Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Evvelden olsa çok şükür ki; bana benzemeyen bir evladımız oldu derdim ama şimdi bakıyorum da ne yazık ki, ama ne yazık ki, tıpkı ona benzeyen bir kızımız olmuş. Hayatı algılayış biçimi, hal ve hareketleri ve tabi ki doyumsuzluğu aynı annesi… Halbuki anneler günü bugün… Hemen hemen herkes ya kadınının ya da annesinin anneler gününü kutluyor, ben ise değil artık onunla böyle bir günü kutlamak, hiçbir ortak noktamız dahi olmasın istiyordum. Fakat söyleyemiyordum bu düşüncelerimi kimseye… Nasıl söyleyebilirdim ki? Az biraz çıtlatsam hemen “bir kızınız var sizin”, “bari kızın için sabret, daha çok küçük”, “hepimizin inişleri çıkışları oluyor” tarzı konuşmalara maruz kalıyordum. İyi de ben siz değilim bu bir, o da sizin bildiğiniz gibi biri değil bu da iki. Bu yüzden de onun her düşüncesizliği, her ani ve bencil kararı, her özgürlük adı altında ahlaksızlığı ve aptallığı için kalabildiğim kadar sessiz kalıyor ve her yeni gün; her geçen günden daha fazlasını içerek onu olabildiğince eleştirmemeye çalışıyordum. Niye? Çünkü sözler verilmişti bir kere… Yeminler edilmişti. Bunlar bazı değerleri ciddiye alan insanlar için önemli şeylerdir. Bu kararları da ben vermiştim. Haliyle ses çıkarmadan paşa paşa sonuçlarına da yine ben katlanmalıydım. Dışarıya karşı belki pekala güçlü kalabilirken; içeride, onunla güçsüz, mutsuz ve her an arkadan hançerlenecekmişçesine güvensiz hissetmeyi de kabullenmeliydim. Sırf şahsi istekleri olmadığından, olsa dahi mutluluğun o olmadığını ön göremeyen, o nefret dolu gözleri bana bakarken, keşke diyordum… Keşke daha öncesinde daha erken davransaydım da, hiç anne olmasaydı diyordum… Keşke değil ‘bizim’ kızımız, ‘onun’ kızı Dünya’ya gelmeseydi… Hiç bu kadar ilerlemeseydik… Keşke onun ya da benim bu yanlış birlikteliği direkt kesip atma şansımız olsaydı diyordum… Belki bu duam kabul olmuştur paralel evrende… Ya da zaman bir şekilde tersine akmış ve doğru zamanda doğru kararlar verilmiştir. İnşallah böyle olmuştur. Öyle ya… Ayıbı yok bu işlerin. Herkes tıpkı mitolojideki Hera gibi anne olamaz, olmamalı da… Sonuçlarını tarih boyunca gördük, görüyoruz ve göreceğiz de… Geri kalan gerçek anneler ve bencilliğini aşan kadınlarımız ise iyi ki var.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |