..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Türkiye > Oðuz Düzgün




26 Aðustos 2010
Evet'imi Vurmasýnlar!/ Sýrada Yeni Anayasa  
Oðuz Düzgün
Adý Milletti, soyadý Çoðunluk… 12 Eylül Referandumunda bazý haklarýný almayý baþardý... Eksik ama gerekli haklardý bunlar. Milleti oluþturan her kesimin uzlaþmasýyla gerçekleþtirilecek yeni bir Anayasa'ya ihtiyaç duyduðumuz artýk ortada... Þimdi sýrada Yeni Anayasa var...


:AGDJ:
12 Eylül refarandumundan önce yazdýðýmýz yazýmýzla milletimizin "evet"ine sahip çýkmasýný istemiþtik. Oylanacak bütün maddeler milletin geleceði ile ilgiliydi sonuçta... Ne A partisi, ne de B partisi "evet"in gerçek sahibidir... Millet "evet"ini eline almýþ ve özgürlüðünü, çaðdaþ haklarýný onaylamýþtýr. Þu bir gerçektir ki bu maddelere hayýr diyenlerin çoðu da A partisinin liderine olan öfkeleriyle hareket etmiþlerdir. Yoksa millet, özgür býrakýlmýþ olsaydý en az %70'lik bir evet sonucu kaçýnýlmazdý... O gün de söylediðimiz gibi bizim A ya da B partisiyle iþimiz yoktur olmamýþtýr. Milletin özgürlüðüne ve hukukuna sahip çýkmasý bizi ilgilendirmektedir. Sonuçta milletimiz bunu baþarmýþtýr. Evet uçurtmasý bu sefer vurulmamýþtýr... Bundan sonra daha aydýnlýk bir sürece geçtiðimizi, yeni bir anayasa deðiþikliðiyle daha ileri bir demokrasiye ve hukuk sistemine adým atacaðýmýzý umuyoruz ve bu yeni anayasa sürecini sabýrsýzlýkla bekliyoruz... Referandumdan önce yazdýðýmýz yazýmý hatýrlatarak, daha çaðdaþ, daha demokratik ama Bayraðýmýza, Ýstiklal Marþýmýza ve ülke bütünlüðüne de halel getirmeyecek Yeni Anayasa talebimi ilgililere iletiyorum...

Kadýn okudu eline tutuþturulan kâðýdý… Kadýnlara pozitif ayrýmcýlýk, çocuklara karþý yapýlan her türlü tacizin önlenmesi gibi maddeler ilgisini çekti… Eðer bu maddeler içinde “kadýnlarý erkeklerden daha aþaðý varlýklar sayalým” ya da “çocuklara karþý her türlü iþkenceyi, tacizi yapalým” gibi içerikler olsaydý, anne yüreði buna dayanamayacak; “hayýr” diyecekti. Ancak kadýndý, anneydi… Yetersiz de olsa bu maddeler, kadýnlar için, çocuklar için olumlu sonuçlar doðuracak ve sadece bunun için “evet” diyorum diye mýrýldandý kendi kendine… Evet diyorum… Bunlarý derken A ya da B partisi, aklýna bile gelmedi. O, kendi geleceðini önemsiyordu öncelikle, çocuklarýnýn geleceðini…. O her þeyden önce anneydi çünkü.. Bunun için “evet” diye baðýrdý bütün gücüyle: “çocuklarým için “evet”

YAÞ kararlarýyla askerden atýlan on binlerce subaydan birisiydi. Suçsuzum demiþti ama kimse dinlememiþti onu. Ýdam sehpasýndaki bir hükümlü gibi þerefli mesleðinden bir postal tekmesiyle uzaklaþtýrýlmýþtý. “ Belki, adil bir mahkemede suçsuzluðumu ispat edebilirim” diye düþünmüþtü ama, yasalar buna izin vermiyordu. Üstelik emeklilik hakký dahil hiçbir haktan da yararlanamýyordu. Onun bir ailesi vardý, çocuklarý vardý… Tek bildiði iþinden olmuþ, birden bire maaþsýz kalmýþtý. Üstelik hiçbir suç iþlemediði halde ordudan atýlarak “þerefsiz” damgasý yemiþti. Her þeyden önce bu onur incitici damga onu katletmiþti… Bu devirde kimse kimseye çalýþmadan para verecek deðildi… Daha sonra, daha az bir maaþla ve daha yetersiz bir sigortayla, bir þirkette güvenlik görevlisi olarak iþ bulmuþtu. Yaþ-adýðý o ýstýrap verici anýlarýn sayýklamalarýyla geçen uykusuz geceleri düþündü… Çocuklarýnýn ve eþinin, “ekmeðimiz, ekmeðimiz alýndý elimizden” þeklinde devam eden aðýtlarýný iþitti tekrar. Onun yanýnda olmasý gereken bazý sözüm ona sosyalistlerin, insan hakký savunucularýnýn, kendisini yargýsýz infaz edenlerin yanýnda yer almasý, onu daha bir yaralamýþtý.. Evet, diye mýrýldandý sakince… Evet, diyeceðim… Benim akrabalarým da, benim ve benim gibilerin acýlarýna þahit olanlar da “evet” diyecek bu referandumda. Çünkü yargýda her özgür insan gibi haklarýmý arayacak, suçsuz olduðum için de haklarýma yeniden kavuþacaðým, diye düþündü… Gülümsedi yataðýna yatarken. Sarýldý otuz yýllýk hayat arkadaþýna. Ýçi güvenle doldu. 12 Eylül günü, benim ve ailemin gasp edilen haklarýný elde etmek için “evet” diyeceðim, diye mýrýldandý etkili bir duayý okurcasýna…

Vatandaþ Ahmet’ti adý… Her defasýnda nice güzel duygularla oy verdiði partisi kapatýlmýþ, bir türlü istediði özgürlükler dünyasýna kavuþamamýþtý. Dünyanýn diðer ülkelerinde parti kapatýlmasý o kadar zorken, ülkemde hiçbir kuvvetli delile dayanýlmadýðý halde ideolojik yaklaþýmlarla partiler hoyratça kapatýlýyor, diye geçirdi içinden. Hele yüzde 45 civarýnda oy alýp da halkýn denetiminden geçmiþ iktidar partileri bile, azýnlýk ideolojiye mensup insanlarýn gazete ve kitaplardan kestiði haber küpürlerinin delaletiyle kolayca kapatýlabiliyordu. Birisinin düðmeye basmasý yeterliydi. Bu kapatmalar ise, kapatýlan partinin yeniden baþka bir isimle arz-ý endam etmesini engelleyemiyor, kapatýlan parti ayný gücünü koruyarak ya da daha güçlü bir þekilde yeniden baþka bir isimle gün yüzüne çýkýyordu. Üstelik bu durum, milletin büyük bir çoðunluðunu yargýya ve devlete karþý küstürüyordu. Kendi partilerine yumurta atýlmasýna, liderlerinin video görüntüleri hakkýnda tek kelime olumsuz söz söylenmesine tahammül edemeyenler, söz konusu A partisi olunca “recm” cezasýný bile aratacak bir linç kampanyasý baþlatýveriyorlardý. Partilerine yapýlan bu muameleyi görenlerin, bu sözde çaðdaþlara güvenmeleri, onlarýn tek taraflý adalet anlayýþlarýný haklý bulmalarý mümkün olamazdý… “Evet” demeliyim diye geçirdi içinden.. Partilerin kapatýlmasýný zorlaþtýrmak adýna olanca gücümle “evet” diye haykýrmalýyým. 12 Eylül tüm ezilenlerin milad günü olacak. Bundan sonra milletten baþka hiçbir güç, silahlý eylemlerin odaðý olmayan herhangi bir partiyi kapatamayacak…

Yýllardan beri insanlarýn eþitliði için mücadele etmiþti. Ýnananlar, inanmayanlar, baþörtülüler, baþörtüsüzler herkes kanun önünde eþit olmalýydý. Hiçbir vatandaþ ayrýmcýlýða tabi tutulacaðý için korkmamalýydý. 12 Eylül döneminde çok iþkenceler görmüþ, saðdan ve soldan pek çok gencin yargýsýz bir þekilde infaz ediliþine þahit olmuþtu. Yüce Divan geldi aklýna. Ne Yüce bir ismi vardý bu kurumun. Sanki divan edebiyatýnda kullanýlmýþ berceste bir mýsradan damlamýþ kadar edebiydi… Yüce Divan… Ancak Yüce Divan’a sadece hükümette görev yapmýþ siyasi parti mensuplarý gidebiliyor… Buna bir diyeceðim yok elbette.. Suçu kim iþlemiþse, cezasýný bulmalý, diye düþündü… Fakat aklýnýn ve havsalasýnýn almadýðý bir þey vardý. Halkýn seçtiði insanlar bile Yüce Divan’da yargýlanabiliyorken, nedense bazý “üstünler ve atanmýþlar” Yüce Divan’da yargýlanamýyorlardý. Okuduðum metinde bu makamlardaki insanlara bile iltimas geçilmemiþ, onlar da bu yargýdan muaf tutulmayacak, dedi kendi kendine.. Zira Türkiye demokratik bir ülkeydi ve kast sistemi gibi bir sistem uygulanamazdý bu ülkede. Demokratik hukuk devletlerinde imtiyazlý hiçbir zümre olamazdý. Yasalar önünde çoban da, Genelkurmay Baþkaný da eþit olmalýydý… Daha sonra elindeki metni okumaya devam etti. “12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danýþma Meclisi’nde görev alanlarýn yargýlanmasýný önleyen geçici 15. maddesi yürürlükten kaldýrýldý.” Daha ne isteyebilirdi ki? On yýllardýr beklediði vakit gelmiþti. 12 Eylül döneminde yaþadýðý acýlarýn, çektiði sýkýntýlarýn hesabýný “evet” diyerek sormalýydý. 12 Eylül dönemindeki darbecilerin artýk yargýlanamayacaðýný söyleyenler de vardý. Ama evet demese de zaten yargýlanamayacaklardý. En azýndan kendi vicdani sorumluluðunu yerine getirecekti “evet” diyerek. En azýndan safýný belli etmiþ olacaktý Kâbe’ye doðru yol alan karýnca, Hz. Ýbrahim’in ateþine su taþýyan güvercin misali. “Sizin zulümlerinize ortak deðilim, onlarýn hepsini “evet” mührümle reddediyorum” diyecekti. Hayýr deseydi, o zulümleri meþrulaþtýrmaktan baþka bir þey yapmamýþ olacaktý. Her “hayýr”, yanlýþý, zulmü geçmiþte olmadýðý kadar meþrulaþtýracak, pusuda bekleyen zalimleri cesaretlendirecekti. Bu durumu bozulmamýþ vicdaný asla kabul edemezdi. O katliamlarýn altýna bir imza da o vuramazdý…

Bu ülkede bir dönem neredeyse fiþlenmeyen insan kalmamýþtý. Saðdan ya da soldan önüne gelen fiþlenmiþti. Ýlköðretim 1. sýnýflara kadar inmiþti bu fiþlenmeler. Ýlk okuma etkinlikleri olarak neredeyse, “ALÝ GERÝCÝ ALÝ”, “AÇ AYÞE BAÞINI AÇ”, “AS BAÞBAKANI AS” gibi fiþler okutulacaktý öðrencilere… Ýnsanlarýn kiþisel bilgileri “kaðýt parçalarýndaki” sözde komutlara bile konu olabiliyordu. Yeni Anayasa deðiþikliði ile fiþlenmenin de önü kesilmiþ olacaktý… Her önüne gelen, insanlarýn kiþisel bilgilerini istismar edebiliyordu. Ýnternetle tanýþtýðýndan beri, kiþisel bilgilerinin baþkalarýnca kötü emeller uðruna kullanýlmasý hususunda derin korkular edinmiþti. Hele çok sevdiði genel baþkanýnýn yatak odasý görüntüleri ahlaksýz bir þekilde internette yayýmlanýnca, daha da korkar olmuþtu. Ancak maðdur eski genel baþkanýnýn bu yasaya halen karþý çýkýþýný da bir türlü anlayamýyordu. Kiþisel bilgilerin daha ciddi yasalarla korunmasý gerekiyordu artýk. Ýlgili maddeyi okuyunca “her þey eskisinden daha iyi olacak” diye geçirdi içinden. Çünkü her olumlu madde, bir geliþme demekti. “Neden bundan daha iyi bir madde olmasýn?” sorusu elbette makul bir soruydu ama eldeki en iyi seçenek, olmayan ve belki de olmayacak “muhayyel daha iyisi” uðruna neden tepilsindi ki? Midyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olmamalýydý? Böyle bir imkan çýkmýþtý önüne yýllardan beri ilk defa. Onun için “evet” diyecekti, “kiþisel verilerin daha güvende olmasý adýna” bütün gücüyle “evet” diyecekti…

Memurdu, akrabalarý arasýnda da bir sürü iþçi vardý… Okuduðu metinde iþçilerin birkaç sendikaya üye olabileceði, memurlarýn toplu sözleþme hakký elde edeceði, grevdeki zarardan sendikanýn sorumlu tutulamayacaðý, grevle ilgili pek çok yasaðýn kaldýrýlacaðý açýk bir þekilde anlatýlmýþtý… Bir memur ya da iþçi bu maddelere nasýl “hayýr” diyebilir, diye geçirdi içinden.. Bütün haklar eskisine göre daha iyi hale gelecekti. Bu o kadar açýktý ki… Þimdi bu maddeler arasýnda þu yok, bu yok demenin ne alemi vardý ki? Bu maddeler aslýnda hükümetin zararýnaydý. Grev gibi eylemler hükümetleri daha çok zora sokmuyor muydu? Bu geniþ haklarýn elde edilmesi hükümete ne yarar saðlayacaktý ki? Elbette bu yasanýn her þey gibi daha iyisi olabilirdi ama eskisinden kat kat daha iyi olan bu maddeye sýrf “bu madde niye yok, þu niye eksik?” gerekçeleriyle karþý çýkýlabilir miydi? Elimize bir þans geçmiþti.. 12 Eylül’de bütün bu olumlu haklarý bir gün içinde elde ediverecektik. Akýllý baþlý insanlarýz, neden bu müspet kazançlarý elimizin tersiyle itelim, diye düþündü… Memurlara verilen uyarý, kýnama cezalarý gibi cezalarýn yargý denetimine açýlmasý da bu yasa teklifinde öngörülüyordu… Bu maddeye hangi memur itiraz edebilirdi ki? Hangi memur adil yargýlanma hakkýndan liderleri istedi diye vazgeçebilirdi? Bütün bunlar için “evet” diyecekti. Memur ve iþçiler için 12 Eylül’den sonra yeni bir dönem baþlamýþ olacaktý. Elde edilmeyen diðer bazý haklar, eskisinden daha kolay bir þekilde elde edilecekti artýk… Bu maddeler arasýnda, memurlarýn ya da iþçilerin haklarýný eskisinden daha çok kýsýtlayan bir madde olsaydý, onun için “hayýr” diyecekti. Ancak böyle bir madde yoktu ortada. Uyanýktý her Anadolu evladý gibi. Sýrf A partisi karþýtlýðýndan ya da sýrf lider sultasýndan dolayý “hayýr” demeyecekti. Özgür iradesiyle bütün bu haklarý hem kendisinin, hem de “hayýr” diyenlerin elde etmesi için “evet” diyecekti..

Küçük ölçekte bir esnaftý… Kaymakamýn ya da valinin bazý uygulamalarýndan þikayetçiydi. Yýllardan beri “kul” olma psikolojisiyle yaþamýþ, kendisini devletin sadýk bir kulu gibi görmüþtü. Ancak devlet denilen erkin, kendisinin mutluluðu için var olduðunu ona kimse anlatmamýþtý… Öðretmen onu dövebilir, polis onu coplayabilir, memur onu azarlayabilirdi… Zinhar ses çýkarmamalýydý. Aðzýna acý biber sürebilirlerdi çünkü. Yasalar vardý hali hazýrda… Ancak bu yasalara ilaveten bir de Kamu Denetçiliði Kurumu oluþturulacaktý… Bu bireysel haklarýn daha da güçlenmesi anlamýna geliyordu. Çaðdaþ pek çok ülkede olan bu kurum pek çok idari istismarýn önüne geçebilecekti. Kendi oylarýmýzla seçtiðimiz TBMM üyeleri tarafýndan seçilecek bu Baþdenetçi (Ombudsman) her türlü þikayeti gündemine alacaktý… Bu kelimenin ne anlama geldiðini anlamak için internette ufak bir araþtýrma yaptý ve þu bilgileri buldu: “Ombudsman, genel anlamda yönetimin aðýr baskýsý altýnda ezilen yurttaþlarýn, haklarýný daha kolay yollardan aramasýný saðlayan bir kurumdur. Kötü yönetimden kaynaklanan birtakým usulsüzlükler sonucunda vatandaþlarýn zor durumda kalmasý, onlarýn haklarýný koruyacak güvenilir bir korunaðýn bulunmamasý, her zaman sorun olmuþtur. Görevini kötüye kullanma, rüþvet, rant saðlama, hýrsýzlýk... gibi yolsuzluklar hep kötü yönetimler sonucunda ortaya çýkmaktadýr. Kötü yönetimin bir ürünü olan yolsuzlukla mücadelede en etkili önlemin ombudsman olduðu kabul edilmektedir. Ombudsmanýn ayný zamanda demokrasinin geliþmesinde, sivil toplumun oluþmasýnda önemli katkýlarý tespit edilmiþtir. Ombudsman Ýsveç dilinde delege, avukat, temsil etme yetkisi verilen kiþi anlamýna gelmektedir. Kurum olarak da parlamentoyu temsil eden büro anlaþýlýr. Ýspanya’da halkýn savunucusu, Avusturya’da halk avukatý, Fransa’da arabulucu... Türkiye’de ise kamu hakemi, kamu denetçisi, halk gözlemcisi denmektedir.” (http://nedir.antoloji.com/ombudsman/)

“Bu maddeye neden karþý çýkayým ki?” diye sordu kendine. “Birkaç lider istedi diye ya da bir partiyi sevmediðim için bu nur topu gibi maddeden neden yoksun olsun anayasamýz?” diye geçirdi içinden. Hem yolsuzlukla mücadele için de etkili sonuçlar almýþtý bu yöntem. Öncelikle yolsuzluktan þikayet eden her vatandaþ, bu maddeye “evet” demeli deðil miydi? O kararýný vermiþti artýk… Evet diyecekti… Usulsüzlükleri, zulümleri, yolsuzluklarý önlemek adýna evet diyecekti. Karanlýða karþý bir mum da olsa yakmak adýna “evet” diyecekti. Bu maddeden daha iyisi elbette olabilirdi.. Her þeyden daha iyisi her zaman için elbette mümkündü. Ancak geçmiþteki uygulamalara göre devrim niteliðindeki bu madde þimdilik en iyisiydi. Geliþme de böyle bir þeydi zaten. Her geçen daha iyiye, daha güzele gitmekti geliþmek. Ancak hayýr demek, birkaç adým da olsa bu ileri gidiþi tökezletecekti. Ülkesinin demokrasinin ve hukukunun ileri gidiþini tökezletmemek, buna engel olmamak için o da “evet” diyecekti…

Üniversite öðrencisiydi.. Babasýndan dinlemiþti o acý hikayeleri. Bu ülkenin tarihinde pek çok sivil, askeri mahkemelerdeki acýmasýz infazlarla idam edilmiþti. Bu gerçekçi hikayelerin baþ aktörleri Menderes, Fatin Rüþtü Zorlu, Deniz Gezmiþ gibi isimlerdi… Bir ülkenin çok sevilen bir baþbakaný askeri mahkemede yargýlanarak, gerçekçi gerekçelere dayanýlmadan acýmasýzca idam edilmiþti. Pek çok genç de ayný kadere mahkum olmuþtu kritik dönemlerde. Yeni düzenlemeye göre “Askeri mahkemeler, asker kiþiler tarafýndan iþlenen askeri suçlar ile bunlarýn asker kiþiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak iþledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Siviller, savaþ hali dýþýnda askeri mahkemelerde yargýlanamayacaktý ” Ýnsancýl bir insan bu maddeye nasýl karþý çýkabilir, diye sormadan edemiyordu kendi kendisine. Belki de hâla birileri baþbakanlarýn, sivillerin, azýcýk saðdan azýcýk soldan gençlerin idam edilmesini istiyordu… Bu olabilir miydi ki? Suçsuz insanlarýn haksýzlýklara kurban gitmesine kim sevinebilirdi ki? Bu maddeye hayýr diyenler, muhtemelen hiç okumadýlar bu metni diye geçirdi içinden… Ya A partisine düþmanlýklarýndan buna hayýr diyorlar, ya da hiç düþünmeden kendi parti liderlerinin peþinden gitmeye çalýþýyorlar. Ama kaybeden millet oluyor sonuçta… Ben bu vicdani sorumluluða ortak olamam… Siyasi parti liderleri her ne derlerse desinler, ben bu maddeye “evet” diyeceðim. Hem bu sayede sivil ve baðýmsýz yargý daha da güçlenecek, diye düþündü…

Bunlar gibi daha bir sürü madde vardý… Bütün bu maddeler toplumun her kesimine yeni yeni haklar, özgürlükler ve imkânlar sunuyordu. Toplumun pek çok farklý kesiminden, pek çok insan okudu bu maddeleri… Dindarlar, Solcular, Milliyetçiler, Saðcýlar, Aleviler, Kürtler, Liberaller ve diðer bütün kesimler okudular… Hem liderlerinin anlamsýz “hayýr” ýsrarlarýný düþündüler, hem de ilgili maddelerdeki özgürlük kanatlý yepyeni haklara tebessüm ettiler. Hiçbir þey eskisinden daha kötü olmayacaktý. Aksine her þey geçmiþtekinden biraz daha iyi olacaktý artýk. Bu maddelere “hayýr” diyenlerin anlamsýz ýsrarlarýnýn nedeni ise bir türlü anlaþýlamamýþtý. A partisinin kurduðu hükümet, maaþlara zam vermiþ olsa, sýrf A partisi verdiði için bu zamdan vaz mý geçeceklerdi? Hem geçmiþte A partisinin pek çok yasa deðiþikliði B ve de C partilerinin destekleriyle meclisten geçmiþti. O zaman bu olabiliyordu da, þimdi neden olamýyordu? Bu anlamsýz, çocukça bir kavga deðil miydi? Acaba saklanan bir þey mi vardý milletten? Milletin haklarý deðil de bir kýsým “üstün atanmýþýn” hakký mý korunmaya çalýþýlýyordu? Bu anlamsýz “hayýr” ýsrarýnýn ardýnda baþka ne olabilirdi ki? A partisinin olumsuz uygulamalarýna elbette herkes karþý çýkabilirdi… Ancak her biri birbirinden özgürlükçü ve hakkaniyetli olan bu anayasa maddelerine, sýrf A partisinden dolayý nasýl karþý çýkýlabilirdi? Üstelik bu maddelerdeki eksiklikler de bu olumlu maddelere karþý çýkýlmasýna gerekçe olamazdý. Çünkü bugün elimizde olan haklardan oluþan dünyamýz, o metinde kurgulanan yeni dünyadan, hem özgürlükler hem de haklar bakýmýndan daha eksikti. “Hayýr” diyerek aslýnda o maddelerde tasvir edilenden daha eksik, alçak, düþük, haksýz, kölemen bir dünyaya “evet” demiþ olmuyor muyduk?

Adý Milletti, soyadý Çoðunluk… Baþörtülüydü, askerdi, dinsizdi, çaðdaþtý, solcuydu, saðcýydý, Aleviydi, Kürt’tü, Çerkezdi, mazlumdu; Deniz Gezmiþ’ti, Nazým Hikmet’ti, Necip Fazýl’dý, Adnan Menderes’ti… Bütün engellemelere raðmen demokrasisinin, özgürlüklerinin ve haklarýnýn arkasýndaydý… Yepyeni bir geleceði doðuracak olan rengarek ve pýrýltýlý “evet”ine baktý gülümseyerek. Elinde bir inci gibi parýldýyordu “evet”. Neredeyse uçtu uçacaktý. “Evet” dedi gönül rahatlýðýyla tekrar “evet”. 12 Eylül’de süzüleceksin özgürlüðümün göklerinde, seni hiçbir güç engelleyemeyecek. Onlarca yýldan beri beklediðim zaman geldi… Gelecek bugünkünden daha güzel olacak…

Fazla bir þey söylemedi… Elindeki “evet”i geleceðine doðru salýverdi. Iþýl ýþýl parýldayan o rengarenk “evet” “özgürlük ve hukuk” kanatlarýný çýrptý olanca heyecanýyla. Haklarýný kýsýtlayan karanlýk duvarlarýn ardýndaki, masmavi özgür göklere doðru süzülmüþtü bile. Yüreðindeki huzurun dürbünüyle “evet”ine baktý tekrar tekrar. Gülümsedi… Ellerini açtý semaya ya da bir dilek tuttu içinden… “Ne olur!” dedi gözyaþlarý eþliðinde “Ne olur!”:

- “ Son “evet’imi” de vurmasýnlar…”




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
12 Eylül Referandumunda Oylanacak Maddeler

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýsmail Yk'dan Bombabomba. Com
Metal Fýrtýna'da Anlatým Bozukluklarý
Ana - Erkil Bir Medeniyetten Ata - Erkil Bir Zorbalýða
Bir Deizm Eleþtirisi
Dücane Cündioðlu'nun Cenab-ý Aþký
Müstehcen Sanatla Ýmtihanýmýz
Ýhanet Çamuruna Düþmüþ Altýn Kavramlarýmýz
Nötrinonun Hýzý ve Evrim Taassubu
Islam Gehört Zu Deutschland (Ýslam Almanya'ya Aittir)
Harry Potter Ýngiliz Ajaný mý?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.