Hata! Klavye bağlı değil. Devam etmek için F11'e basın... |
|
||||||||||
|
Ve hala bakamıyorum yüzünüze... Buna inanabilir misiniz? Sevdalar baharı beklermiş, ayrılıklar en umulmaz anı... Hüzün bende hiç olmadık yerde sessizliğe gülmektir. Hayallerime, rüyalarımda yer bulmak gibi saplantılarım ise hep oldu sanırım. Yine o eski mahalledeyim, zaman zaman bir daha görmek istemediğimi düşünsemde yine bilemediğim bana tanıdık gelen yaban-cı, yalan-cı sokaklardayım. Ayrılık mevsiminden sonra, tozunu düşürmüş bir kelebek gibi, bende yüreğini kaybetmiş milyonlarca kişiden biriydim… Ağlamayı öyle kuru kuruya beceremedim hiç bir zaman. Ne hatıralardan koptum geldim. Yaşadım kendimi, kendimi senin bildiğin kadar anlamadım. Tekbaşıma kurduğum hayallerden yana öksüz kalırken, geçmiş günlerden; onca şeye rağmen, bir ümit bekleyen gözlerim bir organ olmaktan başka hiçbirşeydi artık. Hiçbirşeylik kavramı hayatımın baş köşesine gelip oturmuştu. - Ne oldu neyin var senin? diye sorsalar… - “Hiçbirşey” olurdu tek cevabım. Oysa, “Hiçbirşey” ne çok şey çağrıştırır insana, herşey kendi anlamına göre bir yer bulup dikiliverir çoğumuzun başına. Yüzleşirsin. Yenilip yenilmemek kendi avuçlarının içindedir. Sen ayrı bir dünyasın. Kaç dünyan var senin sahi. Peki ya benim düşlerim ne oldu, diye sorduğumda da; -“Rüyalar kısa sürer” diyen birine rastlamışımdır mutlaka. Yüreğimin derdini anlatacak bir dost ararken konuşma yeteneğini kaybettiğiminde farkında değildim hala. Dünden kalan ne varsa aklımda bir yağmur gibi düşüyordu gözlerime. Bir de üstüne üstlük mevsim sonbaharın sonu olmuştu. Aylardan Kasım. Eylül yağmurlarıyla, göz yaşlarını vefasız sevgiliye gönderme zamanı ise, çoktan geçmişti. Arabesk şarkılarla sitem gönderirken kadere, milyonlarca insandan sadece biri olduğum ise o an hiç aklıma gelmemişti. Belki de sana de öyle olmuştur diye düşündüm, düşümde… Aylar önce yazdığın aşk şiirleri yerini isyan şiirlerine çoktan bırakmıştır. Her kafiyede sitem gönderirken sevgiliye ellerin titrer yüreğinle birlikte ve artık boşunadır ağlamak. Her gördüğün çiçeği ona benzetirken altındaki dikenleri görememenin pişmanlığını yaşarsın, sigaranı çektiğin her nefeste.Gözlerinde bir garip yangın ve onurlu yüreğinde bir sessizlik mi var? Bir zamanlar yerlere serdiğin gururun, hesap sormaya hazır mı yoksa sana? Başladı ve bitti senin sevdan da herkesin ki gibi. Yıllardır yaşıyorum dediğin dünya; seni daha yeni kucaklamıştır ve acılarla yoğrulmayan hayat daha yeni başlamış, sonu bir türlü gelmeyen bir rüyadır. Ömür İsfendiyaroğlu 14 Kasım Çarşamba
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömür İsfendiyaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |