Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Yazmak. Kendi kendine konuşur gibi. Deli gibi. Şişenin içine sokulmuş ve okyanusa fırlatılmış mektuplar gibi. Yeni bir dil yaratmaya çalışmak. Evrene kuşku ve hayranlık içinde bakabilmek. Ve bir gün senin yarattığın dilde konuşan birisini duyduğunda yalnızlığına şükretmek. Yalnızlığının diliyle konuşan insanlar hayal etmek. Kimi zaman bir anlam sağanağında kalıp duyguların diliyle ıslanmak, kimi zaman dilinin ucuna gelemesini beklediğin tek bir kelime için kıvranmak. Olası bütün evrenleri hayal edip, içlerinden birine inanmak ve inandırmak. Öyle güzel bir yalan söylemekki, gerçeği anımsatmak, söylenemeyen ve hazmedilemeyen gerçeği anımsatmak. Vazgeçmenin sıkılganlığında ve umutsuzluğun en koyusunda bir kibrit çakmak. Birazdan yitip gideceğini bildiğin alev parmak uçlarını ve beynini yakarken karanlıkta kısacık hayallere göz atmak. Kibritçi Kız gibi ısınmaya çalışmak yarattığın kısacık hayal evreninde. Kısacık bir merhaba demek ateşini görenlere ve elveda diyebilmek sessizce terkettiklerine. Bir kayba ağlamak satırlarda. Kendi kaybına. Kendini gömmek uğuldayan rüzgarlarda ve ağza alınmayacak küfürden beter ağıtlarla. Kendini delik deşik ettiğin kalemle son noktayı koymak nefretine. Belki diyebilmek. “Benim içinde umut vardır belki” diyebilmek. Görünür olmayı hayal etmek kimi zaman. Bütün kelimelerin üzerine basa basa “Belki bende varım.” diyebilmek. Kederle kader arasında bir bağ kurmanın ağlaklığından kurtulup varlıkla mucize arasında bir keşfi doğurmak. Olmaklıkla ölmek arasında bir yerlerde yeniden doğmak. Yeniden nefesin ciğerlerine dolduğunu hissederek hıçkırmak. Yeniden hep yeniden doğurulan dini bütün sevgisi eksik çocuklarına şefkat göstermek. Şefkat göstermek kendi annesi tarafından şefkatsiz bırakılmış benzerlerine. Benliğin bu en muğlak alanında ben olma kaygısı gütmeden sıralamak yarım bırakılmış ne kadar duygu varsa. Seni sen yapan herşey benim yangınımdan yağdı diyebilecek kadar pervasız ve şımarık gülmek sevgilinin acıyan yüzüne. Ve ayaklarının dibinde can vermek yaralı bir kuş gibi. Kendinden başka herşey olmayı becerebildiğin bu harikalar evreninde her zamankinden daha çok kendin olabildiğini farkettiğinde bu yalnızlık oyununu bitirmek. Ben bir ihtimalden bahsettim bu yazdıklarımla. Oysa sen varsın ve gerçeksin. Bu şans yada şanssızlığını iyi kullanmanı öneririm.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gökhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |