Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu Ýki gündür evin içinde ‘benim, ruhum aðrýyor’ diye dolanýp duruyorum. Bu, öyle romatizma gibi bir þey deðil. Rahmetli anne annemin yaðmur öncesi yaþlý eklemlerini ovarak ‘yakýnlarda bir yerlere yaðmur yaðýyor. Yakýnda, buraya da gelir’ demesini anýmsatýyor. Onun ki yaþlýlýktan doðan romatizmal bir eklem aðrýsýydý. Ya benimkisine ne demeli? Benim ruhum aðrýyor. Öyle böyle deðil. Tanrým, top yekun herkes mi çýldýrdý acaba? Yoksa, onlar normal de ben de mi bir sorun var? Çünkü doðal olarak, toplumlarda ortalama doðrular, çoðunluðun belirlediði parametreler üzerinden hesaplanýr. Yani düz mantýk hesabý. Bazen düzelir gibi oluyorum. Hani her kanalda, ‘deli kýzýn çeyizi’ gibi adeta döke saça koyduklarý yarýþma programlarýný izleyince biraz kendime geliyor, normale dönüyorum. Hepimiz, Pop Star rüzgarýna kapýlmýþ gidiyoruz ya. Ben de kaptýrýyorum. Gazeteler, televizyon bangýr bangýr baðýrýyor. Adamlar bir þey biliyor da baðýrýyor. Gecemiz, gündüzümüz, yediðimiz, içtiðimiz hep Pop Star. Tek derdimiz bu. Allah’a þükürler olsun baþkaca hiçbir derdimiz yok. Arada bir geçim sýkýntýsý, aðýrlaþan hayat þartlarý, iþsizlik, geleceði görememe, yitirilen deðerler (yükselen olanýndan bahsetmiyorum), umutsuzluk, savaþ korkusu, ulusal bütünlüðün parçalanmasý, toprak kaybý, Cumhuriyetin göz göre göre elden gitmesi (hani kör gözün parmaðýna misali), laikliðin altýnýn sistematik olarak kazýlmasý ve Kýbrýs’ýn hibe edilmesi gibi sýradan ve önemsiz þeyler(!) takýlýyor aklýma ama oturup Pop Star izleyince hemen geçiyor... O zaman rahat bir nefes alýyorum. Korkacak bir þey yok. Büyüklerimiz bizim yerimize de düþünüyorlar. Zaten onlarý niye seçtik deðil mi, efendim? ‘Sýrtýmýzda bir yük’ dedikleri Kýbrýs’ý vereceklermiþ. Helal olsun. Versinler efendim. Durduklarý kabahat. Hatta seçimi beklemeden, kýrmýzý kurdeleli anahtarý kime teslim edeceklerse artýk.. Þimdi bazý aklý evveller çýkýp, ‘babanýzýn malý gibi, týpký ulufe daðýtýr gibi Kýbrýs’ý vermeye hakkýnýz yok, ilk önce bir haritaya bakýn’ ‘Türkiye’nin güvenliði’ deyecekler ama olsun güzide medyamýzýn seçkin yazarlarý bu aklý evvellere hadlerini hemen bildirirler. Öte yandan, hükümet Avrupa Birliði’ne girmezsek ölürüz, biteriz, mahvoluruz, ekonomi çöker, Türkiye mahvolur anlayýþý ile Amerika ve Avrupa Birliði ne dayatýrsa yapýyor ya. Kesinlikle haklý… Yapsýnlar efendim, bizler onlarý boþuna mý seçtik? Belki, Avrupa Birliðinin ‘ari’ beyaz vatandaþlarý haklý olarak biz yaðýz Türkleri pek beðenmiyorlar. Allah için, onlar da kendi cephelerinden haklý. Ýlk önce Viyana kapýlarýnda canlarýna okuduk, Sonra da 60’lý yýllarda Almanya’da ve diðer Avrupa þehirlerinde yaþanan iþçi göçleriyle. Ne yapsýn garipler, üstüne üstlük Constantinopol’ün düþüþüne hala biraz kýzgýnlar gibi. Törenlerde, yaðýz býyýklý mehteran takýmý üstlerine doðru yürüyünce içleri bir tuhaf oluyor her hal. Ama, korkacak bir þey kalmadý. Artýk onlar da ‘light’ oldu. Sonra, bir örnek giyinen Amerikalý ‘turistlerimiz’ var. 60.000 kadardý deðil mi? Giysileri biraz tuhaf, tam bir zevksizlik örneði ama olsun. (Cemil Ýpekçi onlarý adam eder) Turizm patlayacak diyen hükümet patlatýyor iþte. Neyin patlayacaðýný tam olarak anlayamadým ama büyüklerimiz bizden daha iyi düþündüklerine göre, iyi bir þeyler patlayacak demek ki. Daha ne istiyorsunuz? Nerde hareket orda bereket. Komþuya ziyarete gelmiþler, geçerken biraz da bize uðrayacaklarmýþ. Hay, hay meþhur ‘Türk misafirperverliðine’ ne oldu? Lafý mý olur. Baþýmýzýn üzerinde yeri var. Sonra, arada bir zaplarken Atilla Ýlhan’a rastlýyorum. Sanki, tanýdýk þeylerden bahsediyormuþ gibi geliyor. ‘Bizi Avrupa birliðine almayacaklar. Boþuna uðraþýyorsunuz. Boþuna Kýbrýs’ý vereceksiniz, her gün bitmek tükenmek bilmeyen tavizlere, ulusal onurumuz ve çýkarlarýmýzý ayaklar altýna alarak boyun eðiyorsunuz. Biz, Avrasyalýyýz, Avrupa Birliðine girmek zorunda deðiliz. Zaten ulusal çýkarlarýmýz ve tarihi gerçekler de bizi Rusya’nýn yanýnda ittifak yapmaya itiyor. Amerika’ya ve Avrupa’ya yaranacaðýmýza, Rusya, Türki Cumhuriyetleri ve Çin’e yaklaþmalýyýz. Bizi istiyorlar. Bu tarihi fýrsatý kaçýrmayalým. Biz çok güçlü bir ülkeyiz. Kimseye yalvarmamýza gerek yok. Hem coðrafi, hem stratejik yönden bakarsanýz zaten çok hassas bir yerdeyiz. Dolayýsýyla, Rusya ile ittifak yaptýðýmýzý gören Avrupa ülkeleri zaten ayaðýmýza gelerek bizi elden kaçýrmak istemeyecekler. Buna da mecburlar. Kendimize güvenmemiz yeter’ diyor. Birden sisler daðýlýyor. Yeniden ruhum aðrýmaya baþlýyor… Sana ne diyeceksiniz ama bu benim hayatým. Bu adamlar bir takým kararlar alýyorlar. Daha fenasý, benim hayatýmý doðrudan etkileyecek kanunlar yapýyorlar ve geleceðim ile oynuyorlar. Bu hayat, bizim. Bu ülke, bizim. O zaman? Yani, ‘Binmiþiz alamete gidiyoruz kýyamete’ hesabý. Camý açýp avaz avaz baðýrmak istiyorum. Hani Nazým diyordu ya ‘baðýr, baðýr, baðýr….’ Aynen öyle...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |