Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Akabinde konuyu daha da açmadan 25.12.2024 tarihinde Azerbaycan Havayolları’na ait Bakü – Grozni seferini yapan uçağa; ne hikmetse, ya da kim nasıl bir güzergah planladıysa kuş sürüsünün çarpması sonucu uçak kazasında ölenlere Rabb’den rahmet diliyorum. Sağ kalanlara da şükürler olsun diliyorum. Görünen o ki Rabb; sizleri sevdiklerinize bağışlamış. Şimdi devam edeyim… Mesela bana göre büyük bir yalan vardır. Nedir o? Uçak; en güvenli ulaşım yoludur derler. Külliyen yalandır bu, çünkü bu işin sıralaması şu şekildedir. En güvenli ulaşım yolu denizyoludur. Niye? Geçen Ambarlı Limanı’nda da gördük… Koca gemi yan yattı, yarı battı. Ne oldu? Herkes limana çıktı… Ya da İDO ya da BUDO battı batacak diyelim… Giy can yeleğini, bekle sahil güvenlik alsın seni, sen üstündeki can yeleğinde GPS varken… Bitti gitti. İkinci güvenli ulaşım yolu demiryolu yani; tren, metro ve tramvaydır. Niye? Tamamen sistem odaklıdır. Değişkenliği çok azdır. Ray üzerinde varacağı durakları bellidir. Makinist; ama ben böyle istiyorum, makas atayım, bu sefer şuradan şöyle gideyim diyemez. Yine de işin içinde insanoğlu olduğundan, rayda bir şey olmuştur, Çin’den en ucuz yedek parça getirilmiştir, bir an olur, o hızla çok kötü şeyler yaşanabilir. Karadır bu. Deniz gibi olası kötü senaryolar karşısında kucak açmaz, kaya gibi sert çarptırır. Bu yüzden de ikinci sıradadır. Üçüncü ve Ya Hak tadında güvenli yolculuk kara yani araç yolculuğudur. Niye? Kah sen, kah ise bilmem kaç senedir aynı güzergahı kullanan kaptan; güzergahı ezbere biliyorsunuzdur. Ne demek bu? İşte oradan şu çıkar, burada çukur var, buradan illa salağın biri bakmaz ani döner, işte bu yüzden şu sokağı yavaş alayım diyorsunuzdur. İşte bu yüzden yani olası kötü senaryolar; tecrübe ile doğru orantılı olduğundan; bir şeylerin olabilme ihtimali düşüktür. Olabilitesi olsa dahi az hasarlıdır. Bu yüzden kara yolculuğu üçüncü sıradadır. Gelelim bana göre en güvensiz ulaşım yoluna yani hava yoluna… Bir kere en büyük neden internetten başvuruyla pilot adayı alıyorlar. Bitti o TSK’dan emekli okumuş etmiş abileri pilot yapmalar… Sıradan bir açık üniversitede okumuş bir Ademoğlu; tıpkı sıradan bir işe girecekmişçesine önce mülakata giriyor, sonrasında iki simülasyona giriyor, bakıyorlar eleman zehir, eleman yapıyor, tamam diyorlar sıkıntı yok yeğen sen halledersin ahanda pilotsun artık diyorlar… İkinci neden ise; bu ulaşım biçimi çok fazla artmaya başladı ve de haliyle Dünya’nın her yerinde çok fazla uçak var. Ne demek bu? Hava trafiği, uykusuzluk, stres ve risk demek… Öyle ya; hangi ülkede olursa olsun gecesi gündüzü olmayan kulesi ayrı kapriste, pilotları desen sarışın hosteslerle bir şeyler yaşadığından ayrı tripte, operasyon desen; işin aslını biz götürüyoruz, bu pilotların işleri güçleri de anca hava diyerek içten içe kinlenmekte… Haliyle ben burada bir ekip göremiyorum. Yetmiyor… Bu uçaklar her seferde eskiyor güzel dostlar… Hani özellikle vatandaşa öyle çok değer verilmeyen topraklarda; bu uçakların yedek parçası ne olacak? En kalitelisi mi? Hayır… Eh peki extreme bir durum olduğunda o parçalar havada olan sizleri koruyacak mı? Ben bilmem. İyi yazdım çizdim… Uzattım tabi ki amma velakin gelelim itiraf kısmına… Bu satırları bugün uçak kazası yaşayanları anarak başlamıştım ki öyle de bitireceğim. Amcanın birinin bu uçak kazası olmadan önce arka arkaya ‘’Allahu Ekber’’ diye diye video çektiğini gördüm. Sanki o ölmüşçesine dahası önce gelmedi… Bir sessizlik oldu sosyal medyada… Ben de içten içe tamam amca; Allah en yüce ama önce beyin önce beyin dedim… Bu yüzden de haliyle bunca olasılık karşısında ölmüştür diye düşündüm. Daha sonra ikinci video geldi. Amca; o kazadan kurtulanlardan biriydi. Tekrar video çekmiş ve sosyal medyaya düşmüştü. Biliyorum… Nasıl ilk video yayıldıysa hemen ikinci video da yayılabilirdi amma velakin aynı etkiyi yaratmazdı. Belli ki beklemişler. Eyvallah… Böyle yalanlara varım ki bu da bizi şuraya getiriyor. İçinizde çok büyük savaşlar yaşayanlar olabilir… İçinizde çok büyük kayıplar yaşamasına rağmen bir başın sağ olsun demeyenler olabilir… Ne bileyim, kendi hayatında ya da sağlığında türlü türlü mücadele edenler olabilir. Gün sonunda iyiler mutlaka kazanır evet… Amma velakin; Rabb; ne derse o olur işte buna da evet… Öldü derler ölmezsin… Ne güzel yaşıyor derler, her gün ölürler… Bu yüzden yazımın başlığı O.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |