"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
Uzun zaman oldu sana yazmayalı,aslına bakarsan söz konusu sen olunca yine zihnim darmadağın ve ben cümleye nereden ya da nasıl başlasam diye düşünmeden edemiyorum. Bir anda kelimeleri hiç yormadan, harflere yük bindirmeden, olanı biteni bir çırpıda anlatmak istiyorum sana. Sadece sana... Günler hep aynı aslında, güneş her zamanki gibi doğuyor, gün aydınlanıyor, kendini tüketince köşesine çekiliveriyor. Havalar mevsimine layık, bazen açık bazen yağmurlu bazen soğuk. Çok değil bir kaç hafta sonra havalar da ısınmaya başlar. Süt aldığımız sütçü her hafta sonu aynı saatte bağırarak geçiyor, çöpler aynı saatte toplanıyor, Şaban amca her cumartesi aynı saatte kapının önünü süpürüyor söylenerek, komşumuz Zehra bile aynı aralıklarla kızına sesleniyor kurduğu cümlede ne bi ilave ne bi eksilme, yine aynı hitap ile, "Büşrayımm nerdesin bak bi" Asıl kötü haber; her karşılaştığında sohbet ettiğin Hasan amca vefat etti. Üzüleceksin biliyorum, ben de çok üzüldüm çünkü. Bitişik dairedeki bebek geceleri yine çok ağlıyor. Bir kez gidip kapıyı çalmıştın, verin bize biz sustururuz demiştin de bebeği alıp gelmiştin, o da hakikaten susmuş ve uyumuştu sabaha kadar. Olsaydın yine alırdın, uyuturduk birlikte, kendi çocuğumuz gibi. Cemile teyze bacağından ameliyat oldu, hala basamıyor ayağının üzerine baston kullanıyor, geçenlerde dikkat ettim de çok yaşlandı benim Cemile teyzem. Ve Hacı amca umreye gitti yine, sen olsaydın "bu kaçıncı yaa" derdin. Yoktun diyemedin... Beni sorarsan az değiştim gibi, eskisi gibi ağlamıyorum sanırım, ya da seni çok özlemiyorum artık, kokunu unutur gibi oldum, belli belirsiz hissediyorum gibi. Geçenlerde bir arkadaşım seni sordu, "nasıl iyi mi?" dedi, "bilmiyorum.. " dedim. "görmüyorum haberim yok." Çok kolay söyleyiverdim biliyor musun? "görmüyorum" derken yutkunmadım sanırım, evet, çok rahat söyledim, öyle hissettim sanki. Burnum sızladı sadece, engel olamadığım tek şey bu, hala burnum sızlıyor, kokunu bildiğimden sanırım, her sabah uyanınca derin nefes almaya çalışıyorum, "ölmedim bak" demek istiyorum sana, "sen olmayınca da oluyormuş bak, öyle hemen ölmüyormuş insan anladım", demek isterdim. Bahçedeki portakal ağacı bu yıl çok az çiçek açtı, ya da bana öyle geldi bilmiyorum ki. Hala aynı iş yerinde çalışıyorum, çok yoruluyorum, değiyor ama, zaman nasıl geçiyor anlamıyorum, ya da yorgunluktan seni düşünecek vakit kalmıyor bu işi bu yüzden seviyorum sanırım.. Bizim Tekir son günlerde köşesine çekildi sanki daha az yemek yiyor, öyle beni gördüğünde eskisi gibi yanıma da gelmiyor, galiba bana bile bakmıyor, Her sabah dışarı çıkıyor, saatler sonra geri geliyor, seni mi özlüyor anlamadım ki, veterinere götürdüm, "hayatınızda önemli bir değişiklik oldu mu?" diye sordu, sanki ben hastaymışım gibi, "olmadı" dedim,... (hem ne olabilir ki, insanın sevdiğinden ayrılması dünyanın sonu değil ki, kıyamet falan da kopmadı üstelik, siz bu sersem kediye bakmayın)... "Bu durum bir kaç gün devam ederse tekrar getirin" dedi. Tekrar götürmeyeceğim tabii ki alışacak o da yokluğuna ben başaramasam da o başaracak biliyorum... n.b
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nuran Bulak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |