Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı |
|
||||||||||
|
Çocuklar neler olup bittiğini anlayamadan uyandılar o gece. Aylardır hazırlanan sığınaklara kaçabilecek zamanı kolladılar aileleriyle. Biz onları ekranlardan izledik. Kiminin korku dolu, koca koca açılmış endişeli gözleri takıldı kameralara, kiminin düşmüş bir ayakkabısı. Hastanede yaralı bir çocuk, masum gözlerle bakıyordu etrafa, kanayan yarasına iliştikçe gözü acıyla kıvranıyordu. Öylesine korkmuştu ki, canı çok yansa da ağlayamaya cesaret edemiyordu. Sonra uzadı bu görüntüler. Her gece aynı trajedi, tekrar tekrar yaşandı. Dünya atılan bombaları, ambulans çığlıklarını, hastaneleri dolduran çocuk ve yaşlıları, ölen masum insanları kanıksadı. Bir savaş nasıl kanıksanırdı ki? Sonra savaş böcekleri belirdi ekranlarda. Ülkelerini işgal edenleri aratmayacak ustalıkta bir anda her yeri istila ettiler. Düşmanın yerle bir ettiği ülkelerinde komşularını ve kendi tarihlerini talan etmekten çekinmeyen savaş fırsatçıları. Mezopotamya medeniyetlerinin, Ninova ve Babil’in kıymetli eserlerinin sergilendiği Bağdat Müzesi. Acımasızca yağmalanan dünyanın ortak mirası. Leşten daha büyük parçalar koparabilmek için birbirlerini gagalayan gözü dönmüş akbabalar sardı çevreyi. Diğer yanda, imparatorluk sarayının sakinleri, bombaların yağdığı saatlerde, köpeklerinin başlarını şefkatle okşarken kameralara poz veriyorlardı. Böyle durumlarda şüphesiz kendilerinin de insan olduğunu hatırlatmaya ihtiyaçları vardı. Dünyanın yılmaz bekçisiydiler. Şimdiye kadar gittikleri her yere barış, kardeşlik ve huzur götürmemişler miydi? Dünyanın süper gücüydüler, yaptıkları her şey dünyanın geleceği için doğru olandı. Onlara meydan okumak da kimin haddine. Her nasılsa olmayan teknolojisiyle biyolojik ve kimyasal silahlar üretebilmiş, sahip olduğu zengin yer altı kaynaklarıyla, yoksul kalabilmeyi başarabilmiş ülkenin diktatörü sonunda devrildi, üstelik yerini daha acımasız başka bir diktatörlüğe devrederek. Dünya üzerinde oynanan akıl almaz senaryolar, takip edilen sinsi stratejiler ve çıkarcı politikalar. Yapay gerekçelerle girişilen savaşlar ve asılsız çıkan bahanelerle dünya önünde, dalga geçecek kadar pervasız süper güçler. Ve bu çirkin oyunların birinin sonunda, çamur birikintileri içinde küçük pabuçlar, bomba ışıkları altında korku dolu, yürek yakan kocaman masum gözler kaldı geriye. Çocuklar kendi oyunlarına hiç benzemeyen kumpasların ortasında korumasız kalakaldılar. Yarına ait bir planı olmayan, günü kurtarmakla meşgul, kendisini yönetmekten ve uzağı görmekten aciz kalabalıklar ise başkaları tarafından yönetilmeye bir kez daha mahkum oldular.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |