Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Japon Şiirlerinden Kısa Filmlere Uzanan Bir Hayat Seval Deniz Karahaliloğlu ‘Ufacık tefecik, içi dolu neşecik’. Japon çizgi filmi Heidi’yi anımsatan kocaman gülüşü, kısacık boyu, minyon yapısı ve kuş cıvıltılarını hatırlatan tatlı konuşmasıyla Sayoko Kinoshita istisnasız gören herkesin kalbini fetheden bir büyücü. Bir insan bu kadar şirin ve şeker olabilir mi? Hem de dünyalar kadar sorumluluğu varken. Gülüşüyle kalplerimizi ısıtan bu minicik, minnacık kadın aslında 3.000 bin üyeli ASİF Japonya (Uluslararası Canlandırma Filmleri Derneği) Başkan Yardımcısı. Kısa Filmler ve Animasyon sanatı söz konusu olduğunda ise gerçek bir ‘film canavarı’. Kısa film ve animasyon konusunda uzman olan Kinoshita, 34 yıldır canlandırma üzerine yönetmenlik, yapımcılık, festival yöneticiliği ve eğitmenlik yapıyor. Özgeçmişi çok renkli ve dolu olan Sayoko Kinoshita, halen Studio Lotus Başkanı, ASİFA Başkan Yardımcısı, ASİFA Japonya Başkanı, ASİFA Atölye Çalışmaları Grubu Başkanı, Japon Canlandırma Derneği Özel Danışmanı, Hiroşima Uluslararası Canlandırma Festivali İkinci Başkanı ve Festival Yönetmenliği görevlerini yürütüyor. Doğal olarak, ilk soru nasıl olup da bu kadar çok görevin üstesinden başarıyla geldiği oldu. Eliyle başını işaret eden Sayoko Kinoshita, gülerek ‘Burada bir ajanda var. Ne zaman ne yapacağımı buradaki ajandaya not edip çekmecelere koyuyorum. Zamanı gelince de çekmeceleri açıp okuyorum’ diyor. Son derece sistematik ve ciddi çalışan Sayoko Kinoshito’nun mesleğe başlaması da başlı başına bir hikaye. ‘1966 yılında, Güzel sanatlar Kız Koleji’nin Plastik Sanatlar Bölümü’nden mezun olduktan sonra, uzun süre mesleğimle ilgili iş aradım. Ama bulamadım. Bir gün gazetede bir ilan dikkatimi çekti. Ve Mushi Production’a girdim. O sıralar, çalıştığım şirket televizyona ‘Astroboys’ diye bir çizgi film serisi yapıyordu. Ama ben çizer olarak değil ofis görevlisi olarak işe alındığım için yaptığım işten hiç de memnun değildim. Kesinlikle, çok sıkıcıydı. Bu dönem içersinde, çizgi film işinde çalışanları izledim ve nasıl çalıştıklarına tanık oldum. Aslında çizgi dizideki bütün karakterler birbirine benziyordu ve doğrusunu isterseniz çizgi dizilerde çizer olarak çalışmak bana o kadar da çekici gelmemişti. Sonra, tesadüfen animasyonla ilgili bir kısa film seyrettim ve hayatım değişti. Tamam dedim. İşte, yapmak istediğim iş. Bundan sonra, bütün rüyam kısa filmler ve animasyonlar yapmak oldu. Bu sırada, aynı rüyayı paylaştığım bir adamla Renzo Kinoshito ile tanıştım ve onunla evlendim. Birlikte, bir çok reklam filmi hazırladık. Ve kendimiz için bağımsız filmler çektik. Bunlardan bir tanesi New York Kısa Film Festivali’nde büyük başarı kazandı ve ödül aldı. Bunun üzerine kısa filmler ve animasyonlar üzerine çalışma kararı aldık. O dönemde, bu sanat olarak kabul edilmiyordu ve popüler değildi. Biz de animasyon sanatını geliştirmek ve topluma tanıtmak için Japonya’da uluslararası düzeyde bir ‘animasyon film festivali’ düzenlemeye karar verdik. Seyircilere, yapımcılara ve distribütörlere bunu duyurduk ve onlara ulaşmaya çalıştık. Sonuçta, 1980’li yıllardan beri bu festival yapılıyor.’ Sayoko Kinoshita, 1972’yılında yaptığı ‘Made in Japan’, 1977’de ‘Japanese’, 1978’de ‘Pica Don’, 1993’de ‘Air Raid – Kumagaya’ gibi kısa filmleri ile katıldığı uluslararası festivallerde ödüller aldı. Böylesine bol ödüllü ve yaptığı işte büyük başarı yakalamış uluslararası çapta bir sanatçı ile konuşurken neden diye düşünmekten kendini alamıyor insan. Neden kısa filmleri tercih etti? Hem de sanat olarak kabul edilmediği ve toplumda tanınmadığı bir dönemde. ‘Kısa filmler benim için tek kelime ile ifade etmek gerekirse ‘şiir’ gibidir. Kısa film denince, ben Japon Şiirlerinden esinlenirim. Çok kısa, çok güçlü anlatımı olan ve vermek istediği mesajı derinlemesine, açıkça anlatan şiirlerdir bunlar. İşte ben de filmlerime bu düşünceyle yaklaşıyorum. Kısa film yaparken, çok kısa zamanda, anlatmak istediğiniz hikayeyi vurucu bir dille anlatmak zorundasınız. Ve kullandığınız sinema dili, bütün dünyadaki izleyiciler tarafından aynı duygu yoğunluğu ile anlaşılabilmeli.’ Neden yaptığı bütün filmlerin ana teması ‘barış’ diye sorulduğunda, Sayoko’nun cevabı hazır. ‘Gayet basit. Dünyada hala barış yok. Ben, İkinci Dünya Savaşı öncesinde doğdum ve çevremde birçok kişi savaşta öldü ya da hayat boyu taşıyacakları yaralar aldı. Çok acılar çekildi ve ben halen hayattayım. Bu nedenle, dünyaya kalıcı barışın gelebilmesi için filmlerimde daima ‘barış’ temasını işliyorum.’ Yüklendiği sorumluluklar ve pozisyonu nedeniyle her yıl binlerce kısa film izliyor. Peki, bu kadar çok film arasından iyileri seçmek zor değil mi? ‘Yo, hayır. Aksine çok kolay. Çünkü elmaslar, daima ışıldar. Binlerce çakıl taşı arasında bile elmasların pırıltısını rahatlıkla seçebilirsiniz. Bu nedenle, yapılan kısa filmler arasından nitelikli olanları seçmek düşünüldüğü kadar da zor değil.’ Seçim yaparken, kendi deyimiyle ‘elmasları ayıklarken’ acaba ne gibi kriterlere bakıyor. ‘Ben, bir filmi ele alırken onu bir bütün olarak düşünürüm. Hikayenin iyi anlatılıp anlatılmadığına, animasyon tekniğine, görselliğe, kurgusuna, verdiği mesaja dikkat ederim. Bunlardan biri eksik olduğunda, bütün emek boşa gitmiş olur. Mesela hikaye ne kadar güzel olursa olsun eğer görsellikte bir sorun varsa o film seçilemez. Teknik de çok önemli. Müziğinden, kurgusuna, animasyonundan, seslendirmeye kadar her ayrıntı çok büyük önem taşıyor.’ Gelecek planlarına gelince, ‘Şu sıralar Akinowa üzerine kısa bir film yapıyorum’ diyor. ‘Akinowa Japonya’nın güneyinde yer alan küçük bir ada. Gökyüzü tıpkı sizin ülkenizdeki kadar mavi, çok renkli bir kültüre sahip ve hoşgörülü bir topluluğun yaşadığı çok özel bir yer. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Amerikan ve Japon askerleri arasında çok sert çatışmalara sahne olan, geçmişinde çok acı hikayeler yaşanmış olan bir ada. Bu adada yaşananları konu alan 15 dakikalık kısa bir film hazırlıyorum. Filmde, karışık teknikler de var ama çoğunlukla çizimlere yer veriyorum. Çizimleri tek tek elle kendim yapıyorum ama tabii ki yapım aşamasında, animasyon, kesme tekniği dediğimiz bir çok yöntem de işin içine giriyor. Filmi, gelecek Mart ayının sonunda bitirmeyi planlıyorum. Çünkü Akinowa’yı bir çok kısa film festivaline göndermek istiyorum. Bu işin en stresli yanı, filmi yaptıktan sonra, seyircinin beğenisine sunmak ve tepkisini beklemek. Şimdiden gelecek yıl Ağustos ayında yapılacak Hiroşima Film Festivali’ne de hazırlanıyorum. Bu arada çeşitli yerlerde, eğitim amaçlı atölye çalışmalarına da katılacağım.’ Atölye çalışması denince, Kinoshito Türkiye’ye hiç de yabancı değil. Daha önce, Japon hükümetini desteği ile kısa filmler konusunda atölye çalışması yapmak üzere üç defa, 1993’de 1994’de ve 1997’de İstanbul’a, Bursa’ya ve Sivas’a gelmiş. Uzun süreler iki, üç ay Türkiye’de bulunmuş. Film deyince hem de kısa filmler konusunda Sivas biraz alışılmışın dışında kalmıyor mu? ‘Sivas’da yapılan çalışma, bir sağlık merkezinin desteği ile gerçekleşti ve tümüyle halk sağlığı konusunu içeriyordu.’ Uzun süreden beri, çocuklar için müzik ve eğitim üzerine çizgi filmler ve animasyonlar hazırlayan sanatçı, insan kaynakları gelişimi, barış, insan hakları, nüfus artışı gibi birçok alanda toplumsal sorunların çözümüne yönelik canlandırma filmlerinin tanıtımını da yapıyor. Kinoshita, Türkiye’de kısa filmin gelişiminden umutlu. ‘Türkiye’de çok kaliteli kısa film yapımcıları var. Bu nedenle, burada çok verimli atölye çalışmaları yaptım. Kısa filmler ve animasyon Türkiye’de giderek daha çok gelişiyor’ diyor. Kısa filmlere ilgi duyanlar ASİFA’ya nasıl ulaşır diye sorduğumuzda, Kinoshita, animasyon severlere web’de yer alan www.asifa.net’e girmelerini öneriyor. Bütün yazışma adresleri, uluslararası festivallere katılma ve atölye çalışmalarına kadar kapsamlı bilgiye bu adresten ulaşılabiliyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |