..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dengeli bir rejimde yemeğin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > seyfullah ÇALIŞKAN




13 Aralık 2010
Börekçi Şükrü - 2 (Son)  
Börek Tepsisindeki Yaşam

seyfullah ÇALIŞKAN


Deniz kıyısında büyüyüp, ördek gibi iyi yüzebilen bir sahil çocuğunun denizde boğulması bana hep şaka gibi gelir. Belki de buna mistik bir yaklaşım eklemeliyim. Mademki biz denize aşığız, o da bize âşık. Bu aşkın mutlu sonlandığı zamanlar olmalı. Deniz sevgilileri arasından seçtiklerini arada sırada koynuna almalı. Aşk dediğimiz şey de her zaman kavuşamamayı anlatmamalı…


:BDHJ:
BÖREKÇİ ŞÜKRÜ 2 (SON)
Şişmandı, tombalaktı ama duygu adamıydı bizimki. Suskunluğunun arkasında kocaman bir yürek gizliydi. Bizler, onu tanıyanlar o adamı keşfetmeye çaba harcayacak kadar bulmaca meraklısı değildik. O da hiçbir zaman kendini anlatacak kadar dışa dönük birisi olmadı. Uzun uzun anlatamayacak kadar üşengeç biriydi üstelik. Kalın, tok ama çok güzel bir sesi vardı. Beraber çilingir sofrası etrafında toplanabildiğimiz sayılı yaz akşamlarında onun şarkılarıyla demlenirdik. Önce akşam olur hüzünlenir, sona doğru da dönülmez akşamın ufkuna varırdık. Şükrü söyler, biz de mırıldanarak ona eşlik ederdik.
Yaşamım boyunca kasabamla (o küçük kentle) ilişkim kırlangıçlar gibi oldu. Ekmeğin oltasına takılıp o kent senin, bu kasaba benim dolaşıp durdum. Sadece yaz ortasına doğru oraya dönebildim. Sonbahar gelmeden de ayrıldım. Yıllardır denize çıkmayı, oltayla çinakop, zargana, istavrit, mezgit, izmarit tutmaya gidemedim. En çok bunun özlemini duyarım. Aklıma geldikçe burnumun direği sızlar. Hep en sevdiğim o mevsimde, sonbaharda orada olmayı düşleyip duruyorum. Emekli olmadan da bu gerçekleşecek bir düş gibi görünmüyor. Tam olarak kaç yaz geçti bilmiyorum. Şükrü evlendi dediler. Hayda, bu da nerden çıktı? Arabayı sattı börekçi dükkânı açtı deseler her neyse. Milli piyangodan para çıktı deseler o da bir ihtimal. Ama evlenmesi hiç inandırıcı gelmedi. Duyduğumda inanmadım zaten. Şaka olsun diye “Evlense kaç yazar. Bu üşengeçlikle onun çocuğu bile olmaz,” deyivermişim. Çocuk yapmasına gerek yok. Zaten iki tane var, yapılmışını aldı,” dediler. Gülüştük.
Biz olayı makaraya sarmaya çalışsak bile haber doğruymuş. Şükrü’yü bu işe kim razı etmiş, kadın nerden bulunmuş hepsi ayrı bir bilmece. Zamanla bütün gizem kendiliğinden çözüldü. Evlenip giden ablası, eşinin yakınlarıyla, yine onların tanıdığı bir kadın bulmuşlar bizimkine. Yaşlılık var, hastalık var edebiyatı ile her nasılsa Şükrü’yü de bu işe razı etmişler. Kadıncağız tersanede kaynakçı olan eşini bir iş kazasında kaybetmiş. Hem de nasıl bir iş kazası. Geminin içinde mazot tankına bitişik metal bir parça kaynaklıyormuş. Aksiliğe bakın ki siz mazot tankında yakıt varmış. Gümleyince adamcağız pisipisine ölüp gitmiş. Tam yurdumun insanına layık bir ölüm biçimi… Onları sevap işlemek için bir araya getirenler Şükrü’yü yalnızlıktan, kadını da zebil ziyan olmaktan kurtarmışlar. Çifte kavrulmuş sevap…
Şükrü’nün evlenmesine çok sevindim desem nasılsa kimse inanmaz. En iyisi gerçeği söylemek… Yaz akşamları birlikte iki kadeh parlatacak arkadaş bulmakta zorlanacağım için sevinmek şöyle dursun resmen üzüldüm. İçecek arkadaş bulsam bile onun sesinden dönülmez akşamın ufkundayız şarkısıyla sonlanmayan bir gece ne işe yarar ki? Adı üzerinde evli biri canı her istediğinde evden çıkamaz. İçki muhabbetleri hanımdan icazet almadan yenilecek nane mi ki? O yaz bütün espriler ortalıkta uçuşup gelip şükrünün evliliğinin üzerine kondu. Çocuklar konusunda herkes biraz kaygılıydı. Evlenmek neyse de bizim şükrü gibi keyfine düşkün, oturma biçimini bile saatlerce değiştirmeyen biri için bu bambaşka bir enerji gerektiriyordu.
Şükrü evlendi, beleşten iki çocuk sahibi oldu. Bütün yaşamı değişti ama börekçiliği aynı kaldı. Yine hep aynı yerde, yine lezzetli, yine yetişenin elinde kalacak kadar az börek sattı. Zaten bana soracak olursanız bu ülkede yıllardır iki şey hiç değişmedi. Şükrünün börekçiliği ve her gösteride polisin öğrencilerin üzerine boşalttığı nefret ve sınırsız öfke… Evlendikten iki sene sonra Şükrü küçük bir kalp krizi geçirdi. Yüz elliye yaklaşan kilosu ile bu pek sürpriz de sayılmazdı. Neyse ki önce anjiyo, sonra paypas operasyonları sayesinde börekçiliğinden geri kalmadı. Her gördüğümde “Artık kiloma çok dikkat ediyorum,“ diyordu. Şu kadar kilo verdim, bu kadar zayıfladım demesi bana pek inandırıcı gelmiyordu. Ben her baktığımda aynı Şükrü’yü görüyorum. Yine de aslansın kaplansın deyip gaz vermekten geri durmuyordum.
Bir kaç ay önce eski dostlardan biri telefonla aradı. “Şükrü’yü kaybettik. Haberin var mı?”diye sordu. Nereden olacak elbette yoktu. “Kalp krizi değil mi?” dedim. Değilmiş. Kırk yıl düşünsem onun böyle öleceği aklıma bile gelmezdi. Arkadaşlardan Çatlak Recep’le sabah denize çıkmışlar. Akşamdan serilen ağları toplayacaklarmış. Ağlardan ikisini almışlar. Üçüncüsü bitmek üzereyken ağ bir yere takılmış ve gelmemiş. Uğraşırken akıntı kayığı ağın üstüne atınca pervaneye de dolanmışlar. Recep keselim gitsin demiş. “Yazıktır, günahtır, ben bu ağı kurtarırım,” diyen tombalak kahraman suya atlamış. Birkaç kez çapaya doğru dalmış çıkmış. Nasıl becerdiyse çapa ile kurşun yaka arasında bir yerlere dolanıp kalmış. Çatlak Recep zaten akşamdan kalma. Teknede başka bir şeyle uğraşırken suya dalıp çıkmayan arkadaşına bakmak aklına bile gelmemiş. Durumun farkına vardığında denize atlayıp ağları kesmiş. Şükrü’yü iplerden kurtarıp kayığa çekmiş ama ne çare. Adamın iri cüssesini sudan çıkarıp kayığa çekmek her baba yiğidin harcı mı? Kim bilir ne kadar uğraşmıştır ve ne kadar zaman almıştır? Kıyıya geldiklerinde çoktan iş işten geçmiş. Şişman Şükrü, Börekçi Şükrü, Hüzünlü Şarkıların Şarkıcısı, Can dostumuz Şükrü denizde boğularak ölmüş. Deniz kıyısında büyüyüp, ördek gibi iyi yüzebilen bir sahil çocuğunun denizde boğulması bana hep şaka gibi gelir. Belki de buna mistik bir yaklaşım eklemeliyim. Mademki biz denize aşığız, o da bize âşık. Bu aşkın mutlu sonlandığı zamanlar olmalı. Deniz sevgilileri arasından seçtiklerini arada sırada koynuna almalı. Aşk dediğimiz şey de her zaman kavuşamamayı anlatmamalı…
Seyfullah
Bursa
Aralık 2010




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gökçeada 3
Çaki, Çakmak, Bıcak, Tarak
Fatma Öğretmen Beni Severdi
Biyografimin Coğrafyasında Gezintiler
Kara Tren
Ramazanın Ötesi Bayram
Gökçeada 1
Gökçeada 5 (Son)
Toto 1
Bul Karoyu Al Parayı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tabanca
Saman Altından Aşk Yürürse
Rakı Şişesine Ejderha Olduk
Ben İşin Kitabını Yazmıştım
Sokarım Seni Şalvarıma Çıkarırım Tozpembe
Nataşa, Mavra ve Rakı
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki
Güvercinli Yazı - 1
Emekleye Emekleye Emekli
Acemi Çapkın

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Başka Türlü Bir Şey [Deneme]
Canan [Deneme]
Aşkı Anlatmak Haksızlıktır [Deneme]
Zaman Sen Yalansın [Deneme]
Nisan"ın Şuçu [Deneme]
Bahar, Badem, Çocuk [Deneme]
Sonbaharı Hüznün Rekleri Boyar [Deneme]
Mevsim Türlüsü 2 [Deneme]
Bir Fırtına Tuttu Bizi [Deneme]
Delikanlıyı Bozan Yazılar [Deneme]


seyfullah ÇALIŞKAN kimdir?

Ben yazar falan değilim. Yazma eğilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiği Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.