..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > İlke ERSOY




23 Ocak 2004
Ölmek Ne Kolaymış, Gitmek Ne Zor...  
İlke ERSOY
"...Ellerimi uzatsam sana, bulutlarına dokunabilecek kadar yakınında olsam da uçamam senin gökyüzünde. Yollardadır benim tesellim, bir başıma kendimi vurduğum yollarda..."


:CDHE:
 Anlat dedin bana, neden kaçıyorsun benden... "Düşlerini görebilmek için gözlerini kapatmalısın, ölmekten korktuğun için yaşamaktan vazgeçmemelisin."

 Beni en iyi sen anlarsın, anlamalısın. Nice depremlerde üzerine yıkılan enkazların altından yaralı çıkmadın mı sen de? Paramparça olmadı mı gelecek güzel günlere dair kurduğun hayallerin?... Ve bilmiyor musun ki incinmiş bir ruhun ilacıdır yalnızlık. Kapanan kapıların ardından yeni bir pencere açacak gücü toplayabilmek için.

 Anla beni.

 Ellerimi uzatsam sana, bulutlarına dokunabilecek kadar yakınında olsam da uçamam senin gökyüzünde. Yollardadır benim tesellim, bir başıma kendimi vurduğum yollarda... Bir garip yolcu bil beni, yaralı kanatlarıyla umuda tutunmuş eflatun bir kuş... Vakitsiz çıktın karşıma, en olmayacak zamanda. Bir de şu ay ışığı bakışlı gözlerin olmasa, ne kolaydı senden geçmek! Ne kolaydı sana esenlikler dileyip, yola devam etmek. Yakamozuna demir atmış bir gemi gibi kalakaldım hasret denizinin ortasında. Yüreğimin med-ceziri oldu; yarım kalmış bir şiir gibi bakan gözlerin... Hele şu her gece saatlerce kuytusunda gizlendiğim o buğulu sesin... Başımı döndüren sessizliğin... Ölmek ne kolaymış, gitmek ne zor!

 Seni ve beni "biz" kılan o saatlerde sana anlatamadığım çok şey var. 'Hoşçakal' dediğinde, kaldığımda bir başıma, söylenmemiş sözcükler sarıyor dört bir yanımı. Türkü tadında bir nehir, yatağını kendi yaparcasına kanatarak geçiyor içimden, su alıp gidiyor vücut bulmamış kelimeleri. Öksüz kalıyorum sonra...

 Geç mi kaldım sana, çok mu erken buldun beni... Bir bilsem! Bildiğim, baharım sen oldun benim... Kara kışlara sürgündüm ben bir başıma, ama şimdi; duyduğum bu koku sarhoş ediyor beni. Vakitsiz açmış ilkyaz çiçeklerinin kokusu... Gözlerimi kapatıp dinlerken seni, her yanım yeşil, bütün çiçekler güneşe sevdalı... Seher vakti, ayaza durmuş ağaçların yaprağından ayrı düşmüş dallarında birikiyorken çiy damlaları... Seninle tüm gecelerin sabahı aydınlık; senin aydınlığın bu.

 "Ayrılıklara da güzel şeyler kadar kolay alışılabilseydi keşke, o zaman ürkek bir serçe gibi davranmazdın belki" demiştin bana, hatırlar mısın? Ayrılıklara alışamamak değil korkum... Düştüğüm yerden ayağa kalkmazsam, koşamam ki sana. Yine de uzat elini bana, yüreğinin bir köşesinde sakla beni. Adımı ne koyarsan koy, yeter ki unutma... Yeter ki inan, zifiri karanlığın içinde görebildiğim tek ışık olduğuna.

 Bu gece ilk defa ağlattın beni... Ne vardı yüreğimi dağlayan o sözleri söyleyecek?... Ben de biliyorum uçmaya başladığımda seni bulamama ihtimalini. Sen de şunu bil, eğer uçacaksam bir gün, sebebi sensin, vuslatı olmasa bile birbirinden ayrı düşmüş hayallerimizin. Okuduğun her şiiri, söylediğin her türküyü ezberlercesine dinleyişim nedendir sanıyorsun? Ya bir daha hiç duyamazsam...

 Her ne olursa olsun, bendeki bir parça sen, aklımın bir köşesinde, gülüşümde, iç çekişimde, sessizliğimde saklı duracak...

 Ölmek ne kolaymış ay bakışlım benim, gitmek ne zor...

 Artık hangimiz ağlayan bulut, hangimiz sevinen toprak?... Farkeder mi filizlenen, umut çiçeği olacaksa. İkimizi dağların ardında bekleyen o sevda; o şiirin henüz yazmadığın en son dizesinde saklı sevda, güneş olup doğacaksa bir gün taç yapraklarının üstüne, sırf bunun için bile değmez mi ayrılığa?...

 Ben seni bildim bir kere... Geçmem artık senden.

 Yüreğime sürgün buğulu bir ses, sesime çağlayan kocaman bir yüreksin şimdi sen... Bense rüzgarların savurduğu bir kum tanesi, hasretinin sedefi ile incilenen...

 



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ben İlkyaz'ın Annesiyim!
Su Uyur, Düşman Uyumaz
Biraz Şiir, Biraz Parmak Boyası... Biraz Aşk, Biraz Patates Baskısı...
Pelin Onay'a Mektuplar II / Kumdan Kale Prensesi
Maestro
Pelin Onay'a Mektuplar I / Karpuz Kabuğu Reçeli
Sabahların En Güzeli
İncelikler Üzerine Küçük Bir Anekdot
Dahi mi, Deli mi?
"Üstü Kalsın!"

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nerdesin [Şiir]
Yar Diye Bildiğim... [Şiir]
Unut Beni Aşk Yarası [Şiir]
Veda [Şiir]
Buhur Dağı ile Kınalı Ceylan'ın Masalı [Öykü]
Evimdeki Yabancı [Öykü]
Bir Garip Yolculuk I - II - III [Öykü]
İzedebiyat Farkı [Eleştiri]


İlke ERSOY kimdir?

"Ne zaman ki henüz vücut bulmamış bir öykünün ya da şiirin kelimeleri kıpırdanmaya başlar içimde, kalemimin mürekkebini yüreğimde damıtırım yazmaya başlamadan önce. . . Son nefesimi verdiğimde dünyaya, ardımda bırakacağım "iz"; benden, yaşadıklarımdan, hayallerimden geriye kalan en sahici kanıt olsun diye. . . " VE BİRKAÇ YIL SONRA: "Bir kadının yaratabileceği en güzel şey, bırakabileceği en güzel iz; evladıymış. . . Kızımın, İlkyaz'ımın gözlerinde henüz yazılmamış en güzel şiirler saklı. . . İkinci doğumgünüm, 29. 06. 2006. . . "

Etkilendiği Yazarlar:
Panait Istrati...Tüm 2.yeniler...En çok da Cemal Süreya. Onun dışında, özellikle çağdaş latin edebiyatı diyebilirim; genel çizgileri ile.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İlke ERSOY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.