..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > ÇAĞLA GÖKDENİZ




7 Temmuz 2008
Ellerin  
ÇAĞLA GÖKDENİZ
Hoşça kal diyor gözleri…Yağmur yağıyor…O ağlıyor…Ben ağlıyorum…Hoşça kal diyorum…Ağlıyor gözlerimiz…Damlıyoruz birbirimizin gözlerinden…Düşüyoruz…


:CJAJ:

Susmuştuk ikimiz.Gözlerimizin içine bakarken söylenecek çok şeyi söylememiştik.Sessiz sedasız olmalıydı her şey.İçimizde volkanlar patlasada, görünmeyen buz dağı gibi olmalıydı gitmemiz…

Öyle de oldu.

En çok neyi hatırlayacağım ve unutmamak için en çok kendime neyi hatırlatacağım biliyor musun?

Yoo hayır bilmiyorum.

O biçimsiz, kimi zaman da hüzünlü hallerini…Gözlerindeki hüznü…Gözlerinde martıların uçuşunu…

Biliyorsun ben hep hayrandım sana.Hep de öyle kalacak!..

Biliyorum diyorum gözlerimle, biliyorum.

Benim sana dair hatırlayacak o kadar çok şeyim var ki.Koca bir hayat.Ama ben en çok ellerini arayacağım boşlukta.Olmadıklarını, olmayacaklarını bile bile arayacağım.Hatırlıyor musun?O geçirdiğim zor dönemlerde bir mesaj göndermiştim sana.

‘’Beni hayatta tutan.Hayata yeniden başlayabilmem adına güç veren ellerin.Ruhumu, bedenimi sarıp sarmalayan ellerin.Ne olur beni ellerinin olmadığı bir hayata bırakma…

Çünkü ben ellerimi boşlukta görmeye dayanamıyorum.’’

Aaa evet hatırladım diyor başı öne eğik.

Cevap yazmıştım sana…Ben o elleri bir kez bıraktım bir daha bırakmam diye.

Gözleri daldı.Bakmadı gözlerime sanki yüzüm yok der gibi…

Baksın istemiştim oysa…Bırakmış olsa da ellerimi, baksın istemiştim.Her anını, her ayrıntıyı beynime ve kalbime kazımış olduğum o gün bir de baksın istemiştim.

Bak(a)madı oysa…

Hayat işte o an hissediyor ve hissettiğimizi söylüyoruz.Biliyorsun, ben hep böyle düşünmüşümdür.Ne zaman sevdiğini söylesen, ne zaman özlediğini dile getirsen, sözler vaat etsen bana genele değil ana mal etmişimdir.O an hissettin ve söyledin.Bugün başka türlü hissediyorsan yargılayamam seni.

İçindeki fırtınaları, gözlerindeki o melul hüznü yok istedim bunları söyleyerek.Oysa söylenmemiş o kadar çok söz kalmıştı ki!..

Ellerine tutunmadan geçecek bir ömrü kabul edebilmek…kolay değildi.Yüreğimi yangınlara hapsedip, gözlerimdeki acıyı saklayarak devam etmeliydim…

Onun ellerine ihtiyaç duymadığım bir gün gelecekti belki de…

Kim bilir?Belki başka eller olacaktı hayatımda.Neyse bunları düşünemem ki şimdi...

Eski aşkın acılarını başka bir aşka erteleyemem ki ben!!!

Konuşmak o kadar zordu ki o gün.Susturduk yüreklerimizi.

Son vedaydı nasılsa.Birbirimiz iyi hatırlamak için anlaşmayla karar verdiğimiz bir oyundu bu.Acı bir oyun…

Gece yarısını beş geçiyordu.Son vedanın, son anlarını yaşarken, yaşadığımız her şey bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimizden.Son kez tutunmak istedim o ellere ama uzatamadım ellerimi.Uzanamadım.Takaatimin kalmadığını fark ettim.

Yorgun, sevdalı gönlüme yüklenemedim daha fazla…

Güçsüz olmayacaktım…Hayatı zalimlikle suçlamayacaktım…Çok ağlayacaktım belki…Geceleri üşüyecektim…Karanlık ürkütecekti beni…Işıksız gönlümü…Efkar basacaktı yüreğimi…

Kalkalım mı?

Evet…

Yine bir son Tanrım.Yine bir son…Kaçıncı sonlarımı yaşıyorum, kaçıncı kez gidiyorum yine.Gidiyoruz aslında.İkimiz gidiyoruz…Birbirimizden gidiyoruz…Birbirimizden uzaklara gidiyoruz…

Gözlerimizi tuzaklara hapsedip gidiyoruz…

Eve kadar getiriyor beni.

Sus diyorum hiçbir şey söyleme…Sus…

İzin ver diyor.

Yoksa hep içimi kemirir, bu anı tekrar tekrar yaşamaktan ölürüm ben.

İçim çekilir…

Ellerimi tutuyor.

Tanrım ellerimi tuttu…Tanrım birazdan boşluğa bırakacak ellerimi…Tanrım…Tanrım…

Neden gidiyorum diye sordum geçen kendime?Neden?Ortada somut sebeplerim yokken gitmek ve hala çok severken…

Yapma diyorum.

Böyle olmasını hiçbir zaman hayal etmedim.Senin olmadığın hiçbir şeyi istemedim ben…Ölürken bile beraber olmak istedim.

Hep bunun için dua ettim!..

Ortak bir karardı bu.Yapma böyle.İkimizin de buna ihtiyacı var diyorum.

Ben mi diyorum bunları diye soruyorum kendime.Saçmasapan cümleler…

Evet ortak karar diyor onaylayarak.Seni çok özleyeceğim…

Asılı kalıyor havada cümleleri…

Demiyorum seni çok özleyeceğim hele ellerini…Demiyorum…

Diyemiyorum…

Ellerimi çekiyorum ellerinden…Ilık tenini hissetmiyorum artık.

Güz mevsimindeyiz…Bizim gibi üzülen gökyüzü de ağlıyor…İçimde beyaz bir hüzün ağlıyor…
Hoşça kal diyor gözleri…Yağmur yağıyor…O ağlıyor…Ben ağlıyorum…Hoşça kal diyorum…Ağlıyor gözlerimiz…Damlıyoruz birbirimizin gözlerinden…Düşüyoruz…

Sonbaharlı biz özlem bu…Biliyoruz ikimiz…

Arabaya binip gözden kayboluncaya kadar izliyorum onu…Gidişini…Gidişine müsaade edişimi izliyorum…

Ölüyorum…

İçim söylüyor ‘’Ah sensizi…’’

Bir el uzanır teyibe.Radyoda bizim şarkı… Birbirimizden uzaklarda bizim şarkımızı dinliyor şimdi bu şehir…

Birbirimizden habersiz aynı şarkıyı söylüyoruz son kez ‘’bize…’’

Son kez dinliyor bu şehir…

Güneş küsmüş şavkımıyor ah sensiz
Zerdali güzeli gözlerinle bak bana
Keder eş oldu yenemiyorum ah sensiz
Baldan tatlı sözlerinle gül bana

Diken sarmış güllerimi deremiyorum
Gülden nazik ellerini uzat bana


Güneş küsmüş şavkımıyor ah sensiz
Zerdali güzeli gözlerinle bak bana
Keder eş oldu yenemiyorum ah sensiz
Baldan tatlı sözlerinle gül bana

Hasret yanar gecelerim ah sensiz
Davran gülüm esen yol ol gel bana


Aşkım diyor bir ses…Aşkım uyan.Hayatım ne oldu?Bak sırılsıklam olmuşsun terden diyor…

Ağlıyorum…Hüngür hüngür ağlıyorum.Ellerin…Ellerini ver bana.İki elini açıyor önümde.Ellerini alıp öpüyorum…

Öpüyorum…Kokluyorum…

Yok bir şey diyorum…Yok bir şey.

Elleriyle sarıyor beni.Usulca bir öpücük bırakıyor gözlerime…

Yorgun bedenim, yorgun düşüp uykuya dalıyor…

Elleri ellerimde…

(Bu yazımı okurken aklıma sadece bir şarkı geliyor.Harun KOLÇAK'tan rüyalar...Tavsiye ederim.)
06.07.2008 / Çağla GÖKDENİZ



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mutluluk Sadece Senin Yanında Olmakmış, Anladım
Teninin Kokusuna Hasretim
Mezarını Bilmediğim
Hele Bir Sen Git
Bal Gözlüm
O Eski Şarkı (İkinci Bölüm)
O Eski Şarkı (Birinci Bölüm)
O Eski Şarkı (Son Bölüm/ve Bitti... )

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yalnız Bir Opera
Lale, Nilgül
Adını Koyma
İçimden Göçtü, Göçüp Gitmelerinin Karası
Sarı Odalı Ev

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İçi (M/n) [Şiir]
Tut ki Mutluyum [Şiir]
Karşı Kıyısın Sen [Şiir]
Dumanımsın, Dumanımdasın [Şiir]
Gölgeydi Cehennem, Tek Bir Soluk İçin [Şiir]
İbrahim... Ateş... Ben... [Şiir]
Birgün [Şiir]
Yan... Yan... Yan... [Şiir]
Üşüyorum [Şiir]
Kanayan Sevdam [Şiir]


ÇAĞLA GÖKDENİZ kimdir?

Her şeyin bir sonu var elbet dedi kadın kendine. Limanlar bekleme yeriydi ve gemiler zamanı gelince giderdi. Gittiği o kadar çok şey vardı ki. Ve şimdi yüzünü yine gitmelere dönüyordu. Öykülerini taşımakta zorlandı hep. Yazarken gözyaşları şahitti. Çünkü ela gözleri bir tek o zaman yeşile kavuşuyordu. Ama artık hep ela kalsın istiyor. Gidişleri biriktiriyor ve intihar saklıyor gözbebeklerinde. Mavi yosun kokulu uçurumda yalnızlıklar betimliyor. Kabulleniyor vazgeçmeyi. Umarım başka bahara o şehirde diye yazdı vakti zamanıyla. Şimdi sonbaharda ve o şehirde. Mutlu. . . 2007-2009 yılları arasında izedebiyatta yazdı. Yazdıkça yaşadı, yaşadıkça da yazdı. Sonra vakit geldi izedebiyatta sus düştü payına. Dar ağacı bile kabul etmedi onu. Limanlar bekleme yeriydi ve gemiler zamanı gelince giderdi. Çıktığı kapıları hiçbir zaman çarpmadı. Kim bilir?Belki bir gün payına düşen sus kalkıverir üstünden. Kim bilir? www. caglagokdeniz. com


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÇAĞLA GÖKDENİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.