Gerçeðin dili çok yalýn. -Euripides |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Evet, çok kýsa bir süre sonra da Müslümanlýðýn alametlerinden biri olan Baþörtüsü’nün özgür olduðu tek ülke Amerika olabilir; ama ayný ülke yarattýðý “cadý” tasavvurunu insan haklarý kalelerine soktu. Sonra onu 11 Eylül mefhumundan mürekkep bir truva atý ile de pekiþtiriverdi. Þimdi bir bakýyorsunuz Batý’nýn sözüm ona en medeni ülkelerinde türbana yasalarla, komisyonlarla sýnýr ve engel getirmeye çalýþan iki ülke, Irak operasyonu sýrasýnda Amerika’ya karþý diklenmeyi beceren Almanya ve Fransa insanlýk onuruna yaraþýr bir tavýr alarak ününe ün kattý. 11 Eylül olayý, dünyanýn en güçlü bölgesinin ekmek arasý ekmek yiyen bir azlýk coðrafyasýna çullanmasýna tahvil edildiðinde savaþ karþýtý söylemler ve mitingler hatýrlarsanýz zirvelere kadar çýkmýþtý. Ama bunlarýn hiçbiri yüzyýlýn yeni “cadý”sýnýn Müslümanlar olduðu fikrinin giderek yaygýnlaþmasýna, Avrupa’yý da yavaþ yavaþ egemenliði altýna almasýna engel olamamýþtý. En güçlü eleþtiriler giderek ana arterin gümbürtüsüne karýþtý, hatta iyice perçinlendi. Eleþtiren ve muhalefet eden bunun bedelini ödemek, “beyatýný” en kýsa sürede yeniden ihdas etmek zorunda kaldý. Yeni dünya düzeninde “barýþ” gibi “helalleþme” gibi muhalefetin tanýmýnýn ne kadar tuhaf durduðunu baþörtülü ama eþek beyinliler bile tuhaf buldu. Sanki, birtakým kararsýz otomatiðe baðlý muhalefet biçimleri, aslýna kefiller-miþ gibi salýnýveriyorlardý bir bir ortalýða… Sanki, önceden iþaretlenmiþ bu muhalefet biçimleri Erdoðan’ýn “samimiyseniz gelin anayasaya bunu koyalým” sözünden sonra da bir bir toplanýp yuvalarýna geri dönmeye baþladýlar sonra… Evet, týpký 28 Þubat sürecinden sonraki süreçte yaþananlar gibi saçma sapan bir “helalleþme” sürecini yaþayýverdik hep birlikte. Yani, vicdaný ve demokrasi algýsý düzgün olan kimsede bunun bir karþýlýðý olmadýðýndan artýk cümlemiz emin olup bu postmodern darbeden az sonra, darbenin faziletleri hakkýnda beyin fýrtýnalarýnýn estirilmesi gibi bir kafadan fikirler fýþkýrýverdi. Bazen “Yok yok siz bunu hak etmiþsiniz” diyebilmek için bahane yarýþlarý tam gaz düzenlenmeye devam etti. Dün inanç özgürlüðünü savunanlar bugün baþörtüsünü diðerinin inancýný küçümseyen küstahça bir tavýr olarak görmeye hiçbir þey olmamýþ gibi görmeye devam etti… Sezer’in davetiye nezaketsizliðini topa tutan “eleþtiriler” yerini hýzla baþörtülülerin davalý ya da davacý olamayacaklarýný, hatta espri kabilinden verilen “o zaman hastaneye de alýnmasýnlar” örneklerini ciddi ciddi tartýþan söylemlere býrakmýþtý. “Üniversiteler neyse de bu kadarý ayýp oluyor beyler” türünden çýkýþlarýn “üniversiteler neyse..” kýsmýna ayrýca eðilip bir bakmak gerekir elbette. Mahkemeydi, hastaneydi derken, “üniversite” iþi bir þekilde çözüme baðlanmýþtý bile! Siyahlarýn özgür, Yahudilerin zengin, komünistlerin haklý olmalarýndan korkuluyordu. Þimdi Müslüman’ýn “eðitimli” olmasýndan korkmak da yeni moda! Öyle ya, ya bu türbanlý kýzlar büyüyüp, eðitimli anneleri nedeniyle yarýþa 1-0 önde baþlayacak mühendis militanlar doðururlarsa! Öyle ki o militanlar artýk baþkalarýnýn teknolojilerini kullanmayacaklar, o teknolojinin kendisini de üretebiliyor olacaklar! Breh breh! Türkiye ile Avrupa’nýn farklý nedenlerle de olsa ayný irritasyonlarý taþýyor olmalarý ne güzel deðil mi?! Avrupa’nýn sadece Mevlana’mýzý ve Yunus Emre’mizi deðil Nasreddin Hoca’mýzýn “peþin para” fýkrasýný andýran “milli” korkularýný da keþfedip paylaþmasý çok sevindirici geliyor artýk bana! Eli kýlýçlý hakim mefhum pazarlayýcýsý, her zaman haklý çýkan ak sakallý dedeler gibi küçük yaramaz muhaliflerinin er geç doðruyu görüp yola geleceklerinden emin. Eleþtiri toplarý kararsýz elektronlar misali her yörüngede bir nebze eðleþen bu cins “muhalefet”, seçimini en kararlý, en güçlü, en “erkeksi” en kýlýçlý yörüngeden yapmakta oldukça mahir. Yani. Yurtta ve cihanda. Muhalefet ve maðduriyet forever kardeþlerim… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Yûþa Irmak, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |