"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Kendi derdime yanarken , bir de milletvekillerimizin zor durumunu düşünecek , bu konuya kafa yoracak değilim elbette. Ama yine de kafamı meşgul etmiş olmalı ki , rüyama girdi. Rüyamda, Mudurnu’daki bayanlar, vekillerimizin bu zor durumunu konuşmak ve görüş alışverişinde bulunmak, “ Kendilerine nasıl yardımcı olabiliriz ? ” sorusunun yanıtını bulmak için bir toplantı düzenlemişiz. Şu saçmalığa bir bakın hele. “ Kelin ilâcı olsa , önce kendi başına çalar.” deme de dur şimdi. Salon bir kalabalık bir kalabalık, anlatılır gibi değil. Mudurnu’ da yapılan etkinliklere katılmayan memurlar, daire amirleri bile gelmişler. ” Bizim de yapacağımız bir şey olmalı.” d iye can atıyorlar. Vatandaş; maddi sıkıntının ne demek olduğunu çok iyi bildiği ve damdan düşenin halinden yine damdan düşen biri anladığı için sanırım bu kadar kalabalıktı. Millet yırtınıyordu adeta vekillere yardımcı olmak için. Ödenecek dağ gibi faturalarımı, taksitlerimi düşündüm. Kimsenin umurunda bile değil. Milletvekili olmak varken , niye öğretmen oldum diye saçımı başımı yolasım geldi rüyamda. Önce bir ev hanımı, titreyen bir sesle konuştu usul usul: “ Ağlayacağım şimdi, bir evleri bile yokmuş. Bir biz değilmişiz ölünceye kadar kirada oturacak olan. ” Sonra başka birinin sesi duyuldu: “ Vekiller için hemen kampanya başlatalım. Zavallılar zor durumda kalmışlar. Bankada hesap açalım.” Başka biri iyice ileri gitti: ” Birer aylığımızı vekillere gönderelim.” ( İyi, gönderelim de; biz bir ay gazete kâğıdı mı yiyeceğiz diyorum içimden.) Başka biri: “ Ben, ramazanda eşin dostun bana vereceği fitreleri göndereceğim. Ne de olsa din kardeşiyiz.” Bir başkası başladı ağlamaya: ” Kendimden utandım, 650 lira emekli maaşı alıp kirada oturan babamdan utandım. Meğer milletvekilleri bizlerden de zor durumdaymış ! ”…Rüya bu ya, toplantı salonunda kâğıt mendil, dua kitabı, çiklet satanlar var. Kadına hemen bir paket mendil satın alıyoruz gözyaşlarını silmesi için. Mendiller, sıcak simit gibi alıcı buldu. Yalnız, bir bayan şöyle azıcık diklenir gibi konuştu: “ Ayol bize ne ! Melih Gökçek onlara yardım paketi gönderir.”……Salonu dolduranlar başladılar kadına bağırmaya. “ Sen, 3 çocuk okutuyorsun dul halinle. Üstelik rahmetli kocandan kalan 500 T.L ile. En iyi senin anlaman lâzım zavallı vekillerin içler acısı durumunu.” Yaşlı bir kadın göz yaşlarını silerek konuştu: “ Taşıma suyla değirmen dönmez. Yasa çıkarsınlar. Çalışanların maaşlarından keserek vekillere ev alınsın. Vatandaşın tabanı toprak, tavanı gökyüzü; yeter de artar bile. Her şey milletvekilleri için. ”…..Tam bu sırada salonda bir alkış koptu, kesin meclisten duyulmuştur. Genç bir bayan ayağa kalktı, salonu terk etmeye hazırlanırken kükredi aslan gibi : “ Ahhhhhhhhh ! Çok yazık ya, içime oturdu, ben yardım toplamaya gidiyorum. Arkadaşlar haydi el ele verelim.”…Ve kadın savaşa gider gibi çıktı salondan “Allah Allah Allah Allah ! “ diyerek. Sonra, salonu dolduranlar “ Ey halkım uyuma. Yardım edelim. Zavallı vekillerimizi evlendirelim.” sesleriyle çınlattılar ortalığı. Şaşırdım kaldım. Yaralı parmağa işemeyenler bile, bugün nasıl da yardımsever kesilmişler. Hayret ! Derken çatlak ve kinayeli bir ses duyuldu arkadan: “ Üzülürüz, çok üzülürüz. Emeklimiz 630 TL. ile lüks içinde yaşarken vekillerimizin zorda olduğunun söylenmesi çok ayıp.”….Kadının sözü bitince , önce bir sessizlik oldu salonda . Daha sonra, ben yapmayın – etmeyin demeye fırsat bulamadan kadını attılar salondan. Kadın salondan çıkarken başlamaz mı bağırmaya : “ R.Tayyip Erdoğan mecliste acıklı bir konuşma yapsın zavallı vekillerimizin durumuyla ilgili . Arkasındaki ağlak vekiller de başlasınlar ağlamaya. İşte o zaman bütün milletin yelkenleri suya iner, kesin bir çare bulunur.” Derken yaşlı bir teyzenin sesi duyuldu : “ Diyanete talimat versinler, Cuma namazından önce milletvekili evleri için yardım toplasınlar, iki cumada biter. ” Şaşırıyorum bu sözlere. Bu insanlar nasıl bu kadar yardımsever ve saf olabiliyorlar ? Salondakileri bıraksanız, sanki her vekil için bir ev yapmaya başlayacaklar. İnşaatta çalışmak için kazma küreklerini bekliyor gibiler. Derken , geç kalan biri girdi içeriye. “ Ne yapıyorsunuz burada ?” diye sordu şaşkın şaşkın. Arkasından, bütün salon inledi ağız birliği etmişçesine: ” Milletvekillerimiz zor durumdaymış. Kendilerine nasıl yardımcı olacağımızı düşünüyoruz.”….Bu sözleri duyunca, kadın başladı ağlamaya : “ O halde hemen yardım edelim.Olur mu gurbet ellerde evsiz barksız. ” Ben derseniz sinirden dudaklarımı yiyorum. Ay sonunu getiremeyen bu insanların nasıl bu kadar yardımsever olabildiklerine şaşırıyorum . Kalkıyorum ayağa, var gücümle bağırıyorum: “ Uyanın ey ahali, uyanın ! Vekillerin aldığı maaş, bir emeklinin aldığının 10-12 katı. Siz , kendinize yardım edin, kendinize. ” Salondakiler saldırıyorlar bana. Adeta linç edecekler. Beni yaka paça salondan atarlarken ” İmdaaaaaaat ! ” diye bağırma sesimle bir uyanıyorum, sıcak yatağımdayım. Bu yazıyı yazarken, benim vatandaşım bu kadar saf değildir diye teselli bulmaya çalışıyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |