Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
En son söylenecek sözü en başından söylüyorum. Teröre nasıl karşı isek bu savaşa da karşı olmalıyız. PKK terörü yalnız ülkeyi bölmek niyetinde olan kişilerin değil, kendi kişisel çıkarları peşinde koşanların terörü idi. Şimdi de aynı durumla karşı karşıya bulunuyoruz. Dinciler bu savaşa kendilerine benzeyen kişiler zarar gördüğü için itiraz ediyorlar. Ancak itiraz edilmesi gereken asıl nokta Türkiye’nin Amerikanın amaçlarına hizmet etmesidir. Bu savaşta aktif olarak yer almakla Türkiye kendisine bir yarar sağlamayacağı gibi masum insanların ölümüne de neden olur. İkiz kulelerin yıkılışında ABD 60 milyar dolar zarar görmüş. Orada ve uçaklarda ölen insanların bir değeri yoksa, bu saldırıyı gerçekleştirenler amaçlarına ulaşmış ve başarılı olmuşlardır. Şimdi ABD Afganistan’ı bombalıyor. Bu bombalama sırasında ölen insanların bir değeri yoksa ve ABD istediği kişi ve kişileri ele geçirir ve Taliban’ı yıkarsa öcünü almış ve başarılı olmuş sayılacaktır. İşin aslında ise Afganistan ABD’ye cephe açarak saldırmış değildir. İkiz kuleler ve Pentagon saldırısı Amerikan gümrüklerinin, havaalanı görevlilerinin aymazlığı, uyanık olması gereken kişilerin görevlerini yapmaması sonucu olmuştur. Bunun sorumluluğunun da saldıran ve saldırılan arasında paylaşılması gerekir. Nasreddin Hoca fıkrasını herkes bilir. Hocanın evine hırsız girmiş. Demişler ki sen de kapıyı açık bırakmasaydın. O da peki hırsızın hiç mi suçu yok demiş. Burada iki tarafın da haklı olduğu yerler var. Söylenmesi gereken bir nokta da ülkelerin yıllık gelirlerinde. Bir taraf yılda kişi başına 20bin dolar kazanırken diğer taraf 160 dolar kazanır ve açlıkla boğuşmak durumunda olursa bu savaş nedenidir. Kısaca sen bolluk içinde yüzerken ben açlıktan ölüyorsam en azından yaşamak için elindekilerden almak isterim. Almazsam öleceğim çünkü. Bu açıdan bakınca din konusu da geri planda kalır. ABD’nin kazançları neler? Özbekistan’a bir BDT topluluğuna asker gönderdiler. Rusya eli kolu bağlı gelişmeleri izliyor. Eski SSCB’nin topraklarında şimdi Amerikan askerleri yerleşti. Pakistan 180 derecelik bir dönüş yaptı. Her şey yolunda giderse Afganistan’da bir de üssü olacak. Aynı Küba’nın SSCB üssü olması gibi, Nikaragua gibi Amerika Asya’nın ortasına yerleşecek. Dünya egemenliği için önemli bir adım atmış olacak. Burada ilgili olan ülke yalnız Rusya değil aynı zamanda Çin’dir. ABD rejime karşı savaşan güçlere çok sınırlı düzeyde yardım ediyor. Buna karşılık savaşı bir başına halledebilecek kadar güçlü iken başka ülkelerin yardımını istiyor. Bunlar onların ince hesaplar peşinde koştuklarını kanıtlıyor. İşler yolunda gitmezse neler olur? İran Afganistan’daki yandaşlarını korumak bahanesiyle Afganistan’a girebilir. Bir daha da çıkmaz. Rusya Amerikanın varlığından rahatsız olup Özbekistan’a girebilir. Pakistan’da darbe olur ve Afganistan yanında ABD ile savaşa tutuşabilir. Pakistan’ın elinde nükleer silahlar olduğu biliniyor. Büyük bir olasılıkla Afganistan’ın da elinde vardır. Pakistan tutumunu değiştirmese bile köşeye sıkıştığını his ettiği anda bunları kullanabilir. Türkiye ile Afganistan arasında yalnız İran var. Türkiye aktif olarak savaşa girerse nükleer silahlardan nasibimizi alabiliriz. Öyle olmasa bile Türkiye’de yaşayan aynı görüşteki kişilerin katkılarıyla ABD’deki saldırıların benzeri Türkiye’de olabilir. Irak Taliban yanında savaşa girebilir. Türkiye ile Irak karşı karşıya kalabilir. Çin ABD’nin varlığından rahatsız olup aynı Kore’de olduğu gibi Taliban’a yardım edebilir. Domino taşlarının yuvarlanması gibi olay büyüyebilir. Bu savaşı desteklememek terörü desteklemek anlamına gelmez. Türkiye savaşa girerse Kore ve Kıbrıs savaşlarından sonra üçüncü savaşı olacak. Bizim kendimize özgü ilkelerimiz var. “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi, Kıbrıs’ı saymazsak, üstelik haksız bir temelde ikinci kez delinecek. Zaten ekonomik durumlar kötü, burnumuz pislikten çıkmayacak. Not: İlgili yazılar: Bizi Zorla Savaşa Sokmak İstiyorlar 'Savaşa Hayır' Mitingi izlenimleri
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |