"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
İnsanlığın temizlenip kirlilikten kurtarılmasında neden bizler bir çaba göstermiyoruz? Evet değerli okurlarım, Bu yazımı da kirlenmiş temizlenmeyi bekleyen insanlık üzerine kaleme alma ihtiyacı hissettim. Bu konumda özellikle sokağa terk edilen çocuklarımızdan bahsetmek istiyorum. Sokak çocuklarının akibeti genelde kötülüklerden yana devam ediyor. Bahsetmiş olduğum akibete çocuklarımızı hazırlayanlar da yine bir anlık zevklerine malup olan aklı bir karış kimselerdir. Bakmayın aklı bir karış dediğime aslında akılları her şeye çalışır fakat iş aile olmaya gelince nedense o tarafta yılan var düşüncesi hakim oluyor. Düşünmüyoruz ki bizler bunun en büyük suçlusuyuz. Neden suçlu olduğumuz sorulduğu zaman direk şunu söylememiz lazım gelmektedir: Eğer bu çocuklara gerektiği gibi sahip çıkabilsek değil kötülüğe bulaşmak kötülüğün k'sını ağızlarına almayacaklar. Ama bizler bırakın sokak çocuklarına sahip çıkmayı onları gördüğümüz zaman hemen yolumuzu değiştirmeyi tercih ediyoruz. Bir an olsun onlar için bir iyilik yapmak bile bize ağır bir yük altına girmiş hissi veriyor. Aslında bu hissettiklerimizin büyük bir yanlışlık olduğunun kanaatine varılmalıdır. O çocuklarımızdan kaçmak yerine o çocuklara el uzatılarak eğitme yollarını açıp faydalı hale gelmelerine sebep olma yolunda yürüsek en büyük iyiliği yapmış oluruz tereddütsüz. Ama bizim insanımızda şu yaklaşım var: Anasının babasının sahip çıkmadığı çocuğa ben neden sahip çıkacağım? Diye düşünerek yanlışlığın en büyüğünü yaptıklarının farkında olmak istemezler. Sokağa düşen çocuklarımızın büyük bataklıklara doğru yol almalarına ana baba adı ile anılan insan müsveddelerinin yaptığı yanlışlıklar bizler tarafından devam ettirilmemelidir. Bu manasız yaklaşımın kafalardan sökülüp sokak çocuklarının pisliğe bulaşmadan kurtarılması lazım geldiğinin eğitimi verilmelidir karnı tok sırtı pek insanlara. Sözünü ettiğim eğitim verilmediği sürece kafalarda yukarıda yazmış olduğum dar, manasız düşünce yer etmeye devam eder. Kafalardaki boşlukların doldurulması içinde sokaklardan çocuklarımızı kurtarmanın eğitimine hemen başlanmalıdır. Genellikle çocuklarımız Çocuk Esirgeme Kurumlarından kaçıyor yahut anne babalar tarafından fakirlik yoksulluk ad edilerek ben buna nasıl bakacağım yaklaşımı içinde sokaklara kötülüğün kucağına bırakılıyor. Anne baba dedi isem bunlar anne baba değildir, anne baba adı almış insan müsveddeleridir. Bir anlık zevkleri uğruna o küçücük çocukları çamur içine atmak anneliğe babalığa sığmaz. Bize düşen büyük görev ise adına anne baba denilen insan müsveddelerinin çamura bıraktıkları çocukları kurtararak eğitmektir. Üzerimize düşen görev bizim için büyük bir önem arz etmektedir. Uçurumun kenarına bırakılan çocuklarımıza birlik olunarak eğitimlerinin sorumluluğu altına girilmeli, bu büyük sorumluluktan hiçbir zaman vazgeçilmemelidir. Bizler bu yükün altına girmekten vazgeçersek inanın onları sokaklara terk eden insan adı almış bir takım yaratıklardan hiçbir farkımız kalmaz. Bataklıkların çocuklarımızı içine çekmesine engel olunmalıdır. Bir Tv dizisi izlemeye başladım. Dizinin iki kahramanı kardeşler. Birisi yurttan çıkıp gitmiş, bir uyuşturucu baronunun yanına sığınmış; bir tanesi de devlet için hizmet etme yolunu seçmiştir. Yıllar sonra devlet için hizmet yolunu seçen ağabey kardeşini arama çabasına girer. Bir nevi kardeşini bulur fakat onun kardeşi olduğunun farkında değildir. Kardeşi eski polis olan ağabeyin oturmakta olduğu mahallede uyuşturucu satmaktadır. Bu örneği vermemdeki temel sebebe gelince sokakların iki kardeşi zıt kutuplara ittiğinin büyük bir göstergesi olduğu ve çocuklarımıza sahip çıkılmasında en büyük payın bizlere ait olduğunun anlatılmasıdır. Sokak çocuklarına yüz çevirirsek onların ucu bucağı bulunmayan uçurumlara düşmesinde büyük pay sahibi olduğumuzun da unutulmaması gerekmektedir. Eğer unutup hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edersek bizim sorumsuzluklarımızın faturası sokakları mesken edinen bu zavallı çocuklarımıza kesilecektir. Bu faturanın sokaklarda yaşamak zorunda bırakılan çocuklarımıza kesilmemesi için taşın altına elimizi sokmamız hayatımızın en önemli gereğidir. Sokaklara düşen çocuklarımıza sahip çıkmazsak onların birer suç makinesine dönüşmesinde oynadığımız rol büyük olur. Sokakların pislikten temizlenmesi için bizlerden beklenilen büyük yardımı yapmaktan hiçbir zaman kaçınılmamalıdır. Çocuklarımızın çamurun içine gömülüp yok olmalarına müsaade edilmemeli, bizim güzel fidanlarımızı içine çekmek isteyen bataklıkların kökünün kurutulmasında en büyük çaba gösterilmelidir. Başta bu bataklıklarda lider olan uyuşturucu baronlarını temizlemeye giden yolları aramalı, düşünmeden bu pisliklerin yok edilip dünyamızın çocuklarımızın kirletilmelerine engel olunmalıdır. Çocuklarımızın bataklıklara gömülmesini önleyebilmek için tereddütsüz elimizi taşın altına sokmaktan çekinmemeliyiz. Çocuklarımızı zehirleyerek maşa olarak kullanan onlara başka insanları da zehirlemeleri için talimatlar veren büyük yılanların başı ezilerek yok edilmelidir. Emniyet güçleri ile el ele verilerek bu yılanların ortadan kaldırılması için uğraşlara girilmeli sokaklarımız uyuşturucu adlı pislikten bir an önce kurtarılmalıdır. Şunu unutmayalım ki bizler bu çocuklarımızı kanatlarımız altına almazsak sadece sokak çocuklarını değil kendi çocuklarımızı da sonu gelmeyen bu derin bataklığa sürüklemiş oluruz. Çeteleşmenin de sebebi sahipsizlikten kaynaklanmaktadır. Çocuklarımız üzerinden ekmek yiyen mafya babaları da unutulmamalı onların da uyuşturucu baronları ile birlikte köklerine kibrit suyu dökülmelidir. Bir an evvel harekete geçilmezse kaybeden çocuklarımız yani bizim geleceğimiz olur. Onun için vakit nakittir diyerek bahsetmiş olduğum büyük yılanların başının ezilip yok edilmesi için gereken yapılmalıdır. Evet değerli okurlarım, Bu yazımı okuyup senin için oturduğun yerden ahkam kesmesi kolay diyenleri duyar gibiyim şunu bilin ki ben ahkam kesmiyorum çocuklarımızın bataklıklardan çıkarılıp temizlenmeleri için yapılması lazım gelenleri söylüyorum ben bir engelli olarak bunları düşünerek harekete geçmeyi kendime bir borç olarak görmüşsem sizlerin de bu çocuklara bir borcunuz olduğunun kanaatindeyim. Bir söz vardır bu sözü yukarıda bahsettiğim baronlar için ve çocuklarımızı kullanarak hırsızlığa zorlayan mafya bozuntuları için kullanıyorum. Bunlar ellerini ateşe sokmuyorlar neden soksunlar? Çünkü maşa varken elimi yakmaya gerek yok deyip sokak çocuklarını öne sürüyorlar. Kendileri de işin balını kaymağını yiyorlar. Gelin değerli dostlarım bizler bu mafya bozuntularının oyunlarına artık bir son vermek için bir adım atalım çocuklarımızı o hainlerin elinde maşa olmaktan kurtaralım. Fidanlarımız bataklıklarda kuruyup kaybolmasın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |