden, o anlarý.
Annem patates haþladýðýnda, “yemek mi bu ne be!” diye sert söylemlerde bulunmayý kesmiþtim, haþlanmýþ patates, zeytin, mýsýr ekmeði sihirli bir yiyecekti benim için.
Onunla ilk baþ baþa kalmalardý bunlar. Ýç dünyasýný bilmiyordum; ama diðer kýzlar gibi olmadýðýný seziyordum. Onun içinde çok güzel þeyler olduðundan kuþkum yoktu.
Yediði yiyeceklerle bile ilginçti, sýradandý; ama bana olaðanüstü geliyordu, onun yediði þeyleri okulda hiçbir kýz yemekten sayýp yemezdi.
Onunla ve hayatla ilgili derin düþünceler kafamda dönüyordu. Onu tanýmalýydým, nasýl biriydi ve ölene dek ona yardýmcý olacaktým, onun yanýnda olacaktým. Erkekler kýzlarýn önce fiziklerine aþýk olur, ben de böyle bir budalaydým; ama Seher iç dünyasýyla beni kendine çekmiþti enerjisi, tepkileri ve sözleriyle, saflýðýyla, bende uyandýrdýðý gariban kýz izlenimiyle.
Seher’le ömür boyu bir dostluðumun ya da bir þekilde bir baðlantýmýn olmasýný diledim. Onun hayatta nerelere geldiðini bilmek ve haberlerini almayý çok isterdim. Onunla can ciðer dost olmak istedim sonsuza dek. Gerekirse bu kýz için ölürdüm.
Neden bilmiyordum; ama böyle hissediyordum. “Sevgili de neymiþ, bugün sevgili olurduk, yarýn kanlý býçaklý. En iyisi bu iþlere hiç girme, bütün güzel þeyleri öldürür bu” demiþtim kendime, “zamanla ne olacaksa olur.” Ama içim hep bu kýzý kucaklamak istiyordu, sýmsýký. Karþý koyamayacaðým güçlü bir histi, düþünceydi, beni tuz buz ediyordu.
Sohbetlerimiz artmaya ve uzamaya baþladý. Parlak iç dünyasý çok üst düzeydeydi, çok iyi ve saðlam bir kalbi vardý. Kötülüðe kafasý hiç çalýþmýyordu. Onun o kadar iyi olmasýný anlattýðý þeylerden anlamýþtým, bebek gibi algýlýyordu her þeyi. Bana her þeyini anlatýyordu. Çok basitti, sýradandý; ama bana keþfedilmemiþ ve tek benim keþfettiðim bir gezegen gibi geliyordu. Ne kadar güzel ve iyi bir insandý, böyle bir insan nasýl var olabilir, þaþýyordum. Onu düþünüp durmaktan usanmýyor ve bundan pes etmiyordum.
Evlenirsem bununla evlenirim diyordum kendime.
Hiçbir kýzla pazarlýksýz bir yüce iliþkim yoktu. Hiçbir kýzla böyle bir temasým yoktu.
Hiçbir kýzla yürekli bir iliþkim, uzak ya da yakýn bir temasým yoktu. Onlar benden korkardý, ben de onlardan. Zaten kafam avanaktý her erkek gibi. Fiziksel cazibeleri gözümü alýr, yüreðimi tutsak ederdi. Ama onlarýn bana hiç iyi gelmeyeceðini, beni hiç anlamayacaklarýný bilirdim. Onlardan vazgeçemezdim, sonra kendime kýzardým acý çekince, peþlerinde dolandým diye. Oysa Seher benim için bambaþka bir þeydi. Onunla yürek yakýnlýðý kurduðum içindi herhalde. O bana asla zarar vermezdi, veremezdi, dostumdu o. Egosuz deðer veriyordum ona. Þartsýz þurtsuz. Benim olmasýna gerek yoktu. Her nedense “Seher” adý içimi rahatlatýyordu, bu adda ne, nasýl bir sýr, nasýl bir enerji varsa artýk. Seher’le bir þeyler paylaþýp muhabbet ettikçe ya da sessizce yan yana oturup bir yerlere, bir þeylere dalýp gitmiþken ya da onun dediði bir þeyi kafamda evirip çevirip düþünürken onun bana çok iyi geldiðini ve beni geliþtirdiðini fark etmiþtim. Zihnimi açýyordu düþünceleriyle, enerjisiyle, saf bakýþlarýyla. Seher, bana çektiði acýlardan, her türlü sorundan söz ederdi, her þeyini anlatýp dururdu, regl olduðu günlerde, çektiði acýyý bile anlatýrdý. Sürekli aile ve okuldaki arkadaþlarýyla ilgili sorunlarýný anlatýrdý bana. Ama bana çok orijinal gelirdi dedikleri, hayata bakýþ açýsý. Uçuk ve havalý kýzlardan çok uzaktý. Onda birçok kýzda olmayan çok iyi birçok özellik vardý. Erkekleri takmamasý ve onlarla yað bal olmayýp araya duvarlar çekmesi ve tek bana güvenmesi çok hoþuma gidiyordu. Platonik olarak sevdiði genç adamlardan söz ederdi. Sevgilileri olmuþtu, onlardan da söz ederdi. Tertemiz, el deðmemiþ, gelip geçici þeylere takýlmayan ve sonsuzluðu önemseyen, yüce ve hiçbir þeye kapýlmayan tavrý vardý. Diðer kýzlarý büyüleyen þeyler Seher’i tokatlayamýyor ya da onu kamyon gibi ezip geçemiyordu, onun bir duvarý vardý, ucuz, kirli, pislik þeyler o duvara toslayýp ufalanýp gidiyordu, Seher, pis þeylere köle olmuyor, olamýyordu. Ondaki yüce, asil tavra aþýk olmuþtum, nasýl böyle olabiliyordu ki. Bu nasýl insandý, yok, o insan deðildi, insan üstü bir varlýktý.

Onda beni mutlu eden þeyin ne olduðunu çok geçmeden anlamýþtým, bakýþlarýndan, sözlerinden yansýyan ruhsal ýþýðýydý. Bazýlarý buna “nur” der, evet, bu kýzda bu yoðundu, bakýþlarý üstümde olduðunda harika hissediyordum. Dindar bir arkadaþým bana bir keresinde “nur” denen þeyden uzun uzadýya söz etmiþti bir sohbet sýrasýnda. Hemen Seher zýnk diye otomatik olarak aklýma düþmüþtü o an. “Ýþte onun söz ettiði þey Seher’de var” demiþtim kendime.

En çok bana yakýndý, tek bana, uzaktan sevip sýr gibi sakladýðý gençlerden, zibidilerden, piçlerden, faydasýzlardan söz ederdi, bazýlarýyla sevgili olmuþ, anlatýrdý bunlarý bazen. “Senin için ölürüm aþkým” türünden sözler sarf etmezdi kimse için. Çok sevse bile. Sevmekten mahvolsa bile. Ele geçmez, teslim olmaz bir tavrý vardý karþý cinse ve hem cinslerine karþý, her þeye karþý, bakýþýnda, ruhundan gelen. Ruhundan güç olan.

Zamanla giyimine, saçýna baþýna dikkat eder oldu, saçlarýný daha da kýsa kestirince havasý bambaþka oldu. Eski pasaklý ve giyimden kuþamdan haberi olmayan sitilsiz kýz yok olmuþtu, o ruh gibi duran kýz ölüp gitmiþti sanki. Kýrýk diþini söktürüp köprü yaptýrdý, pýrýl pýrýldý, eksiksiz.
Günün birinde bana, “sevgilim var” dedi, yaþýný sordum, “42 yaþýnda.” Ýnanmadým. “Atýyorsun.” Cep telefonunda adamýn fotoðrafýný gösterdi. Þoke oldum, ona þöyle diyecek oldum: “O seni asla sevmez, onun pislik amaçlarý vardýr”, 42 yaþýndaki adamlar senin gibi küçük kýzlarý yer.”
Sinir olmuþtum, kýymetli dostumda (dostum diyorum, sýrdaþ, gizli gizli, için için yana yana sevdiðim kýz diyelim tam olsun) Onda akýl ve fikir var mýydý? Öyle çapsýz bir adam sevilir miydi? Anlamak mümkün deðildi. Adam da bir þeye benzese bari. Çöp bidonu gibiydi. Kara gözlük takmýþ. Bir amca bu ya, saçlarý beyazlamýþ bir amca, kocaman bir adam. Göbekli koca bir adam ya, sokaklar onlarla dolu. Seher’e ne olmuþtu, aklýný mý kaçýrmýþtý? Onunla internet ortamýnda tanýþmýþ; zaten sapýk, yalancý, adi ne kadar adam varsa sosyal medya ortamlarýnda gezip sömürecekleri kadýn ve kýz aramaktadýrlar sürekli.
Çok bozuldum bu duruma. Ama Seher’ olumsuz en ufak bir söz söylemedim, o adamýn konusunu hiç açmadým bir daha, o da açmadý, demek ki unuttu gitti o saçmalýðý. Seher’in böyle delice iþleri olurdu arada. Can sýkýntýsýndan, öylesine giriþtiði. Tabi gözünü açmak için ona bir sürü laf söyleyebilirdim, o adam seni anlamaz filan diye. Ben onun yaptýðý yanlýþ þeyleri, saçmalýklarý dinler, gerektiði kadar bir þey derdim, onu yönlendirmeye, kontrol altýnda tutmaya çalýþmazdým, ne söylerse söylesin.
Çünkü o kafasýna estiðini yapan ve ne kadar saçma ve akýl dýþý da olsa o þeye inanan bir kýzdý. Ayrýca onu eleþtirmeye kalksam içini dökmesine mani olacaktým, dinleyeceksin saf biçimde, insan böyle anlarda içindeki kurtlarý döker ve onun kendine gelmesine, kendini bulmasýna yardým etmiþ olursun, iyilikle sana yaklaþanlar sana çok þey öðretir. Ýyilikle, yürekle dinleyenler, ben hep bunu yapmaya çalýþtým. Ona çok deðer verdiðim için kýskançlýk gibi basit þeylere hiç takýlmýyordum. Hazmedemediðim ne anlatýrsa anlatsýn buna takýlmýyordum. Onun günün birinde beni fark edeceðini düþünmüþtüm bir zamanlar: “Ýþte ömrümün sonuna kadar seveceðim adam budur” diye düþünecekti; yok, bu iþler böyle deðilmiþ, sevdiðiniz kýz delice þeyler yapýyorsa, akýllanmýyorsa, kendine çeki düzen vermiyorsa elden bir þey gelmez. Bu yüzden hissettiklerimi ondan saklýyordum, bana da zarar vermesin diye, dostluk bitmesin diye. Kendimi, ona duyduðum sevgiyi ve aþký aradan çýkarýp ona gerçekten dost gibi, bir tür baba gibi yaklaþmýþtým, hayret, bunu baþarabilmiþtim. Sezgisel olarak uyguladýðým bu tavýr onun bana daha çok yaklaþmasýna sebep olmuþtur. Kendimi aradan çýkarmasam onu anlayamazdým, uygun sözler söyleyemezdim ona, dostluk olmazdý, bað kuramazdýk ki. Ýçimden geçenlerden haberi yok ya da haberi yokmuþ gibi davranýyordu. Kendisine hiç uygun olmayan öküzleri sevmesine þaþardým. Onun terapisti gibiydim, genelde o konuþup içini döker ve ben dinlerdim. “beni anlayacaðý zaman gelecek” diye düþünürdüm, o sap ve faydasýz tipleri sevmeyi býrakýrsa, sýra bana gelirdi herhalde. Çok da sorun deðildi, onunla dost olmak bile yetiyordu bana. Aþýk olduðu tiplerle arasýna büyük bir mesafe koyardý, çok etkileniyorsa el bile tutmazdý. Öldüm bittim türünden sözlere girmezdi.
Ama berbat hissettiði, aðladýðý günler olurdu. Bir abuk subuk iliþkisi biterdi, sonra diðer baþlardý. Ne yapayým, aþk acýsý çekerken, baþka sorunlarýn acýsýný çekerken ona moral vermekten baþka bir þey yapmazdým. Ruhunu, kalbini ve zihnini o saçma sapan þeylerden kurtarsýn diye. Asil gördüðüm bu kýzýn böyle bataklýk tiplere kalbini sarmasýný anlayamazdým. O böyleydi, kötü içeriðe sahip tiplere vuruluyordu her seferinde. Alýþmýþtým, kafaya takmýyordum. Onun kendi hayatý, kendi kararlarýný verebilir. Sürekli olarak uzaktan sevdiði ya da buluþtuðu birileri olurdu, ne yaþadýysa anlatýrdý, bir sýnýr koyardý, onu aþmalarýna izin vermezdi, anlattýðý eski sevgilileri, yenisi filan. Hiç dert etmezdim. Onu olduðu gibi kabullenmiþtim çünkü. Onu yakýndan seyretmek müthiþ zevkliydi, buna sahiptim iþte, bununla yetinmeliydim. Ona bakmak güzeldi, harika hissediyordum o anlar, o bir þeyler anlatýrdý, bazen saçmalardý, harikulade bir þeydi saçmalamalarýný bile dinlemek. Çokça zaman da saçmalardý. Çünkü en saf, en temiz yanýný bana açýyordu. Tek bana. Ruhu ve kalbini tek bana açýyordu bu biçimde.
Katlanýlmasý zor ve insaný deli eden bu hayatýn içinde böyle bir kýzla yan yana ya da yüz yüze gelebilmek bir nimetti, bir akýl almaz ferahlýk gibiydi. Bu bir mucize gibiydi. Yetiþkin olmanýn türlü türlü zorluklarýyla, bela ve engelleriyle yüzleþip büyük fenalýklar içinden ilerlemeye çalýþýrken, sürekli bir þeylerle ve birileriyle kavga ederken, ölüm kalým mücadelesi verirken böyle bir kýzla baðlantý kurmak muazzam bir güç verir insana. Dayanma ve katlanma gücü, nefeslenmek, çölde susuzluktan ölmek üzere olan birinin bir vaha bulmasý gibiydi onunla temasým. Seher, enerjisi ve düþünceleriyle ve parlak bakýþlarýyla beni diriltiyordu ve doðal haliyle dostluðumuzun sürmesine ve kendiliðinden bir yolda akmasýna sebep oluyordu benim içimdeki iyilikle, sezgilerimle.
Bu iþe çok sevinip þöyle demiþtim içimden: “Tamam iþte, hayatta bir tane paha biçilmez dost buldum ya, bu bana yeter de artardý bile. Sevgili olmamýz gerekmiyor.” O beni anlýyor ve bunu hissettiriyordu. Bir haber olur; ilk ondan duyardým. Bir kitap çýkardý; tek o söz ederdi. Bir kitap getirir; “bunu oku, bakalým beðenecek misin? Ben çok beðendim” derdi. Bir olay olur; ilk ondan duyardým. Okulda bir gizli ve çok tehlikeli dedikodu yayýlýr; ilk ondan duyardým. Gömleðime yemek dökülmüþtür; annem bile fark edip demez; ama sadece Seher fark edip söyler. Böyle þeyler, ince þeyler. Ýnce yakýnlýklar. Ceketimde toz olursa eliyle vurur, onu yok ederdi. Onunla dost olmak beni çok geliþtirmiþti. Kalbimde ve zihnimde yýllardýr biriktirdiðim deðersiz þeylerin süratle yok olduðunu hissetmiþtim. Kendimle ve kýzlarla ilgili þeylerin. Bildiðimi sandýðým þeyler; meðerse þehir çöplüðünden betermiþ. Onun saflýðý bana ilaç gibi gelmiþti. Onu kutsal sayýyordum. Onda kutsal bir þeyler hissetmiþtim. Paramý ya da yiyeceðimi onunla paylaþýrdým, ondan bir þeyler istemezdim, o beni mutlu etsin, etmeli diye düþünmezdim, ona çok þey vermeye çalýþýrdým. Bu bana moral verirdi onunla dostluðumuz. Evet, bu kýz sahip olduðu ýþýkla beni üst düzey bir insan, üst düzey erkek olmamý saðlýyordu ya da ben onu delice severek kendimi geliþtirmiþtim (delirmiþtim) ve onun bununla alakasý yoktu, o canavarýn tekiydi, ve ben onu bir melek olarak görüyordum. Gerçek dostluðun ne olduðunu, varoluþun ne olduðunu, gerçek sevmenin ne olduðunu kavramaya baþlamýþtým. Çok güçlü ve yenilmez bir his. O bana ne söylerse söylesin o his oradaydý, yýkýlmýyordu, bitmiyordu. Ýncelikli davranmasýný bilirdi, erkek arkadaþlarýmdan ve baþka kýzlardan hiç görmediðim bir þeydi. Ýyi kalpli, ruhuyla hareket eden bir genç kýz kaba saba bir genç adamý çok geliþtirir, ona çok þey öðretebilir. Asýl ihtiyacým olan þeyi bu kýz saçýyordu, o ince, güzel þeyi. Onun üstün ve seçilmiþ bir ruhu olduðuna inanýyordum.

Bir kýþ günüydü. Acý soðuk þehri inim inim inletip sarmýþtý ve ben can sýkýntýsýyla beni avutacak bir þeyler düþünürken evde, ansýzýn Seher’le bulacaðým aklýma gelmiþti. Ertesi gün. Bütün dertlerimi unutmuþtum. Ne yapardýk onunla? Bir þeyler konuþur gülerdik, saçmalardýk, bir þeyler yerdik. Cips, gofret yerdik, çekirdek. Olmadý; bir kafede çay içerdik.

Akþam olmuþtu, okuldan çýkalý bir saat olmuþtu, gökyüzü simsiyahtý bulutlarla. Dandik ve masalarý kirli kafede ýsýnýp birer bardak çay içmiþtik, dýþarýda saðanak vardý, þiddetini azaltmasýný bekledik; ama azalmadý ve kafeden çýktýk, Þubat ayýydý, eve gidecekti otobüsle. Burnumuza bizi sarhoþ eden köfte kokusu geldi. Apartman altýna sýðýnan köftecinin dört tekerli itmeli aracýný gördük, “köfte yiyelim, caným çekti, evde yemek yiyeceðim ama,” dedi, “bende para yok. Nasýl yapacaðýz? Veresiye verir mi, yalvarsak? Ama yapamam, sen yapar mýsýn?” Yarým ekmek köfte parasý vardý bende, köfteci yarým ekmek köfte verdi, onu bölüþecektik, paramýzýn olmadýðýný anladý ve yarým ekmek köfte hediye etti. “Paranýz olunca verirsiniz.” dedi, ertesi gün getireceðim dedim, “Yok. Bu benden olsun, iyi kazandým bugün” dedi.
Kurt gibi yumulduk ekmeklere. O yarým ekmek köfte müthiþ lezzetliydi, evde yapýlan gibi deðildi. Ve hayatta öyle anlar var ki o anlarýn tekrarý olmaz ve bizim öyle kutsal bir sürü an’ýmýz vardý. Ansýzýn geliþen ya da geliþtirdiðimiz olaylar, ve yaþ ilerledikçe insan bu kývraklýktan uzaklaþýp betonlaþýyor insan. Genç olmanýn sihri an’ý yaþamalarý bilmeleridir, çok düþünmezler, akýp giderler. Sonra insan ‘düzen’ denen þeyi oluþturuyor kendi içinde ve ‘düzen’ denilen robotluðun parçasý oluyor, onda ansýzýn geliþen olaylar yok, kafana göre hareket edemezsin, iþe gidip geleceksin, sigortan olacak ki emekli olabilesin, biz bunlarý lisede hiç düþünmezdik ki. Her geçen yýl daha bir robot oluyor insan, daha bir umutsuz, kötü þeyler yaþýyor çünkü. Ýþ sorunu bitmiyor bir türlü. Ýster istemez kemikleþen bir umutsuzluk geliþtiriyor insan. Seher her anlamda bana iyi geliyordu, aþklarýný anlatýrken çok iyi saçmalardý, aslýnda normalde saçmalamazdý, saçmalardý ama eðlence olsun diye, demek istediðim faydasýzlýk saçmazdý bu kýz. Her zaman bir derinliði vardý ve onu korurdu. Diðer kýzlar boþ þeylere bel baðlarken Seher’de bu hiç yoktu. Geleceði olmayan bir þeylerin, düþüncelerin muhabbetini hiç yapmazdý mesela. Sanki o þeyleri deneyimlemiþ gibiydi. Ucuz, beþ para etmez þeyler yoktu dilinde, olsa zaten ondan soðurdum. Seher kalbine, ruhuna göre hareket ediyordu. Onu deðerli bulmanýn tek sebebi buydu. Canýmý sýkan þeyler olurdu: o gün Seher, ne yaptý etti, sevgilisiyle baþ baþa kaldý mý, neler oldu, düþünceleri beynime gelirdi, huzursuz eden düþünceler. Bu saçma düþünceleri beynimden kovardým, onlara yüz vermemeyi öðrenmiþtim. Aramýzda bir enerji akýþý vardý, onu bozmamalýydým, kafa yormamam gereken þeylere kafa yormamayý öðrenmiþtim zamanla.
Beraberken neler yaptýklarýný sormazdým, nereye giderlerdi, sormazdým. O da sanki saf, el deðmemiþ olduðunu bana izah etmek ister gibi her þeyi dökerdi ortaya. “Oh” derdi içim o zaman.
Onunla baþ baþa olmak sihirliydi, baþka hiçbir þeye benzemezdi, herhalde küçükken annemle baþ baþa olduðum, ona çok deðer verdiðim saf ve sonsuz görünen zamanlar gibiydi onunla çay, kahve içmek ya da yemek yemek. Erkek arkadaþlarýmla muhabbetler çok kalýn kafalý ve düzeysiz, faydasýz geçerdi, küfürler uçuþurdu havada, Seher’le ise kibar olmayý öðrenmiþtim, birçok kýzýn doðasýnda kibar olmak vardýr at yelesi gibi, ve bu kýzý en çok alýmlý gösteren özeliktir.
Seher, birçok konuda tutucu olsa da delice bir sitili vardý iç dünyasýna hapis ettiði. Zaman zaman bunu açýða çýkarýrdý. Bu delilikte sevdiðim þeyler vardý, sevmediðim þeyler de vardý. Onun kendine özgü deliliðini, yasadýþý tavrýna bayýlýrdým, çok uslu ve normal kýz olsa onu ben ne edeyim. Çekiciliði kalmayacak.
Düz bir kýz olsa çok basit görünürdü gözüme, ulaþýlabilir ve sýkýcý olurdu gözümde; ama deliliði onu ilginç ve büyülü kýlýyordu. Ondan hiç ummadýðým ve beklemediðim þeyler yapardý sýk sýk.

Lisedeki zamanlar… az zaman geçmesine raðmen sanki asýrlar önceydi bütün o güzel þamatalar. Aslýnda iyi ve güzel çocuklardýk, ne yazýk ki fazla usluyduk, fazla korkak, fazla sorumluluk sahibi. Bunlar bizi çirkin göstermiþ. Kendimiz olamamýþýz…olmak için yýrtýnýp çýrpýnmamýþýz hiç.
Okulu bitirmek için çýrpýndýk. Bitti de ne oldu, hayatýn peþ peþe suratýmýza, karnýmýza indirdiði yumruklarla karþýlaþtýk. Hayat, aðýr bir sorunsal, varoluþ sorunlarý, bu kavga içinde ne aþký, hiç yaþamadým, yaþadýysam Seher’e hissettiklerim, hiç haberi yoktu. Aþk masallarý filmlerdeydi, romanlardaydý. Lise biter ve acý gerçekler baþlar. Aklýma zýnk diye düþmüþtü. O birbirini çok seven çiftler ne alemdeler þimdi? Lise koridorlarýnda dolanan çiftler, okul bahçesinde, sahilde, yollarda, kafelerde kahkahalar. Mutlu aþk kelebekleri. Þimdi ne yapýyorlar?
Evlenip çocuk sahibi mi oldular? Liseye baþladýðým ilk günlerde ilginç bir þey gördüm, hayatýmda ilk kez gördüm bunu, lise 3 öðrencileri yani abi ve ablalarým diyeceðim kiþiler teneffüslerde koridora çýkýyor, onlardan ikisi, ikisi de güzeldi, çocuk uzun ve yakýþýklý, kýz ise zayýf ve uzun. Tapýnaktaki iki heykel gibi birbirine yakýn duruyorlar, karþý karþýya Genç kýz bir bacaðýný genç adamýn iki ayaðý arasýna uzatmýþ. Sessizler, birbirine bakýyorlar, bazen kýzýn baþý önüne eðiliyor, bazen baþka tarafa bakýyor, genç adam da böyle. Sabitler, kýyamet kopsa umurlarýnda olmayacak sanki. Birbirlerinin sessizliðini delice içiyorlar. O duruþla birbirlerine sýmsýký sarýlmýþlar sanki. Genç adama hasta oldum, çok yakýþýklýydý gri takým elbise giymiþti. Kýz ise sarýþýndý. Birbirlerine çok uymuþlardý. Bu duruþu ilk kez görmüþtüm bir çifte, bana çok sakýncalý gelmiþti. Farkýnda olmadan antik heykel yaptýlar kendilerini, paha biçilmezdiler. O mayýþýk haldeki genç çift þimdi ne haldeler? Evlendiler mi? Büyük aþklar büyük acýlarla biter. Yoksa evlendiler mi, o antik duruþun devamýný mý getirdiler, evlendikleri gece, odada heyecanla öpüþmeye baþlayýp jilet gibi birbirini soyup birbirlerine kaynak mý oldular? Yangýn yeri gibi. Ben bu çiftin bu duruþlarýna bir türlü akýl sýr erdiremedim o ara, þoke olmuþtum, yasaktý, günahtý böyle bir duruþ.
Benim Seher’le böyle bir pozisyonum hiç olmadý, iyi ki de olmadý. Pozisyon kuran hayattý, biz de gol yememek için uðraþan büyük baskýlar altýndaki ezik gençlerdik. Bir sürü sorumuz vardý. Öyle heykel gibi dikilip tatlý tatlý bakýþmak bize göre deðildi, bize göre ayýptý bu, hem milletin içinde büyük terbiyesizlikti, ahlaksýzlýktý, bize böyle öðretmiþlerdi, Seher’in dandik aþklarý da çöp bile deðildi. Her þey berbattý. Hayatým berbattý. Evde annemle babam sürekli kavga ederdi, evde durmazdým, kaçardým giderdim bir yere. Babam o sýra içmeyi abartmýþtý.
O antik heykel çift ne oldu acaba? Hayatýn nerelerine aktýlar, ne iþ güç yapmaktalar? Evlenip boþandýlar mý, ne oldu onlara yahu? Babam annemi 15 yaþýnda kadýn etmiþ kendine, ve fakir babam binlerce özverili baba gibi ailesini çok sevmiþ ve evlilik iþini yürütmeyi bilmiþ.
Çok acý çekmiþ annem ve babam, çok zorluk ve yokluk ve engel görmüþler. Çok zaman sefil yaþamýþlar; ama sýrt sýrata verip devam etmeyi becermiþler. Peki ben? Seher ne olacak hayatta?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk romaný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýki Kýz Bir Erkek
Ýki Genç Kýz Sohbet Ederken
Ýyi Kýzlar Aþýk Olur 1
Ýki Kýz Bir Erkek 4
Köylü Kýz Kezban
Ýki Kýz Bir Erkek 3
Ýki Kýz Bir Erkek 12
Ýki Kýz Bir Erkek 7
Ýki Kýz Bir Erkek 13
Ýki Kýz Bir Erkek 5

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
Vahþi Ormanda Tek Baþýna
Vahþi Ormanda Tek Baþýna 2
Ýki Kýz Bir Erkek 14
Sokaklarýn Ruhu
Kurtlar ve Ýnsanlar
Silikon Kadýn
Silikon Kadýn 2
Kurtlar ve Ýnsanlar 6
Vahþi Ormanda Tek Baþýna 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Rüya Tarlasýnda Bitmiþ Bir Kýz Gördüm [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Sahil Olduklarýný Hatýrla [Þiir]
Remzi [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
Bir Kedi Bir Fikir Meme [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.